Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '20

 
Kategori
Dünya Borsaları
 

Ekonomik kıyamet mi var?

Sevgili dostlar siyah kuğu stratejisi diye bahsettikleri bir şey var. Belki de bugün global hale gelen ve millet demeden, ırk, dil, cinsiyet, etnik köken demeden bizleri eve gönüllü hapseden COVID-19 salgını acaba siyah kuğu mu?

Siyah kuğu da ne?” diye soruyor olabilirsiniz. Kısaca cevaplamaya çalışayım.

Siyah kuğu teorisi günümüzde finansal piyasalarda sürpriz, önemli etki yaratan ve rasyonel analizle açıklanamayan olayları tanımlamak için kullanılıyor. Finans dünyasında yaşanan bu tahmin edilemeyen olayların geri dönülüp bakıldığında yatırım performanslarında çok etkili olduğu anlaşılmakta. 

Onaltıncı yüzyıla kadar ingilizcede var olmayan anlamında kullanılan siyah kuğu, bütün kuğular beyaz bilindiği için imkansızlık durumunu açıklamak için kullanılmaktaydı. 1697 yılında Hollandalılar Avustralya’da siyah kuğuya rastladıktan sonra bu deyim değişikliğe uğrayarak imkansızın gerçekleşmesi anlamında kullanılmaya başladı. Finans piyasalarında tahmin edilemeyen, büyük etki yaratan sürpriz hareketler siyah kuğu olayı olarak tanımlanıyor. 

Sanırım cevap komplo teorilerini kafanızda hemen tetiklemeye başmamıştır. Birileri bu salgını yaratmış ve biyolojik silah olarak kullanılarak 2030’da GSMH ve yapay zeka gibi alanlarda olarak Amerika’yı geçeceği öngörülen Çin’i yavaşlatmak için kullanılmış da olabilir de olmayabilir de. Ya da bu virüs laboratuvarda kontrolden çıkmış da olabilir de olmayabilir de. Bizim gibi sıradan insanlar bunu bilemez. Ancak 2008 global ekonomik krizinden beridir bazı ekonomistlerin söylediği bir felaket senaryosu var ki, kısaca algıladığım kadarını farkındalık yaratmak için paylaşmak istiyorum. Ancak burada anlatacaklarım hiçbir tavsiye, öngörü ya da öneri mahiyetinde değildir.

2001 krizinde bazı firmalar battı, bankalar onları kurtardı. 2008’de bankalar da batmaya başladı ve onları merkez bankaları kurtardı. 2008 krizinden tüm ülkeler para basarak çıktı. Kısacası 2008’de mevcut karşılıksız para basmaya uygun sistem kalp krizi geçirdi ve kurtarıldı. 2008 krizi, 1971’de kısmi altın standardına dayalı para sisteminden çıkan başta Amerika’nın ve diğer ülkelerin sınırsız para basabildiği petro-dolar sisteminin çöküşüydü. 

Kısa bir tarihçe iyi olur sanırım. 1871 yılında Almanya ile başlayan altın karşılığı kağıt para basmaya dayalı sistem güvenliydi. Zira ne kadar altın o kadar para basımı demekti. FED kurulana dek para 100% altın karşılığıyla basılıyordu ve 1913’te FED’in kurulmasıyla birlikte 100% altın karşılığı para basılan sistemde oran %40 karşılığa düştü. Yani dört birim değerli madeni karşılık on birim kağıt para posta biliyordu. 1944’te Dünya Bankası kurulurken bu oran belirsizleşti ve 1971’de Nixon’ın açıklaması sonrası tamamen bırakıldı. Yani 1971 yılında altın karşılığı olmadan para basılmasının yolu açıldı. Kısacası artık karşılıksız para basmak mümkündü. Ayrıca 1980’lerin başında enflasyon hesaplamaları da değiştirildi ve gerçek enflasyonu anlamak mümkün olmaz hale geldi. 

İşte, 2008’de bu karşılıksız para basma sistemi çöktü ki sistem zaten türev piyasalar denen sanal düzen ile paradan para üretiyordu ayakta kalabilmek için. 

2001 krizinde bazı firmalar battı, bankalar onları kurtardı. 2008 krizinden merkez bankaları para basarak paçayı kurtardı ama geçici olarak. Amerika kurulduğu günden 2008’e dek 900 milyar dolar para basmış. 2008’den 2019’a dek ise bunun 4 katını bastı. İsviçre ve Japonya ise Amerika’nın 6 katı, Avrupa ülkeleri 4 katını bastı. Amerika sadece 2019 Eylül-Aralık döneminde 850 milyar dolar para bastı ve basılan para daha sisteme girmeden buharlaştı çünkü nakit para sıkıntısı var dünyada. Hatta 12 Mart günü repo piyasasına 900 milyar dolar daha enjekte edileceği açıklandı. İşte sorun da bu para basarak piyasaları kurtarma planında çünkü kalbi duran hastayı yaşatmaya çalışmak gibi.

Şöyle anlatayım. Bugün dünyadaki herkes bankaya gitse ve parasını çekmek istese herkese yetecek para yok. Ayrıca bugün dünyadaki toplam borç dünyanın toplam GSMH’sından 3 kat fazla. Kısacası bir balon var. Zaten 2007’fen bugüne borsaların inanılmaz yükselişi de bu balona dayalı.

Bu yüzden eskiden ne kadar altın varsa o kadar para basılırdı. Zaten eskiden gümüş ya da altın eritilerek para basılırdı, bugünkü gibi olmayan para basılmazdı. Bitcoin vs sanal paraya karşı olanlara belki de hatırlatmak lazım, zaten 1913’ten beri ortada olmayan değerli maden karşılığı para basılıyor. Bir nevi sanal para. Elde var ama krizde değeri yok. Yakın zaman önce basılan dolar, sisteme girip kayboluyor. Yani acil ihtiyaç alanlarına gidiyor. Gecelik repo piyasasında Amerika bankaları birbirine borç vermez olmuş. Ve kısa vadeli faiz uzun vadeli faizi geçti. Ayrıca tüm dünya merkez bankaları ellerindeki altın stoklarını artırmaya başladı bir süredir, ki Türkiye de buna dahil. Hatta Londra’da tuttukları altınları kendi ülkelerine çekiyorlar. Daha da ötesi elit zenginler ise altın ve gümüşlerini çekerek Londra vb merkezlerdeki özel korumalı tesislerde tutmaya başlamış. 

Kısacası para politikaları zaten batık ve yeni bir para sistemine geçiş 1988’deki Economist kapağında bahsedildiği gibi geliyor diye söyleyenler var. Sanal paraya geçiş için bir siyah kuğu lazım deniyor. Yani bir günah keçisine ya da büyük bir değişimi tetikleyecek bir yem lazım.

Bir ihtiyaç yaratılır ve insanlar panikle koşa koşa yeni sistemi sahiplenir. Bu hafta petrol fiyatlarının düşmesi, görünen ve ortada görünmeyen kime yarayacak? Oyun kurucu bunlar işte. Biz sadece kısıtlı önlem alabiliriz. Bu virüs siyah kuğu mudur bilmem ancak borsalar çöküyor, dolar artıyor ve değerli metaller düşüyor. En azından şimdilik. Fakat bu krizin değerli metallere arzı artıracağından bahsediliyor zira paranın karşılığı yok. Ve karşılık bulmak zorunda. Ortadaki borç kapanmak zorunda. 

İşte bu da ya kurtuluş için yine daha fazla para basılması ya da zaten artırılmış stoktaki değerli metallerle borçların kapatılarak yeni bir sisteme geçilmesi vb başka ihtimalleri de getiriyor. Zaman eldekini tutma zamanı belki de. Bir söylentiye göre altın bile bitirilerek siyah kuğu stratejisi ile blogchain bazlı global bir para sistemine geçilmesinin planlandığı ki, sanki bir ülkeymiş ve krize hazırlanıyormuş gibi altın stoğunu 2200 tona çoktan artırmış IMF’nin SDR’si muhtemel yeni para sistemi olabilir diyenler var. Bu da doların rezerv para birimi olmaktan çıkması demek ki, bu, borcu GSMH’sından fazla olan Amerika’yı çok zora sokar, dünya hakimiyetini sarsar. 

Ne oluyor bilemem ama satranç tahtasında rok yapılıyor ya da eldeki kartlar yeniden karılıyor. Bu kesin. Bizim yapabileceğimiz gözümüzü açmak ve görünenin ardındakini anlamaya çalışmak. Benimkisi sadece bir gözümüzü açalım uyarısından başkası değil ve daha detay araştırmaları siz zaten yaparsınız. Başta dediğim gibi anlattıklarım ne bir öneri ne bir tavsiye ne de bir öngörü, sadece paylaşım.

Bir de bu beşeriyetin gerisine bakmaya çalışalım. 

Tüm planlar üstünde plan yapan vardır elbet. Görünen görünmeyenden tezahür ettiğine göre tüm beşeri değişimler ruhsal dönüşümleri izler. Bu bağlamda binlerce yıldır anlatılan o büyük değişim süreci içindeyiz bir süredir. İnanmıyorsanız son 20 yıla bakın. Artan savaşlar, ekonomik krizler, salgın hastalıklar, dünya ısısındaki artış, iklim değişiklikleri, gelir dağılımındaki eşitsizlik... negatifler yanında endüstri 4.0, yapay zeka, uzayın keşfi, XYZ kuşakları ve şimdi alpha kuşağı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sonraki 20 yıl içinde. Bunu aşmanın tek yolu bilen insan anlamına gelen Homo-Sapiens bilincini aşmak ve kendini bilen insan medeniyeti olmak. Zaten tüm bu beşeri kaos da bu ruhsal uyanışı bu sefer tüm insanlık için, global olarak gerçekleştirmek için var ve bir ruhsal planın parçası. 

Bu zaman, insanlığın bilinç uyanışı zamanıdır. Beşeri her şey bu global uyanış için bir vesile.

Sevgiler,

Kenan

www.kenankolday.com

https://www.youtube.com/channel/UCMyiQ9MF3_gU8akisMtWpUg

https://instagram.com/kenan_kolday/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

Kitaplarım

-RUHUN KOZMİK YOLCULUĞU – Hayatın, insanın ve ruhsal uyanışın bir haritası 

-RUHU OLAN ROBOT – 2075’te geçen yapay zekâ ve bilinç üstüne bir ezoterik bilimkurgu romanı

-3ncü kitabım pek yakında

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..