Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Ekonomik veriler ve Onur Öymen...

Ekonomik veriler ve Onur Öymen...
 

Hani bir laf vardır ya, bir bardak suda fırtına koparmak, işte tam öyle…

Açılım konuşmalarının yapıldığı 10 Kasım günü Onur Öymen’in yaptığı konuşma ile ilgili günlerdir ‘Bir bardak’ suda fırtına kopartılıyor.

Sayın Onur Öymen’in bir bardak suda fırtına koparan sözlerine bir kez göz atalım: Sayın Öymen TBMM’deki konuşmasında ne demişti:

"Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı?

Kimse ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım’ dedi mi?

AKP sıralarına dönerek; İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok.”

Bu sözlerde bir yalan var mı?

Eğer bir ülke bölünmek isteniyorsa, bölücülere karşı analar ağlamasın edebiyatı ile tolerans gösterilemez.

Sayın Onur Öymen’de aynen bunu söyledi.

Sayın Öymen açıkça Atatürk’ün bir isyan halinde isyancılarla oturup konuşmak yerine o isyanı bastırma yolunu seçtiğini söyledi...

Dersim isyanı sırasında olagelen acı olayları onaylamak gibi bir amacı olabilir mi? Acı bir olayı kimse onaylamaz.

Türkiye’nin hassas bir konusu olan Alevilikle ilgili bir yerlerden düğmeye basılıp, Alevi toplumu ayaklandırılmaya çalışılıyor.

Gösteri yaparak, Onur Öymen’e tepki gösterenlerin aslında Alevilikle bir ilgisi olmadığı açıkça görülüyor.

Bu gösterilen tepkilere bakınca, son dönemde iktidarın sıkışması nedeniyle, açığa çıkan Hâkimler ve Savcıların telefonlarının dinlenmesi, dinlenen telefonlarda suç unsuru olmamasına rağmen, tutanakların iptal edilmeyip, içinden cımbızla çekilen bazı sözcüklerin yandaş medyaya servis yapılarak, telefon sahiplerinin toplum nezdinde küçük düşürülmesi…

Son olaylar bize gösterdi ki; Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin, her hangi bir hâkime gönderdikleri yazı ile sadece numarası belli olan, hangi amaçla dinleneceği, dinlenecek kişinin ismi, işi, suçu gibi konuların gösterilmediği yazılara bile dinleme izni verilerek, toplumsal ahlak kurallarının hiçe sayıldığı açıkça görülüyor.

Toplumun belli kesimleri, benim çekinecek bir konumum olmadığı için telefonumun dinlenmesine aldırmıyorum diyebilir. Amaç çekinecek konumun olması değil. Özel yaşamın kutsallığı!

Şimdi Onur Öymen olayına tekrar dönecek olursak; Konu AKP hükümetinin PKK ile mücadele etmek yerine müzekkere yolunu seçmiş olması.

Toplumun belli kesimleri, sorgusuz sualsiz içeri atılırken, sözde açılımın etkisi ile geri dönüşlerinde ‘Kahramanlar’ gibi sınırda karşılanıp, 7 dakikalık sorgu ile aklanarak, parti otobüsü üzerinde 4 saatlik yalı 24 saatte gidip, sözde ‘halkla kucaklaşmaları’! Önüne gelen herkesin telefonlarının dinlenmesi! İşte Öymen olayında, bu olayların üzeri örtülmeye çalışılıyor.

7 yıllık iktidarları döneminde sözde Alevi çalıştayları yaparak toplumun Alevi inançlı kesimlerini oyalayan AKP, toplumu iyice gerip, özgürlüklerden ve demokrasiden bahsederek, kişisel özgürlükleri kısıtlamaya çalıştığı ortaya çıkınca, hemen toplumun en hassas kesimini faaliyete geçirmede bir sakınca görmedi. AKP’nin organize ettiği sözde yürüyüşlerle Onur ÖYMEN linç edilmeye çalışılıyor.

Şöyle tarihin derinliklerine inip baktığımızda; Dersim isyanında bastırma emrini veren Atatürk, uygulayan Celal Bayar’dır...

Onca zamandan beri Celal Bayar’ın bu isyanı bastırma şeklinden eleştirildiğini hiç duydunuz mu?

Sanki Dersim olayı Onur Öymen’le birlikte tarihteki yerinden çıkarak, yeniden anımsandı.

Burada amacın ne olduğunu anmak için ilahi bir şeyler biliyor olmak gerekmiyor. Vur abalıya…

Onur Öymen’e sergilenen öfkenin altında, ortaya çıkan olayların üzerinin örtülmesi, ekonomideki kötü gidişin halka yansımasının önlenmesi ve CHP içinde etkin bir siyasetçi olan Öymen’in gücünü ve etkinliğini kırmak mı yatıyor?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..