Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eleştiriye tahammül edebilmek

Eleştiriye tahammül edebilmek
 

Konuya girmeden önce, Hürriyet Gazetesi Gen. Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün geçen yıl köşesinde yazdığı bir hikâyeyi aktarmak istiyorum.

Hindistan’da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu ‘’Renkler’in Ustası’’ anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş.

Ranga Guru "Sen artık ressam sayılırsın Racigi. Bundan sonra senin resmini halk değerlendirecek." diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çağrı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını isemiş.

Racigi denilen şeyi yapmış. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde gözlerine inanamamış. Resim, çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi Ranga Guru’ya götürmüş ve üzüntüsünü belirtmiş.

Ranga Guru, üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve yine Ranga Guru’ya götürmüş. Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte insanlardan, beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.

Racigi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda resmine hiç dokunulmadığını görmüş. Fırçalar ve boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. (Türkiye’de olsa ne resim kalırdı, ne fırça, ne boyalar.)

Neyse hikâye şöyle devam ediyor; Racigi bu duruma çok sevinmiş tabii. Hemen koşarak Ranga Guru’ya gitmiş ve gördüklerini anlatmış. Ranga Guru demiş ki; ''Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara firsat verildiginde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir.''

Çok güzel bir hikâye. Blog yazarları arkadaşlarımızın hepsinin okumasını dilerdim. Burada yazan arkadaşlar arasında bir RANGA GURU yok. Kimse de RACİGİ gibi birilerinin talebesi değil. Ama bir gerçek var ''Hayatında hiç yazı yazmamış insanlar'' yok aramızda. Öyle ve ya böyle bir yerlerde bir şeyler yazmış herkes. En azından eğitimleri sırasında Edebiyat derslerinde 'Kompozisyon'' yazmıştır çoğumuz. Yani okuma yazması olmayan birileri dolaşmıyor aramızda. Yoksa var da ben mi göremedim?:)

Eleştirmek keyif verici bir şey değildir. Ama suya sabuna dokunmadan ellerimiz tertemiz olmuyor işte. Bazen de eleştiriyoruz. Ama art niyetli, kıskançlıktan, fesatlıktan eleştiren arkadaşlarımızın olacağını tahmin etmiyorum da eleştiren herkesi art niyetli ve fesat olarak değerlendiren arkadaşları görüyorum.

Lütfen biraz eleştiriye tahammül edelim. Nasıl ki beğendiğimiz yazıları methedebiliyor, arkadaşlarımızla gurur duyuyorsak beğenmediğimizi eleştirdiğimizde de ''Tu kaka, fesat, kıskanç, reytinsiz, salak'' göndermelerine maruz kalmayalım.

Hepimiz methetmesini bidiğimiz gibi, seviyeli eleştirilerde de bulunmasını bilmeliyiz. Eleştirimiz haksız da olabilir. O zaman seviyeli bir cevap verilebilir.

Saygılarımla.
Mustafa Mumcu, 08. 07. 2007 Saat: 23:05

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..