Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Eksenimiz kaymış mı?

Eksenimiz kaymış mı?
 

Birkaç gündür bir eksen kaymasıdır gidiyor. Gerçi tartışmanın hararetli bölümü bitti. Benim bu yazıyı pek okuyan olmaz ama olsun. Konuyu bir toparlayayım dedim. Dış ve iç politikanın eksenlerinden ve onların kayıp kaymadığından söz edebilmek için sadece çok kısa bir zaman geçmişine bakmak yanıltıcı olabilir.

İstiklal savaşı bitip te Osmanlının oluşturduğu eksen parça lokma olunca, günün meclisi gerek iç gerek dış politikada birer eksen belirledi. 1924 anayasası ve daha sonraki düzeltmeler bizim eksenlerimizi oluşturdu. İç politikada, karma ekonomiye dayalı bir kalkınma öngören, halkın süratle çağdaş demokrasiye ayak uydurmasının sağlanmasına dayalı bir eksendi. İç politikada, her şeyi iktidarlar yönettiği için bu eksendeki ufak tefek kaymalar normal kabul edilebilir. Ama iç politikadaki eksenimiz özellikle 1980 sonrası hızla kaymış, karma ekonomik ve kendine yeterli olmayı hedefleyen sistemden vaz geçilip borçlanarak zengin görünme modeline geçilmiştir. Bu politikanın uygulayıcıları zaman içinde halktan tepkiler görmüş, seçimi kazanamamış, ancak gelenler mevcut sıkıntı üreten sistemi daha da geliştirerek devam ettirme yoluna gitmişlerdir. Bu anlamda bir eksen kaymasından söz etmek mümkündür.

Dış politikada bir ülkenin ekseni öyle iç politikadaki gibi kısa süreler içinde kaymaz, kaymamalıdır da. Çünkü birçok ülke ile uzun süreli anlaşmalar yapılıyor. Başka ülkeler sizin hakkınızda bir değerlendirme yapacakları zaman önce sizin değişmeyen taban dış politikanıza bakar. Nihai kararını ona göre verir. Bu yüzden ülkeler dış politikalarındaki ekseni sağlam ve yerinde tutarlar. Değilse başka devletler nezdinde güvenilirliliği, itibarı kalmaz.

Şu an bizim eksenimiz ne durumdadır. Acaba yabancıların tespitleri gibi kaymışmıdır, yoksa başbakanın ve devlet erkanının koro halinde dedikleri gibi kaymamış mıdır.

Sayın başbakan iktidara geldiğinden beri bizim dış işlerindeki bürokratlarla yıldızı barışmamıştır. Onlara biraz kızdığında “monşerler” sözcüğü ile hitap etmeyi pek sever. Tabii onun iç politikada kullandığı, başarılı da olduğu günübirlik politikalar, ayaküstü söylemler dış politikada pek de geçerli değildir. Kendini seçen veya seçmeyen Türkiye halkına canı istedikçe bağırıp azarlamayı hak gören başbakan, dışarıda da bazen aynı şeyleri yapabileceğini sanır. Tabii olan halka olur. Son Rize konuşmasındaki “Önceki gün yine manşet attılar, ‘Türkiye Batı’dan kopuyor, Türkiye yönünü Arap ülkelerine döndü’ diye yaygara koparıyorlar. Açın bakın İsrail basını da aynı şeyi söylüyor. İsrail destekli uluslararası basın da aynı şeyi söylüyor. O yabancı gazete İsrail’e hizmet etmek için kurulmuş, görevini yapıyor. Peki sen kime hizmet ediyorsun? Sen hangi görevi yerine getiriyorsun? Senin ülken bir mücadele veriyor, senin milletin ayağa kalkmış, ölen kardeşleri için ağlıyor. Peki, sen hangi ülkeye hangi millete hizmet ediyorsun?” bu paragraf birçok durumun ispatı gibidir. Kendi yaptığı ve muhtemelen ileride hesabını vereceği bir işi halka mal etmekle kalmıyor, basının bazı kalemleri İsrail benzeri başlık atmışlar diye onları nerdeyse vatan haini ilan ediyor. Oysa asıl cevabı aranan soru, “bu eylem meşru mudur?” olmalıydı. Türkiye yüzünü gerçekten doğuya döndü mü? Böyle bir başbakanınız varsa ve her şeyi en iyi kendi bilirse, o zaman eksene biraz dikkatli bakmak gerekiyor.

Mustafa Kemal’in “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibi ile oluşturduğu, bağımsız bağlantısız politikalardan 1952 de NATO macerası ile yavaş yavaş kayma başlamıştır. Her gelen hükümetin batıya biraz daha teslim olması ile bu kayma sürekli devam etmiş, AKP hükümetinin birinci döneminin sonu itibarı ile artık ABD ve AB ye tam teslim olunarak yeni bir eksen duruş biçimi oluşturulmuştur. Son aylarda ise ABDnin kendisinden tamamen vazgeçtiğini, buna paralel oy desteğinin hızla düştüğünü gören AKP bilinen politikalara yönelmiştir. İşte yabancı analistlerin bahsettiği eksen kayması budur. İHH olayı İsrail’e çatma ve İran’a yaklaşma bu eksen kaymasını meydana getirmiştir. Bütün bu kaymalardan sözde rahatsız görünen batı da ikiyüzlüdür. Başbakanın İsrail’e çatarken “en büyük müttefikimiz ve dostumuz ABD dir” sözü bütün bu eksen kayması gibi görünen durumun iç politikaya yönelik son çırpınışları olduğunu görmeleri gerekir. Bunca yıldır her dediklerini yaptırdıkları AKP nin eriyişine döktükleri timsah gözyaşlarıdır.

Son birkaç yıla bakarsak Türkiye’nin ekseninde bir kayma yoktur. Ama özellikle bakış noktamızı 1980 e koyarsak çok ciddi bir eksen kayması ile karşılaşırız.

18/06/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..