- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Ekososyalist Başbakan
Gündüzleri kafam ekososyalizm hayalleri ile dolu ya, Fransa da Sosyalist iktidar başa geçti ya, hay Allah rüyalarım da yeşile boyanır oldu. Mesela dün gece gördüğüm yeşil rüyayı sıcağı sıcağına anlatayım.
Türkiyenin başına uzun boylu, yakışıklı, ekososyalist bir başbakan geçmiş. Devlet adamında da bir hitabet var kardeşim sormayın. Kendine tam güvenli hep okkalı konuşuyor, gözleri kaplan gibi tırmalayıcı bakıyor.. Amerikan başkanı ile kolkola resimler çektiriyor ona ekososyalizm dersi verirken o gariban da mayışarak onu kedi gibi dinliyor. Dünyaya kendini kabul ettirmek bu derece olur.. Başbakanımız hem güçlü bir lider hem de ekososyalist. Üstelik bilinçli, "En fazla üç çocuk yapın "diyor .Bundan daha güzel rüya olur mu?.
Bu önder liderin güzel Türkiyem için başlattığı seferberlikleri anlatmakla bitiremem. En küçüğünden başlayayım.
Üniversite mezunu işsiz gençlere güzel aylık bağlamış hepsini köylere muhtar olarak göndermiş ama yağma yok, sıkı ekososyalizm eğitiminden geçirerek. Muhtarların kaymakamlar gibi köylerde lojmanları ve çalışma ofisleri var, görevleri köyü köylüyü kalkındırmak doğayı korumak, kooperatifler kurmak. Köyler, ülkem nasıl cennetleşiyor sormayın.
Olacak şey değil, Türkiye de bir kaç muzur hayvan hariç av yasaklanmış. Türkiyenin işsizleri, işsiz gençleri hatta avcıları doğa koruma polisi olarak atanmış millete boz söktüyor, kuş vurdurmuyor, çöp attırmıyor. Güzel Türkiyem çöplerden pisliklerden arındırılmış, her yanda gül kokuları, kuş sesleri cıvıl cıvıl. Dereler billur sularla duru göllere akıyor, eğil iç, o göllere turnalar iniş yapıyor. Televizyonlardan radyolardan irin değil ekososyalist doğa koruma marşları, şarkıları yükseliyor. Çevreci gençler çoşkuyla doğa analarını kucaklıyor, saçlarını okşuyor. Dünyanın her köşesinden fotoğraf makinasını kapan insanlar Türkiye ye koşuyor. Ne için mi? Bu doğası korunan güzel, huzurlu ülkeyi görüntülemek kendilerine örnek almak için.
Keşke yatakda sağa dönmez olaydım, aniden rüyam kabusa döndü. Bir de ne göreyim, o benim ekososyalist başbakanım başına Türban takmış olarak kürsüye çıkmaz mı? İşsiz güçsüz gençlere gırtlağını yırtarcasına nasihat veriyor "En az üç çocuk yapın" diye bas bas bağırıyor.
"Ne oldu Başbakanım ekososyalizmi bıraktınız mı ?" diye sordum.
" Evet bıraktım boş işler onlar kardeşim. Ekososyalist olunca halk bana düşman oldu., onlar kuş vurmayı yere çöp atmayı, rahatlığı severler, beni böyle seviyorlar.
Boğazım düğümlendi.
"Peki bu türban ne işe yarıyor başbakanım "dedim.
"Kadınlarımızı erkeklerin zulmünden koruyor yeğenim" dedi
"Tamam taksınlar. Ama doğa anamız ne olacak. Onu da insanların zulmünden kurtarmak için türbanlayın , onu da koruyalım başbakanım "dedim.
Başbakan bir tarafa bakıyor ama kime bakıyor anlayamadım. Sözümü biraz yüksek sesle tekrarladım. ." Doğa anamızın da başı açık onu da koruyalım başbakanım, ona hiç acımıyormusunuz " diye üsteledim. Ona ne yumurta attım ne de bağırıp çağırdım ama israrlı tutumum onu kızdırdı, polisleri beni apar topar anarşist diye hapise atmazlar mı?
Hapiste ne göreyim benim bölük komutanım da orada. Adam emekli olunca enselemişler. Komutanıma topuk vurarak hazırda durdum, sordum:
" Komutanım sizi niye içeri attılar."
Adam dertli, beyaz başını kaşıdı:
"Zamanında iç savaş çıkmasını önledik diye burdayız evladım, rahat ol " dedi.
Eh ben rahata geçtim ama kan ter içinde uyandım....
Akın Tekin Sosyolog Çevreci Yazar www.akintekin.com www.akintekin.net