Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

El uzatmak gerçek mutluluktur

El uzatmak gerçek mutluluktur
 

Bir iki gün önce korkunç bir haber okudum ve izledim. Paralel Devlet, 17 Aralık, Cenevre 2, haşhaşiler, HSYK filan derken arada yine bir insanlık dramı kaynadı gitti. Asıl görülmesi gerekenlerin görülmediği modern zamanımızda hep alışa geldiği şekilde.

Neden mi bahsediyorum?

DHA muhabiri Yaşar Anter’in haberini okuyabileceğiniz link

Bodrum Yalıkavak’ta teneke ve tahta parçalarından yapılmış bir barakada yaşayan yaşlı çift, son anda bir felaketten kurtarıldı. DHA’nın haberine göre birkaç gün daha yardım edilmese ölebilirlermiş.  Haberde İbrahim Cümert (78) ve eşi Sabahat Cümert (80)’e kimsenin sahip çıkmadığından söz ediliyor. Yaşlı çiftin elektrikleri kesikmiş, derme çatma bir barakada can çekişiyorlar, açlar. Hiç mi aklı eren çıkıp onca zaman ilgilileri haberdar etmez. "Bu devletin bu biçare can’lara mı gücü yetmeyecek" diyerek ilgili kapılar aşındırılmaz. Elektriği kesmeye gelen de mi görmez bu insanların durumunu? Mahallenin muhtarı, ne bileyim ailesinden birileri. “Bizim gücümüz yetmiyor ??ma bu insanların hali bu” demek bu kadar mı zor? Basiretler mi bağlanmış?

Kadıncağız hasta ve bitkin, zayıflıktan iğne ipliğe dönmüş. Ayakları yara içerisinde. Habere göre tuvalet ihtiyaçlarını oldukları yerde gideriyorlar. TV de konuşmasını dinlediğimiz İbrahim amca sahipsiz ve çaresiz oluşlarını ağlayarak anlatıyor.  

Biz yaşlılarımıza kıyamazdık. Kapılarını çalıp bir ihtiyaçları var mı diye sorardık. Evlerimizde bir köşe verirdik onlara. Ne aç kalırlardı ne sokakta. Yaşlı çiftin yaşadıklarını düşününce insanın yüreği burkuluyor.

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Yalıkavak Belediyesi duruma el koymuşlar. Şimdi çiftin Muğla Huzurevine yerleştirildiğini öğreniyoruz. Kim haberdar etti, kim sahip çıktı ise Allah razı olsun.

Bize ne oluyor böyle?

Bu soruyu lütfen kendimize bir soralım. Evlerimizde plazmalarımız, otoparklarımızda park sensörlü araçlarımız, akıllı telefonlarımız, jet hızında internetimiz, tabletlerimiz, otoyollarımız, bir sürü havaalanlarımız oldu. İyi oldu da insanlığımıza da bir şeyler olduğu ortada. O alanda aşama kaydetmek bir yana geriye gittiğimizi durup bir düşünsek. Bize dayatılan gelişmişlik, modernlik kriterlerinin içerisinde muhtaç olanları görmeye ilişkin bir özendirme olmadığı ortada.

“Apartmanda oturan üniversiteli öğrenciler eve kaç kişi giriyor çıkıyor,”, “boşanmış kadını evine kim bırakıyor”, “mahalledeki komşunun kızı bu gençle de nişanlanmadı” gibi meraklılarımız hala var aslında. Bunlara bakmaya vakti olanlar peki mahallede aç, muhtaç biri var mı soruyla da ilgileniyorlar mı? O öğrenciler ne yer ne içer, o boşanan kadının bir geliri var mı? sorularınıa diğer tarafından bakıp sormak çok mu zor?  

Gelelim sağa sola bakmaya vakti olmayan, 24 saati yetmeyen çalışma ve daha fazla daha fazla kazanma ve harcama kültürü içerisinde olanlarımız. O hızlı tempo, haliyle insanın çevresine bakmasına engel oluyor. Bakacak olunduğunda da kalabalık neye bakıyorsa oraya bakılıyor. Hafta sonu bir ya da iki gün tatil var. O tatilde ne yapmalı? Herkes hangi filmi izliyor, hangi bara gidiyor, hangi yazarın imza gününe gidiliyor? Çoğunluk hangi club’a takılıyor, hangi mekanlar kalabalık? Herkes kimi okuyorsa o okunuyor. Herkes nereye gidiyorsa oraya gidiliyor. Biraz daha imknar elverdiğinde Prag sokaklarında, Roma’da Collesium, Londra’da Big Ben, Paris’te Şanzelize Bulvarında fotoğraf çekip Instagram'da facebookda paylaşmak onay görüyor. Hatta bir hayvan barınağı ziyareti bile popüler olabiliyor. Peki bir muhtaç insanın hayata tutunmasına el vermek hiç mi bir şey ifade etmiyor?

Kendi konforumuzda doymak bilmeyen taleplerimizle ilgilenmeye bir an ara verip çevremizde yardım isteyen bir el olup olmadığını neden umursamaz olduk.

Bize ne oldu? İnsanlığın yerini başka şeyler mi alıyor?

Daha fazla "ben" üzerine kurulu, daha fazla "benim" üzerine kurulu yalnız insanlar mı oluyoruz?

Beğeniler, popülarite hep birşeyler harcatmaya dönük. Daha fazla harca daha fazla mutlu ol. Gerçekten öyle mi acaba?

Bir muhtaç insanı arayıp bulup farkettirmeden utandırmadan el uzatmakla övünen bir kültürün çılgınca popüler olmasını nasıl arzu ediyorum. Ve o insanların gözlerinin gülmesinin kendi için harcamaktan daha fazla iç huzur vereceğine inanıyorum.  

El uzatmak gerçek mutluluktur. İnanmıyorsanız bir deneyin. İşe yaramaz mutlu olamazsanız  bile en azından bir başkası mutlu olur. Öyle de böyle de iyi değil mi? 

 
Toplam blog
: 9
: 537
Kayıt tarihi
: 23.09.13
 
 

"Yazmak benim için tek taraflı bir eylem gibi görünse de derininde öyle olmadığını itiraf etmeliy..