Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '07

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Eksiye yolculuk

Eksiye yolculuk
 

Tüm canlılar gibi insanlar da doğarlar, gelişirler, yaşlanırlar ve ölürlerler...
Kırklı yaşlara geldiğinizde başlar eksiye olan yolculuğunuz.

Daha düne kadar hiç geçmediğini zannettiğiniz zamanın ne kadar çabuk geçtiğini farkeder, olanlara inanamazsınız....

Ne olduğunu anlamadan, gençliğinizi doyasıya yaşamadan geçip gitmiştir zaman.
Oysa hep ertelediğiniz, hep sonra yaşarım dediğiniz zamanın değil sizi, padişahı bile bekliyecek tahammülü yoktur. Su misali akmış gitmiştir, Akıp giden bu suyu geri çevirecek durdurabilecek, hiç bir güçte keşfedilmemiştir daha....

Birden paniğe kapılır, bunu haketmediğinizi düşünürsünüz.

Elinizden geldiğince kendinize dikkat etmiş, genç kalabilmek için önerilen bir çok şeyi fazlasıyla uygulamışsınızdır çünkü.

İşte bu saatten sonra, geçmiş hayatınız yol, su, elektrik olarak olmasa da ağaran saçlar, az görmeye başlayan gözler, kireçlenmeye başlayan eklemler, tıkanmaya başlayan damarlar, yağlanmaya başlayan göbekler, yüksek tansiyon, yüzünüze yerleşen alçak çizgiler olarak geri dönmeye başlamıştır.

Daha düne kadar üçer, beşer çıkmaya alışık olduğunuz merdivenlerde soluk soluğa kalırsınız...Bedeninizde sizden izinsiz başgöstermeye başlayan bu değişiklikleri kabullenmek ölüm gibi gelir size...

Bunun sizin başınıza gelebileceğini hiç hesaba katmamıştınız çünkü..

Bu isyan duygusuyla tıpkı ergenlik dönemindekine benzer tavırlar sergiler , bunalıma girer, garip davranışlar da bulunursunuz.

Kırk yaşından sonra aşık olur, bunun hayatınızın en vazgeçilmez aşkı olduğunu düşünürsünüz...İlk gençlik yıllarında bile bu denli bir aşk yaşamamışsınızdır...
Yataklara düşer, yemekten içmekten kesilir, sizin için özel olan bir şarkıyı sabahtan akşama çevirip, çevirip dinler, gün boyu çalacak telefonu beklersiniz...Bu durumun tek sevindirici tarafı ise hiç bir çaba harcamadan, zahmetsizce verdiğiniz kilolardır.
Sonrasın da hayat kırkından sonra başlar, daha senin gibi kırk tanesini çıkarırım söylemleri dolanmaya başlar dillerde.

Oysa tüm çabalar boşunadır, dönülmez akşamın ufkuna doğru ilerleyen yolda, zamanı durdurmaya ne sizin, ne de sizden öncekilerin gücü yetmemiştir çünkü.
Bu sırada çevrenizde bulunan ve sizi anlamakta güçlük çeken yakınlarınız, sergilediğiniz tüm bu tuhaf davranışlarınıza bir anlam veremiyerek, yine ergenlik döneminde olduğu gibi başlar kafanızı ütülemeye...Sizin derdiniz size yetmezmiş gibi... En çok kullanılan deyim de, "kırk yaşından sonra azanı teneşir paklar, " deyimidir.

Kişiden, kişiye bazı farklılıklar olabilme ihtimali varsa da, genellikle yaşanan bu ve buna benzer duygulardır ve herkes bu süreçten geçer.

Tabiiki erkekler ve kadınlara özel farklılıklar dışında.

Bir süre sonra sular durulur, alışma ve kabullenme süreci başlar.
Bu geçiş süreci ne denli kısa olursa, yıkımlarda o denli az olur.
Sonuç olarak insan her yaşta güzel, her yaşta özeldir.
Yeter ki yaşamasını bilsin, yeter ki, içindeki çocuğu öldürmesin.
Unutmayın ki , yaşanacak bir tek hayat var ve hayat ne ertelemeye, nede bekletmeye gelir, yalnızca yaşanır.Zaten yeterince ertelemiştiniz: hatırlayın!
Ama gerçeği kabullenerek tabiiki tüm renkleriyle.....
Öyle değil mi yoksa!!!!!!!!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..