- Kategori
- Şiir
Eleni
Eleni
İnsanın gözünün kamaştıran korkunç ışığıyla
Deniz balkıyor Salacak'ta
Şaşkın kuşlar uçuşuyor usulca yüreğinden
Siyah bir leke gibi ölüm uykusu derin
Sırtının çukuru açık usuldan
Cıvıldaşan bir narin geçiyor
Gür mavimsi ışık süzen saçlarıyla
Büyük gözlükleriyle yüzünü saklıyor
Salkım küpeleriyle
Tutkulu ama tembel bir havası var
Mutlu ve ak gülücükler atıyor etrafına
Bulunduğu mekândan uzak düşleriyle
Tüylü yelpazesiyle yalnız kendini seviyor
Bizans güzeli Eleni
Paradan başka güzelliği olmayan o pintiye bakıyor
Ondan çocuk doğurmak için
Kuruşu kuruşuna köleliğe razı
Önünde otuzunun ortasında
Gözlerine gelince şaşkın ve derin
Yorgun yüzlü sakalına yeni aklar düşmüş
Ciddi yüzlü bir aylak
Molozlara oturtulmuş
Sağda denizin üzerindeki
Köprüden geçen paryaları seyrediyor
Geçenlerin elbiseleri eprimiş
Yarı yırtık ve eski
Akşam yorgunluğunu alıyor
Molozların üzerinde demir sonatlarına dönüyor
Ayaklarından çıkan ses
Büyülenmişler
Eleni 'nin kocasına kıvançla bakan gözlerine
Arzusuyla ruhun iyileşeceğine
Yüreğin yunıuşayıp
Aç gözlülüğün biteceğine inançlarıyla
Tarifsiz alçakgönüllü avuçlarını birleşik
Omuzları öne eğik
Ay ışığının konakladığı yeşil gözleri seyrediyorlar
Neron kadar canavar adamın
En büyük düşmanı iç sıkıntısı
Zevkten zevke atlamış bıkmış bedbin
Basireti bağlıda olsa
Kendini dünyanın tek hâkimi sanıyor
Eski çağın yapılan yontular gibi
Boynu yağlı ve hareketsiz
Sahneye hafifçe ve tam rahatlıkla girmiş
Ne kadar sıradan görse de kalabalığı
O kadar mutlu onların yanında
Lüksün görkemli şatafatlı
Tinsel ve gizemli büyüsünden
Tanrı'nın yüreğini kazanan
Yüreklere dehşet saçan saltanatın
Zorba ve yenilmiş yüzü
Yansıyor yüzüne
Yaşamı da ölümü de soysuzlaştıran
Zihinleri uyuşturan paranın gücü
Çırpınarak
Soluk alan kaskatı
Cansız kalacak pis yağlı beden gibi
Günün birinde
Aralık/ 2010 Mehmet Özgür ERSAN