Ekranda Kadın Devrimi

Yeni dizi mevzubahis olduğunda neredeyse geçerli tek kriter vardır; yüksek reyting. Bazı yapım şirketleri dikkatini yabancı dizilere filmlere yöneltir, sözüm ona çaktırmadan yabancı televizyonlarda ilgi gören dizileri esinenme yorumlama adı altında yerlileştirerek iç piyasaya arz eder. Bazı yapım şirketleri ise ekranda seyircinin ilgi gösterdiği yüksek reyting alan dizilerin benzerini kopyasını yaparak trende eklenlenmeye çalışır.

Son yıllarda ki on yılı aşkın bir zaman zarfı bahsettiğim, lüks hayatın olmadığı hikayelerin ilgi görmeyeceği ezberi tüm sektörü virüs misali sardı. Dizilerin yurt dışına açılması, özellikle Ortadoğu ülkelerinde fazlaca ilgi görmesinden sebep pek çok dizi Ortadoğulu kadın izleyiciler için çekilmeye başlandı.

Bu sene Japon yapımı Woman'dan uyarlanan Kadın, sektörün tüm ezberini algısını yerle bir etti. Med Yapım geçtiğimiz sene aynı şekilde Japon yapımı Mother'ı Anne ismiyle uyarladı. Senaryo ekibi defalarca değişmesine rağmen bir türlü gerekli açılımı yapamayıp hikayede ileriye doğru gelişim sağlanamayınca final yapmak durumunda kaldı. Geçmişten günümüze dizilere bakıldığında Dadı, Tatlı Hayat, Sayın Bakanım, Doktorlar gibi uzun soluklu, başarılı uyarlamaların altında Med Yapım imzası olduğu görülür.

Kadın dizisi sessiz sedasız yayına girdi. Salı günleri erkek seyircinin hegamonyası altındaydı, Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın reyting kalesinin yıkılmaz olduğu düşünülüyordu. Kadın seyirciyi hedefleyen Ufak Tefek Cinayetler Kadın'la aynı gün yayına girdi. Hem reyting listesi hem sosyal medyada üstünlüğünü ilan etti. İki çocuklu dul genç bir kadının hayata tutunma mücadelesini anlatan Kadın ortalama bir reytingle başladı. Sessiz sedasız her hafta hikayesini itinayla örerek yoluna devam etti. Neredeyse her hafta yeni seyircileri ekran başına çekmeyi başardı.

Lüks yoksa, sahne başı değiştirilen kostüm yoksa, gözalıcı saç makyaj yoksa, marka geçidine sahne olmuyorsa o dizi takip edilmez ezberini yerle bir etti Kadın.

Ana hikaye klişe bir aşk öyküsü içermiyorsa, aşkı bilindik formülle anlatmıyorsa izlenmez anlayışını alt üst etti.

Çocuk karakterler büyümüş de küçülmüş gibi sahneler diyaloglar eşliğinde yazılmalı ezberini bozdu. Çocuk merak eder, çocuk soru sorar, çocukların mutlu ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için yapılması gereken tek şey sorularına cevap vermek, her şekil ve şartta iletişimi güçlü tutmak, doğrular söylendiği zaman çocuğun anlayamadığı hiçbir şey olmaz mesajını özellikle son bölümlerde didaktik bir şekilde değil, hikayenin içinde anlatma başarısını gösterdi. Ki ilk bölümlerde pedagojik açıdan görünmezlik oyunu gibi sakıncalı sahneleri mevcuttu. Yanlışı kabul edip düzeltmek için çaba harcamak takdiri hak ediyor.

Bahar'ın hikayesinin dışında diğer kadın karakterler ile hikayeye açılım başarılı bir şekilde gerçekleştirilirken; kadın kadının kurdudur ifadesini kadın kadının yurdudur şekline dönüştürdü.

Çevre ve hayat şartları ne olursa olsun insan istediği zaman kendisi olarak kalabilir, kendisi olarak mücadele edebilir. Ben bir şekilde yolunu bulurum düşüncesini hayat mottosu haline getiren Bahar, "onlara" benzemediği gibi onları kendisine benzetmeyi başardı. Bahar iyi niyetli, güzel kalbi ile bir şekilde temas ettiği herkesin içindeki iyiliği su yüzüne çıkarmayı başardı. Herkes kötüdür'ü terinie çevirip herkes özünde iyidir felsefesine hayat verdi ki uzun zamandır yerli dizilerde rastlamadığımız bir şey bu.

Ekranın en güzel üvey babasının, Enver'in, "Bizim nasıl insanlar olduğumuza başkaları ya da hayatın getirdikleri karar vermemeli, biz karar vermeliyiz" sözleri çerçeveletilip tüm duvarlara asılmalı. Ki bu sözler karşısında öfkesinin farkına varan Bahar'ın Enver abisinden özür dilemesi, Şirin beni üzdüğü zaman değil değiştirdiği zaman kaybederim diyerek kendine gelmesi alkışlık hareketlerdi.