Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '16

 
Kategori
Öykü
 

Elemli bir tren yolculuğu(Son Bölüm)

Elemli bir tren yolculuğu(Son Bölüm)
 

Kızı dün gece poğacayı hazırlarken bir an durmuş ve anneciğim içine çok fazla katık koyamayacağım, kusura bakma, zira kaynanam fazla harcarsam kızıyor demişti. Bu sözler yaşlı kadının içini burmuştu. Damadının ailesinin fazla varlıklı olmadığının farkındaydı ama böyle ufak şeyleri de konu etmeleri onu sarsmıştı.Kızına önemli değil, boş olsa da yeriz falan gibi bir kaç söz söyledi .

Tren bu sırada bir istasyonda durdu. Durmanın sarsıntısı ile yanında uyuyan eşi de uyanmış şaşkın şaşkın etrafa bakıyordu. Genç kız da yerinden kalkmış açık pencereden dışarı sarkmıştı. Trenin etrafını satıcılar sardı birden. Pişmaniye satanlar, yumurtalı sandöviç satanlar pencerenin etrafında toplamıştı. Kız biraz satıcıları izledikten sonra bir şey almadan yerine oturdu. Satış yapamayacaklarını anlayan satıcılar da başka pencerelere doğru yöneldiler.

Yaşlı kadının  kocası ilk şaşkınlığını attıktan sonra içinin  ezildiğini söyleyince ona da bir poğaça verdi kadın. Adam ağzındaki bir kaç  dişle onu yemeğe başladı. Adamın artık dişlerini yaptırmak gerek diye düşündü Yaşlı kadın.

Tren bir süre sonra çalan düdüğün ardından hareket etti. Onu kızından torunundan ebediyen uzaklaştırmak ister gibi hızlanarak uzağa doğru yol almaya başladı.

Birden torunun o güzel yüzü, minicik elleri, lokma gibi ayakları geldi aklına. Ne kadar güzeldi. Aslında damadı çok güzel bir adam değildi. Hatta çirkin bile denilebilirdi esmer teni, cılız tip ile.Ama kız gerçekten güzeldi. Kumral saçları, yeşile çalan ela gözleri, uzun kirpikleri. zarif endamı ve herşeyden ince asil duruşu ile gerçekten güzeldi. Neye yarar büyükler çirkin şansı versin Allah derlerdi. Hakikaten kızınının şansı yoktu. Aslında akıllı bir çocuktu ve okuyabilir bir meslek sahibi olabilirdi. Gözü kör olsun fakirliğin. Okutamamışlardı kızı.

Kızı okusa bir hemşire veya öğretmen olsa gene kendi gibi okumuş bir kişi ile birleştirseydı yaşamını ve aynı şehirde otursalardı, sabahları işe giderken ona bıraksaydı bebeğini.akşama kadar anneanne torun başbaşa oynasalardı, bu arada akşam için yemekler pişirseydi, akşam iş dönüşü kızı damadı için sofralar hazırlasaydı. Bunları hayal ederken aslında bu yaşamı yaşaya kişiler olduğunu hatırladı birden. Bu yaşamı yaşayan , ama değerini anlamayan, sürekli şikayet eden arkadaşları geldi aklına. Oysa bütün bunlar onun için bir hayaldı sadece.

İnsanın elindeki şeylerin değerini bilmesi ne önemli diye düşünürken gözlerinin kapandığını fark etmedi. Hayalleri ile uykuya daldı. Bundan sonra kızını , torununu sadece rüyalarında görebilecekti. Bir de hayalleri kalmıştı .

Büyüdüğünü, yürüdüğünü ,konuştuğunu , okula gidişini göremeyeceği torunu  sadece rüyalarında ve hayallerinde olacaktı. Bir de iyi tarafı vardı bunun. O güzel kızının saçlarının ağardığını, yüzünde çizgiler belirdiğini, o güzel yeşli gözlerinin yavaş yavaş söndüğünü görmeyecekti. Kızı hayalinde hep güzel kalacaktı.

Hep güzel, hep genç......

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..