El Beşir ve Darfur gerçeği...

Sudan, dünyanın en fakir Afrika ülkelerinden biri... Çad sınırında bulunan Darfur bölgesi ise Sudan’ın en geri kalmış yeri...

Burada yerli Afrikalılar ve Arap asıllı insanlar birlikte yaşarlar. Nüfusun büyük çoğunluğu yerlilerden...

Yaklaşık 5 yıldır, bölgede Sudan hükümeti destekli Arap milisler (Janjavid) ile yerli Afrikalılar arasında, kanlı bir iç savaş vardır...

İnsan Hakları İzleme Örgütüne göre; bu savaş, yöredeki Arapların yerli Afrikalıları yok etme isteğinden kaynaklanıyor.

Yani bölgede bir ırkın diğerine soykırım yapma arzusu!

Savaşın başladığı 2003 yılından bu yana, 2 milyondan fazla insan yerinden oldu, 200 bin kişi öldü ve 250 bini ise hala Çad’da, mülteci kamplarında...

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 2005 yılında iç savaşı izlemek üzere iki araştırmacısını bölgeye gönderir...

Araştırmacılar, Darfur’un Çad sınırındaki bir mülteci kampında kalan 8-17 yaş arası yerli çocuklara yönelik bir uygulama başlatırlar...

Amaç, iç savaşın vahametini ve çocuklar üzerindeki etkilerini belirlemektir.

İlgili haberde belirtildiği üzere uygulama şu:

Çocuklara kâğıt ve kalem verilir, müdahalesiz onlardan Darfur’da yaşanan iç savaşla ilgili deneyimlerini kâğıda dökmeleri istenir...

Ortaya çıkan çizimler hayli ilginç!

Sudan askerlerinin bombardımanları, Arap milislerinin sivillere saldırıları, köylerin yakılması ve Çad’a göçün resimleri...

Tüm bunlar, askeri cunta ile yönetilen Mareşal El Beşir’in Müslüman Sudan’ından çocukların ruh dünyasına yansıyanlar...

Savaşı sona erdirmeye yönelik çabaların sonuç vermemesi üzerine, Uluslararası Ceza Mahkemesi, 4 Mart 2009'da, bir karar alır.

Kararda, El Beşir, Darfur'daki uygulamalardan dolayı insanlık ve savaş suçu işlemekle itham edilir...

Ve suçun vahameti nedeniyle tutuklanıp, yargılanması istenir. Ancak o, bu kararı dikkate almaz!

Müslüman ülkelerin himayesi ile kendisine bir şey yapılamayacağını düşünür ve karardan sonra, bir toplantı vesilesiyle ülkemize gelmek ister!

Bunu haber alan mahkeme, tutuklama kararını AB kanalıyla ülkemize iletir ve ilgilinin İstanbul’a gelmesi halinde tutuklanarak teslim edilmesini talep eder...

Buna canımız sıkıldı. Tepki olarak, El Beşir’in ülkemize gelebileceğini ve kimsenin karışmaya hakkı olmadığını dünyaya haykırdık!

Sonuç? Sonuç ortada. Şimdilik El Beşir toplantıya, dolayısıyla ülkemize gelmekten vazgeçtiğini bildirdi...

Elbette ki gelemez, gelmemeli... Sıkıysa, gelsin de görelim!