Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '17

 
Kategori
Güncel
 

Ekonomik gelişme, Rostow, kapitalizm

Ekonomik gelişme, Rostow, kapitalizm
 

Ekonomik Gelişme


Batının gelişmişliğinin, bugünkü refahının, çağdaş medeniyetinin bilgi ile olduğu ve bununda kitaptan geldiğini söyleyebiliriz. Ancak, gelişme kavramı, ekonomide, sosyolojide, dinde farklı anlamlar kazanır. Özellikle ekonominin diğer toplumsal dalları ezip her şeyin üzerine tam egemenlik kurmasından sonra bu kavram genel olarak “ekonomik gelişme” olarak anlaşılmaktadır.

“Gelişme”denilince şüphesiz ilk akla gelen Amerikalı, ekonomist, filozof Walt Whitman Rostow’dur. İktisadi büyümenin aşamalarına ilişkin görüşleriyle tanınan Rostow, The Stages of Economic Growth (İktisadi Gelişmenin Aşamaları) adlı kitabında toplumların ekonomik yönden beş tarihsel kategori içine yerleştirilebileceğini savunmaktadır; 1-Geleneksel toplum, 2-hazırlık aşamasındaki toplum, 3-harekete geçme aşamasındaki toplum, 4-iktisadi olgunlaşma yolundaki toplum ve 5-kitle tüketimi toplumudur.

Newton öncesi dünyayı geleneksel toplum olarak tanımlayan Rostow’a göre, bu toplumda tüm toplumsal faaliyetler geleneğe dayanır, bu toplumların temel özelliği üretimin ve kişi başına gelir düzeyinin çok düşük olması ve kaynakların önemli bir bölümünün tarıma ayrılmasıdır.

Gelişmenin başlaması için gerekli koşulların hazırlandığı ikinci aşamada ulusal devletler kurulmuş ve bilimsel buluşlar üretime uygulanmaya başlanmıştır.

Çağdaş toplumlar, tarihindeki en önemli aşama, harekete geçme aşamasıdır. Temel olarak teknolojinin belirleyici olduğu bu aşamada, tarımsal üretimde yeni teknikler kullanılmaya başlanmış ve yeni sanayi dalları hızla gelişmiştir. Rostow’a göre, hem iktisadi, hem de toplumsal ve siyasal yapının, düzgün bir büyüme hızını olanaklı kılacak biçimde değişikliğe uğradığı harekete geçme aşamasına, İngiltere 1783’ü izleyen yirmi yılda, Fransa ve ABD 1860’tan önce, Almanya 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde, Japonya 19. Yüzyılın son çeyreğinde, Rusya ve Kanada 1914’ten önce, Hindistan ve Çin 1950’li yıllarda girmiştir.

Çağdaş teknolojinin yaygın bir biçimde uygulandığı olgunlaşma aşamasını, kitle tüketimi aşaması izlemektedir. Rostow’a göre, Batı Avrupa ve Japonya’nın yaşamakta, ABD’nin çıkmak üzere olduğu kitle tüketimi aşamasında, kişi başına düşen gelirin hızla artışı, kaynakları giderek daha çok tüketim malları üretimine yöneltmiş ve toplumsal refah düzeyi çok yükselmiştir. Bu aşamadaki toplumlar için çağdaş teknolojinin gelişmesi bir hedef olmaktan çıkmıştır.

Rostow’un harekete geçme aşamasını az gelişmiş ülkeler açısından da tanımlaması, onun gelişme iktisatçıları arasında sayılmasına neden olmuştur. Rostow, bugünkü azgelişmiş ülkelerin temel olarak günümüzde sanayileşmiş ülkelerin izlediği yolu izleyeceğini varsaymakta ve harekete geçme aşaması için en önemli koşulun, yatırımın ulusal gelirdeki payının yaklaşık % 5’ten % 10’a çıkması olduğunu ileri sürmektedir.

Rostow’un geliştirdiği ekonomik gelişme aşamaları yukarıda ifade edildiği gibi pür kapitalist ve pür ekonomik niteliktedir. Olayın anlayış boyutu, dini ve felsefe boyutu genel yapı içerisinde eritilmiş ve devre dışı bırakılmıştır. Oysa Weber biraz daha gerilere giderek, gelişmenin anlayış ve ahlak arka planını bulmaya çalışmıştır. Sonuçta; Batıdaki gelişmelerin arka planında Protestan ahlak’ının yattığına ulaşır, Batı düşünce ve anlayışından ortaya çıkan sekülerleşme ve rasyonelleşme olduğunu iddia eder.

Weber’e göre ise kapitalizm, insanlık tarihinin en gelişmiş ve karmaşık ekonomik sistemidir. İlerlemiş iş ortaklıkları, kamu kredisi ve modern dünya bürokrasisi kapitalizmle yakından ilişkilidir. Yine de Weber kapitalizmin rasyonelleşmiş eğilimlerinin, kültürel değerler ve kurumlar için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu ve insan özgürlüğünü bir “demir kafes” içine sıkıştırabileceğini söylemiştir.

Kapitalizmin uygulanmasına yönelik kimi ülkelerde kurallar iyi çerçevelenmiş olduğu için sistem, ortak refahın sağlanmasına yönelik olarak daha etkin çalışabilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda da durum bundan farklı görünüyor. Bu ülkelerde kurallar iyi belirlenmediği, demokrasi tam olarak oturmadığı için piyasalara iyi niyetli olmayan müdahaleler yapılabiliyor. Yolsuzluklara açık düzenleme ve uygulamaların varlığı bu ülkelerde sürekli siyasal veya ekonomik kriz yaşanmasına neden oluyor. Bu durumdaki ülkelerin uyguladığı sistem, kapitalizm olarak değil “ahbap çavuş kapitalizmi” olarak ortaya çıkıyor.

Kapitalist sistemde Ülke hangi ekonomik gelişme aşamasında olursa olsun, Karl Marx’ın “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.” sözünü unutmamak gerekir. Ünlü Kızılderili sözüyle bitirirsek; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Ama iş işten geçmiş olacaktır.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..