Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

Eleştiri mi yargı mı?

Eleştiri mi yargı mı?
 

???


Zaman ve mekan insanlar üzerinde yeni yerleşim ve yaşam bölgeleri kurmak için daha fazla olanaksızlıklar, imkansızlıklar oluşturuyor. Bu sebeple çöplük denilen alanlar oluşuyor ve her bir çöplüğün başına da bir horoz gelmekte geç kalmıyor. Müstesna ve istisna olan edebiyat sayfalarını, şiir ve her tür edebi eserin, sanat eserinin olduğu mekanları çöp alanlarına çevirip başına horoz olmaya çalışanlar Bremen mızıkacılarındaki hayvanları haksız çıkarmıyorlar.

Tahammül sınırlarını zorlayan pek çok olayın varlığına şahit olduğum olaylar zincirinde, saptırılan eleştiri tekniğini kişilik savaşlarına çevirmiş, insanlar kişiliklerini kurtarmaya çalışmaya başlamışlar, grup çalışmaları soğuk harplere dönüşmüş. Ülkede bunca evlatlarımız şehit olup bu vatana can verirken bir de, kendi dilimizin üstadları, bir tür cehalet savaşına kurban gidiyor. İçerden yıkımlar birbirlerini desteklemeyen rakiplikler değil yapıcı onarıcı destekleyici yükseltici yukarı çeken bir birlikle varlığımızı göstermeliyiz. Onca genç küçük çöplüklere çevrilen yıkıcı rekabetlerin terör kaoslarında şehit olmamalı.

Sanatın, sanatçının, yazarın, şairin, ortak noktada buluştuğu yüksek bilinç seviyesinde, ilhama dayalı, çıkan eserlerini; hiçbir üretimi olmayan sırf eğlence, vakit geçirme vs gibi niyetlerle, yıkıcılığı ön planda olan yargılar; çoğu eleştiri ve magazin, basın medya kaynaklarında rekabet ve gelişme yönünde gereklilik öne sürüyor. Birbirini desteklemek yerine köstekleyen" sözde edebiyat taraftarları" birbirlerine yıkıcı bir etkiyle kendi bünyesindeki pek çok üretken, edebi ve sanat içeren kişiyi piyon olarak kullanarak kör ve at gözlükleriyle bakmaya yönelik taraflı ve kesin yargılı gurupların oluşmasına meydan veriyor.

Pek çok şiir ve edebiyat sitesinde giriş olarak kurallar ve yasaklarla karşılaşırız. Bu kurallar ve yasaklar; tamamen eleştiriye meydan vermeyen, tamamen ezbere uyduğumuz "mantıklı "diyerek sınırlamalara kendimizi soktuğumuz ve her türlü eleştiri ve yargıya açık kapı bıraktığımız; aslında tamamen kişiliğimizi ezici hatta özellikle deşifre edilmek amacıyla "ihraç odası " adıyla adlandırılan bir tür idam sehpaları yerine geçiyorlar. Yani bir tür kendimizi, kabul görmüş gurup tarafından idama mahkum ettirip astırıyoruz.

Oysa; yasaklar fazilet değerlerimizi ve özgür yaşam alanlarımızı genişletir.

Şuur ve bilgi derinliğimizde yasak olmadığı için fizik dünyadaki ruhsal özgürlüğümüzü dengeler. Bizler insan olarak kalıplara sığmayı sevmez, yasaklardan hoşlanmayız. Şiirleri bu yüzden, edebiyatı bu yüzden, sanatı bu yüzden severiz. Çünkü ruhsal olarak icra ettiğimiz şeyin en uç noktasını sanatın içinde yaşarız. En uçsuz bucaksız heceleri şiirde romanda hikayede, resimde, nü ve uçsuz bucaksız mimari eserlerde, hatta en basitinden duvar yazılarında bile görüyoruz. Kimse duvarlara yazı yazanlara yasak koyamıyor oysa bizim bütün yasaklarımız aşamadığımız duvarlar değimli? bu yüzden duvar yazıları da sanat ve bilim dalı arasına girerek incelenmeli artık.

Yasaklar duvarları aşmamıza sebep olur, ruhumuza dosttur. Yasalar ve yasaklar ahlaki değerlerimizi koruyarak toplumsal ve insan olarak yaşamımızı sağlar. Sanat, sanatçı, edebiyat, edebiyatçı, şair, şiir, hatta bilim, ekonomi, politika her şey eleştiri süzgecinden geçer ancak, yargılayıp asmadan, gelişmeye meydan vererek, içten hainlikle, eleştirmen olunmaz. Yargılama yapmadan entellektüel bir toplum olmak hiç de zor değil aslında

Herkes kafasını iki elinin arasına koyup düşünsün.

YALAKALIKDAN BIKTIK ARTIK. BİZ TÜRKÜZ ŞİMDİ HER KONUDA BİRBİRİMİZE DESTEK VERMELİ SIRT SIRTA YÜKSELMELİYİZ.

İç savaş ve yıkımlar önce küçük çöplüklerden başlar.

YAŞADIĞIMIZ, NEFES ALDIĞIMIZ VE ESERLERİMİZİ KOYDUĞUMUZ, OKUDUĞUMUZ, YAZDIĞIMIZ MEKANLARI ÇÖPLÜĞE ÇEVİRMEYELİM.

 
Toplam blog
: 58
: 352
Kayıt tarihi
: 11.07.09
 
 

04/07/1968 Gaziantep doğumluyum. İstanbulda yaşıyorum. İstanbul aşığıyım. Şiir yazmakla uğraşıyorum...