Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Ekonomik kriz

Ekonomik kriz
 

Krizler, dalgalar halinde, gelecek ve dalga dalga her yeri saracak.


Milliyet Gazetesi İnternet sitesinde: "Küresel krizde ikinci dalga mı?" şeklinde bir başlık atılmış.
Yazıda: "Ekonomi çevrelerinin küresel krizin ikinci dalgasının tüketici kredilerinden çıkacağına ilişkin endişesi artıyor." alt başlığında konu çeşitli maddeler halinde değerlendirilmiş...

"Yeni Dünya Düzeni" başlığı ile yayınlanan ve günlerce Milliyet İnternet Ekonomi sayfalarına da taşınan yazımda; krizin dalgalı yapısı için:

DALGA YAPISI

‘Büyük Savaş’ın ekonomik anlamdaki ilk çatışmaları sanayi devrimi ile birlikte gözlemliyoruz. Özellikle endüstriyel üretimin artması ve insan eli ile üretilmesi mümkün olmayan boyutlarda üretimlerin gerçekleştirilmesi sayesinde önemli bir boyut kazandı. Avrupa ve Amerika’da yaşanan makineleşme yarışı tümüyle bir savaşçı psikolojisi ile gelişti. Zaten top ve tüfekle yapılan savaşların da asıl hizmeti ekonomik savaşın galibiyetini güçlendirmektir. 2. Dünya savaşı ile birlikte kanlı yöntemler terk etmiş gibi göründe de son 60 yılın tarihindeki kan, her iki dünya savaşındaki kanın kat ve kat üstünde olmuştur.

Büyük savaşın yapısını daha net görebilmek için son üç dalganın, karmaşık gibi görünen resim içerisinden izole edilerek göz önüne serilmesi, gelecek tahminlerinin doğruya en yakın sonuçlarla yapılabilmesini sağlayacaktır.

Bu amaçla, içinde bulunduğumuz dalga da dahil, son üç dalganın; oluşumunu öncesi ve sonrası ile ele almak faydalı olacaktır.


Şeklinde süz etmiştim.

* * *

Yine haberde yazı içi başlıklardan birinde;
EN KÖTÜSÜ DAHA GELMEDİ” tanımlaması yapılmış.
Bu başlığın altında, krizin dibinin görünüp görünmediği ile ilgili olarak;
" "Krizde dip göründü mü, iyileşme başladı mı?” tartışmaları sürerken, küresel finans kuruluşlarından temkinli açıklamalar gelmeye devam ediyor. Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Pascal Lamy, küresel ekonomik krizin en kötü sosyal ve siyasi etkilerinin daha yaşanmadığını söyledi. " şeklinde bir bilgi var.

* * *

Yazının ilerleyen bölümlerinde "FİNANS TOPARLAMAZSA 2'NCİ DALGA GELİR" başlığı ile verilenler, gerçekleşen piyasa durumlarını su yüzüne çıkarıyor:

"2001 krizinin kilit ismi Kemal Derviş, mevcut küresel kriz ortamında Türkiye'nin kırılganlığına, "Cari açığı büyük tutan ülkelerin krizde zorlandığını gördük" sözleriyle dikkat çekti. Derviş, küresel krizde ikinci dalganın gelebileceği uyarısında da bulundu." denilmiş.

"Yeni Dünya Düzeni" başlıklı yazımda bu konu ile ilgili olarak;

"İKİNCİ DALGA"

Yaşanan; 2 Dünya Savaşına, sonrasındaki hakimiyet dalaşına, teknolojideki devrimsel yeniliklere ve sosyal değişimlere rağmen yirminci yüzyılın tümünde dik durmayı başaran, en büyük ülke: Çin. Bu sessiz dev, sıradaki dalganın hedefine koyduğu yeni kurbanıydı. Binlerce yıllık tarihi, dünyanın diğer kısmı ile olan somut farklılıkları, binlerce yıllık inanç yapısı ile kapalı bir kutu.

Çok kalın bir kabuk ile korunuyor görüntüsü veren Çin’in içine nüfuz edilemediği için hemen dibindeki ülkeler etki altına alındı. Bunun sebebi; söz konusu devletlerin, Çin ile kültürel ve sosyal yakınlıklarının bulunduğu sanısı idi. (Batıdan bakıldığında benzer gibi görünen bu ülkeler, aslında birbirlerine hiç benzemezler. Üstelik benzeri batı ülkelerinde de görülen zıtlıklar barındırırlar. Ama batı, “hepsi çekik gözlü işte!” dercesine kısır bir algı yanılgısına kapılmıştı.)

Çin’in doğu cephesini kuşatmış olan; G.Kore, Japonya, Singapur ile nispeten daha az sanayileşmiş olan; Malezya, Endonezya ve Filipinler de bu krizden etkilendi. Ülkemizde de ürünleri ve markaları bilinen G.Kore ve Japonya krizin etkilerini çevrelerine de yansıttılar.

Asya’da yaşanan bunalım tüm şiddeti ile devam ederken, Çin’de bundan psikolojik olarak etkilendi. Hemen yanı-başında yaşanan hareketliliğe tepki göstermese de -dünyanın en eski devletlerinden biri olarak- dersler çıkarmaması beklenemezdi. Medeniyetini sadece son 180 yıla sığdıran bir Amerika için bunun pek bir anlamı olmaya bilir. (Huntington’a göre ise, modern Amerika sadece 120 (1889) yıldan beri var.[6])

Yinede Çin yönetimi o kalın kabuğu dışarıdan kırdırmaktansa kendi elleri ile kontrollü bir şekilde esnetmeyi tercih etti. (Buna benzer bir babayiğitliği bir önceki dalgada Gorbaçov da kendi sömürgesi olan ülkelerin bağımsızlaşması sürecinde yapmıştı.)

Sonuçta Çin, ABD’nin ticaret alanındaki bu düello teklifini kabul etmiş oldu. Çin, sanayileşme konusunda hiç de geri bir durumda değildi. Ama mevcut yapısını oluştururken, 1960’lardan itibaren tamamen stratejik alanlar seçilmişti. Tüketime yönelik sanayileşme o güne kadar düşünülmemişti.

Tüketim, hem ideolojik, hem de stratejik vizyonlarının dışında tutulan bir olguydu. Ama elindeki mevcut teknolojiler ve mühendislik batının standartlarına pek uymadığı için zorunlu olarak yeni sanayi yatırımlarına yöneldi. Karşılıklı ticaret anlaşmaları, gümrük muafiyetleri, pazar paylaşımlarındaki ufak tefek tavizler tüketime yönelik sanayileşmeyi Çin topraklarına yöneltmiş oldu.

Öngörüsünü ve yorumunu yapmışım. Aradan 6-7 ay geçtikten sonra öngörülerimin doğru olmasından sevinemediğimi söylemek beni üzüyor.

* * *

Yazının devam eden satırlarında;

Derviş, küresel ekonomik krizde gelinen noktayı CNN TÜRK Washington temsilcisi Ahu Özyurt'a değerlendirdi.

* Kriz 1930'lu yıllardan bu yana en ciddi kriz olarak görülüyor. Küçülmenin boyutları çok ciddi. Gelişen ülkelerde yüzde 1.6 büyüme bekleniyor.

* Çin, son IMF tahminlerine göre yüzde 6.5 büyüyecek. Yani bu bir kriz büyümesi. O halde bile 6 buçuk. Hindistan 5 buçuk. Hatta Çin şu son 2 günde 6 buçuğun da ötesinde büyüyebileceği tahmin ediliyor.

* Doğu Asya'daki ülkelere baktığımız zaman özellikle Çin ve Hindistan'ın durumu farklı, Güney Amerika'nın durumu farklı. Güney Amerika aşağı yukarı yüzde 0 civarında yani biraz eksi olabilir ama sıfıra yakın. Çok büyük bir çözülme, felaket olarak gözükmüyor şu anda.

* En zor durumda olan Doğu Avrupa ülkeleri. Cari açıkları çok büyük olan ülkelerde en ciddi sorunlar gözüküyor. Çok kısa bir ders almak gerekiyorsa cari açığın çok büyük seyretmemesi gerekiyor. Cari açığı yıllardır fazla büyük tutan veya büyük olmasına göz yuman ülkeler, bunu önleyemeyen ülkeler çok daha zor durumda.

Söylenen 4 madde de o günlerde birçok ekonomi yorumcusu tarafından dile getirilmişti.
Ama öemli olan "gol atıldı" demek değil.
Önemli olan: "GOL YİYECEKSİNİZ" "DİKKATLİ OLUN" "ŞÖYLE YAPIN" demek.

Yinede sonunda ölüm yok! Diyerek avutanlara şunu söyleyebilirim:
Sonunda hep ölüm var.
Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

Kaynaklar ve Referanslar:

"Yeni Dünya Düzeni", http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=158618&ver=60, 27 | 01 | 2009
Milliyet İnternet Ekonomi:
http://www.milliyet.com.tr/2009/01/30/ekonomi/


"Büyük Savaş", http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=159932&ver=24, 02| 02 | 2009
Milliyet İnternet Ekonomi:
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/04/ekonomi/
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/05/ekonomi/
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/08/ekonomi/ (2 yazı)
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/09/ekonomi/


"Ejderin Öpücüğü", http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=160824&ver=61, 06 | 02 | 2009
Milliyet İnternet Ekonomi:
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/08/ekonomi/ (2 Yazı)
http://www.milliyet.com.tr/2009/02/10/ekonomi/

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..