Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '06

 
Kategori
İlişkiler
 

Elbette bağırıyorum, çünkü haksızım!

Elbette bağırıyorum, çünkü haksızım!
 

Benim tanıdığım dört ayrı insan tipi var:

1. Bilmeyen ama bildiğini zanneden (en tehlikelisi ve gürültülüsüdür)

2. Bilmeyen ama bilmediğinin farkında olan (öğretmek gerekir)

3. Bilen ama bildiğinin farkında olmayan (yol gösteren bir rehbere ihtiyaç duyarlar)

4. Bilen ve bunun farkında olan (onların izinden gitmek ve/veya onları örnek almak gerekir)

Leslie Charles* : "Elbette bağırıyorum, çünkü haksızım!" diyerek çok doğru bir tespitte bulunmuş. Nedense haksız olduğunun farkına varmaya başlayanlar daha çok bağırıyor. Aslında haksızken bağırmamızın temel sebebi; kendimize kızıyor olmamız, "Neden haksız olan benim?" diye bağıran bilinçaltımızı susturma çabamız.

Ben, her zaman bilmediği konularda tartışmaya eğilimli olan ve haksız olduğunu anlamaya başladığından itibaren ses tonunu yükselten kişiler karşısında, 'söz gümüşse sükut altındır'dan yola çıkarak susmayı tercih edenlerdenim; karşımdaki biraz da kendi bilinçaltıyla kavga etsin diye. Çünkü bu tür insanlarda önyargı ve sabit fikirlilik had safhadadır genellikle, ki bu da çok tehlikeli bir şeydir o kişiler için aslında. Siz ne yaparsanız yapın, bu kişileri asla ikna edemezsiniz. Beyazın beyaz olduğunu içten içe kabul etse bile, onun kara olduğunu iddia etmeye devam edecektir çünkü. Böyle kişilerle karşılaştığınızda boşuna yorulup yıpranmayın ve onu kendi haline bırakın. Tartışmayı kendi içinde bir sonuca bağlayacaktır bir şekilde. Ne de olsa; en iyi öğrenme, kendi kendine öğrenme değil midir?

Devlet kurumlarında uzun yıllar müdürlük yapmış olan dedem mesela, bayılır uzun nutuklar çekmeye. Bu nutuklar genellikle kendi döneminde geçerli olan nasihatlerden ibarettir. Ona yıllarca, devrin artık değiştiğini, buna paralel olarak da toplumsal normların (en azından bir kısmının) farklılık göstermeye başladığını anlatamadım bir türlü. Her seferinde de bu konuşmalar az şiddetli tartışmalara dönmeye yüz tutarken, kendi haline bıraktım onu; içinde süregelen ikilemi kendi içinde sonlandırsın diye. Ne de olsa, evin bahçesindeki ağacın hep aynı dalına başının hep aynı yerini çarptığı için o dalı sinirlenip kesen birine kafa tutacak değilim. Hatta bahçedeki köpek için, ilaç kutularını parçaladığından dolayı "O ilaçları yutsaydı onu öldürürdüm" diyen (halbuki yutsaydı zaten kendiliğinden ölürdü) bu sevimli adamla büyük tartışmalara girmek anlamsız olurdu.

Keşke bir şeyi bilmediği halde bildiğini iddia eden insanlarla başa çıkmanın daha kolay bir yolu olsa ve her tartışma fazla alevlenmeden tatlıya bağlanabilse, değil mi?

Yazımın girişinde belirtmiş olduğum insan tiplerinden dördüncüsü olmanız ve birinci türden birileriyle asla karşılaşmamanız dileğiyle...

*Arama motorlarında bu isimde 1'den fazla kişi çıktığı için hakkında bilgi veremiyorum.

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..