Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '19

     
    Kategori
    Bilim
     

    Ekosistem Evrime İzin Vermez

          Evrim teorisine göre, doğal seçilimin temel kriteri rastgele mutasyonlarla türe eklenmiş olan değişiklikler içerisinden yaşam ve üreme başarısını artıran değişimlerin seçilmesidir.

          Ancak burada çok önemli bir husus atlanmaktadır.
          Türün  başarılı olması daha fazla çoğalabilmesi ile değil, gerektiği kadar çoğalması ile olur. hem Çoğalma oranının sınırsız değişmesi değil korunması gerekir. Doğal seçilim ise sadece türün içerisinde çalışan bir mekanizmadır. Çalışırken Hiçbir şekilde ekosistemi dikkate almaz.

          Türün Diğer türlerle olan bağlantısını zarara uğratacak rastgele değişimler tür içinde kısa vadede faydalı görünse bile  neslin tükenmesine veya türün istilacı bir tür haline gelmesine sebebiyet verecektir. Bu yüzden ekosistem için en büyük tehdit bu şekilde çalıştığı söylenen doğal seçilimdir. Türlerin yüz milyonlarca senedir ekosistemi dikkate almayan bir mekanizmayla sayısız kez değiştiği iddia edilmektedir. Ancak bu değişimlerin çok hassas dengeler üzerinde duran sistemi neden çöktürmediği açıklanamamaktadır

          Bu şekildeki değişimlerin dengeyi bozucu etkisine yüzlerce  örnek verebiliriz. Birkaç örnek vermek gerekirse; Diyelim antilop veya benzeri bir otçul türünün içinde bir kısım bireyler daha hızlı koşacak şekilde evrimleşti;

          Bu durumda doğal seçilim  yavaş koşanları eleyecek,  bunun yerine hızlı koşanlar yaşama başarılarını artırdıkları için tür içinde yayılacaktır.  

         Yani Hızlı koşan yeni bireyler türlerini dengeleyen düşmanından kurtulduğu için sayı olarak çoğalacak ve bu çoğalma besin kaynakları tükenene kadar devam edecektir. Bu da bir türün tüm habitatı istila etmesi yani besin zincirinin çökmesi anlamına gelecektir
    Diğer taraftan bu otçul ile beslenen yırtıcılar için de tersine bir etki doğuracaktır.

          Başka bir örnek verecek olursak,
          Balıkların birçoğu binlerce hatta yüzbinlerce yumurta yapar. Fakat bunların çoğu balığın ilgisizliğinden dolayı yumurta veya yavru aşamasındayken başka canlılara yem olur, çok az yavru yaşayıp olgunlaşmayı başarır. Zaten sistemin gerektirdiği yavru sayısı tam da o kalanlar kadardır.

           Diyelim Bir seferde yüzbinlerce yumurta bırakan bir balık türünün bir üyesinin yumurta veya yavrularını koruma güdüsü mutasyonla gelişti. Yine doğal seçilim bu değişimi destekleyecek ve ortaya çıkan yeni tür tamamen yavrularını koruyan bireylerden oluşacaktır.
    Bu durumda bu balık türünün bireyleri bütün habitatı kaplayıp sistemi altüst edecektir.
    Nitekim herhangi bir evrimsel değişim olmaksızın sadece küresel ısınma gibi suni sebeplerle tropikal deniz habitatlarına ait bazı balık türlerinin akdenize hatta karadenize kadar yayıldığı görülmüştür. Balon balığı ve aslan balığı olarak bilinen bu türlerin yaşam ve üreme başarı oranları yüksektir. Yeni yayıldıkları ortamlarda çoğalma başarılarını dengeleyecek doğal bir düşmanla karşılaşmadıkları takdirde zamanla birçok türü yok edecekleri öngörülmekte hatta şimdiden  birçok olumsuz etkilerinin görülür hale geldiği uzmanlar tarafından rapor edilmektedir.

          Burada şöyle düşünebiliriz
          Bu istilacı balıklar çok az bir sıcaklık farkından dolayı yayılabiliyorlar. Milyonlarca senedir o ortamda yaşayan ve evrimleşerek bu hali aldığı iddia edilen bu balıkların içerisinden bir iki derece soğukluk farkına dirençli balık neden evrimleşmemiştir. Halbuki bu konuda seçilim baskısı altındadırlar. Bakterilerin kendileri için öldürücü olan antibiyotikli yeni yaşam ve beslenme alanlarına geçmek için günlük olarak evrimleştikleri söylendiği halde benzer bir durumun milyonlarca senedir yaşayan balık türlerinde neden olmadığı açıklanamamıştır.
          Buna milyonlarca örnek verilebilir.
          Türlerin besin zinciri içerisindeki  dengesel vaziyetlerini etkileyecek tüm evrimleşmeler ya neslin sonunu getirecek ya da zincirleme bir bozulmaya yol açacak, tüm ekosistem belli bir zaman diliminde bozulacaktır.

          Canlıların ekosisteme zarar vermeden evrimleşmeleri ise ancak birbirine bağımlı olan tüm canlıların birbirleriyle anlaşarak aynı anda evrimsel adımlar atmaları ile mümkün olabilirdi. Ancak biz evrim mekanizmaları içerisinde  anlaşmalı evrim modelini henüz duymuş değiliz. Ya siz.

          Antiloplar evrimleşince yırtıcılar da evrimleşmek zorunda değil midir?

          -Eğer yırtıcının başlıca menüsü o otçul ise evet o yırtıcıların da değişmesi gerekir. Yani seçilim baskısı zorunluluk seviyesinde artmış olur. Fakat bunun için türün zamanı azdır. Bu değişimin nesil tükenmeden gerçekleşmesi gerekir. Bu  kadar hızlı değişim ancak varyasyonları içerisindeki hazır farklılığın seçilmesi ile olabilir. Aksi halde neslin tükenmesi kaçınılmaz olur. Ancak bizim esas iddiamız onların elinden kurtulan otçulların sebep olacağı yıkımdır.

          -Tabiat şartları devamlı değişirken canlıların değişmediğini nasıl savunuyorsunuz.

          -Biz mutlak anlamda değişmezliği savunmuyoruz. Elbette ki değişen şartlara uyum mekanizmaları vardır. Bunlar başka bir türe geçişi sağlayan değişimler değil, adaptasyon, varyasyonlar gibi genetik bilgi sınırları içerisindeki değişimlerdir. Sınırlı değişimler oldukları için ekosistemi bozacak potansiyelleri yoktur.

          -Düşmanından kurtulan otçullar doğal yaşam alanları ile ve yiyecek kaynaklarının sınırları ile sınırlı olarak çoğalabilirler. Daha fazla çoğalamazlar.

          -Biz de zaten bunu söylüyoruz doğal habitatlarının tamamını istila ettiklerinde aynı menüyü paylaştıkları tüm canlıların sonunu getirirler. Kısacası Türün iç faydasına çalışan bir evrim modeli sistemi bozacağından geçersizdir..

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 65
    Kayıt tarihi
    : 28.11.19
     
     

    Araştırmacı, Akli ve billimsel kanıtlara önem veren bir öğretmenim.   ..