El değmemiş kızlar…

Güzin ablayı çıldırtmış bir oğlan. Oğlan dediğimi yanlış anlamayın, genç bir erkek yani.

Çocuk bir ilişkisini anlatmış;

“Bir kızla süre arkadaşlık yaptık, o zaman kendisine sormuştum, “Eski arkadaşlarınla nereye kadar ilerledin, öpen, sıkan oldu mu bir yerini? diye”, kız da, “Yok olmadı, eşikten beşiğe götüren olmadı” demiş.

Oğlan da tamam demiş, gönül rahatlığıyla zevceliğe kabul etmiş ve nişanlanmışlar.

Ama kız tedirgin, ya gerdek gecesi kanamazsa?

O yüzden de oğlanın düşüncesini öğrenmek istiyor,

“Ablamın ki kanamadı, benimki de kanamazsa ne yaparsın?” diye soruyor.

Oğlanın aklına şeytan giriyor. Yer mi böyle numaraları, yemez tabi, o da anasının gözü.

‘Gideriz, önce doktor görür sonra karar veririz’ diyor.

Kız anlıyor yutturamayacağını ve bir kavga bahanesiyle ayrılıyor. Ayrılmanın suçu da oğlana yükleniyor. Geçimsiz, sinirli falan filan...

Bir süre sonra kız vicdanen rahatsız oluyor ve oğlanı çağırıp, her şeyi itiraf ediyor,
“Eski arkadaşım beni eve götürdü, kanattı” diyor.

Oğlan neden bunu önce söylemediğini sorunca da,

“Belki yutturabilirim diye düşündüm, ben bunun hesabını öteki dünyada veririm” diyor, yani bunun bir hesap verme meselesi olduğunu düşünüyor.

Oğlan da oğlan yani, kızdan farkı yok, düşünce olarak;

“Önceden bakire olmadığını söyleseydi, gezer tozar birlikte olurduk ama en azından nişanlanmazdık, şimdi ihalenin bana kalmasından korkuyorum. Ben ona elimi bile sürmedim. Elin adamı bağ bozumu yapmış, şimdi üzümleri benim yediğimi sanacaklar” diye dert yanıyor, Güzin Abla’ya.

Güzin Abla’yı bir titreme almış tabi sinirden, nasıl sinirlenmesin ki...Özürü kabahatinden büyük...

Oğlan benim de canımı sıktı şimdi.

Ey Allah’ın kulu. Kız biliyor işte erkeklerin ne mal olduğunu. Sana dese ki, "Ben gerdek gecesini önceden tecrübe ettim" diye, sen de ondan faydalanıp, sonra da eyvallah diyeceksin.

Bir kazık yemiş, ikincisini senden yemeden, yalana dolana sapıp, sana yamanmaya çalışıyor.

Ama ilerisini düşünmüyor tabi. ‘Yalanla kuramam aşkın temelini’ şarkısını dinlemediği de belli.

Bunun ilerisinde ne mi olabilir; kız eski aşkını unutamaz, arada ona da gidebilir gizlice, böyle şeyler alışkanlık yaratabilir, eski aşkı yeniden birlikte olmak için şantaj yapabilir, vicdan azabını geç duyar, evlendikten sonra itiraf eder, evliliğinin de içine eder, kavga, evi terk etmeler, cinayet her şey olur...

Haa! Oğlan bir de şundan gıcık olmuş, kız kendisini eve atan çocuğun adını vermemiş. Verse ne olacak?

Cezasını çekmeliymiş güya. Yalan. Kızın kendi üstüne kalmasından korkuyor.

Neyse karşılıklı yalan dolan, iyi niyetten yoksun bir ilişki.. Ve bunlar gibi nicesi yaşanıyor toplumumuzda..

Benim diyeceğim ise şu;

El değmemiş kız arayan erkekler, isteklerinizde kişisel olarak haklı olabilirsiniz, peki sizin elledikleriniz ne olacak?

Bir kıza el değip değmediğinin kriteri sadece kanamış olması mı? Olmazsa ne olacak? Millet uyanık belki kanatmadan seviyor..

Kız inandı, sevdi evlenme vaadiyle birlikte oldu ama oğlan sonra caydı. Ne yapacak kız?

Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Hadi şikayetçi oldu, oğlan hapse girdi. Ya ondan sonrası, kıza el değdi bir kere, hem de doktor raporuyla tescilli.

Öyle olmasa kız kendisini isteyen sonraki kişilere dürüst davranıp gerçeği anlatır ve kabul görebilir ve geçmiş gizli kalabilir. Ama öteki türlüsünü kabul eden pek az çıkar, çünkü erkek sokakta gezerken, karşıdan gelenlerin devamlı kafasına baktığını ve iki tane sivri bir şey gördüklerini düşünür.

Yani uzun sözün kısası, Güzin Abla, kızı eleştiriken oğlanın da ağzının payını vermiş ama benim de bir sözüm var onun gibilere,

Bir gün gelir kızlar da el değmemiş koca isterim” derlerse, erkekler ellenmediklerini nasıl ispat edecekler?

Ve elin kızını ellerken ilerisini de düşünün. Önce de kafaları değiştirin ey kızlar ve erkekler, bedeninizin belli bir yeri değil, kafanızın içindeki bozulmasın öncelikle.

Çünkü beyni kötü yola düşenin, her yeri düşer bir gün…