Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '09

 
Kategori
Eğitim
 

EleştiriYorum: Milli Eğitim'in hazırladığı ilköğretim İngilizce müfredatı

EleştiriYorum: Milli Eğitim'in hazırladığı ilköğretim İngilizce müfredatı
 

2008 - 2009 Eğitim-Öğretim yılının da sonuna gelmek üzereyiz ve öğretmenliğimin 2. yılını tamamlamak üzere olan biri olarak (özel bir dershanede) İlköğretim İngilizce dersi müfredatıyla ilgili birtakım eleştiriler yapmak istiyorum. Evet haddimi aşıyor olduğumun farkındayım; ancak bu eğitim ve öğretim yılının ilköğretim İngilizce müfredatının titizlikle hazırlanmamış olduğuna inanıyorum. Kopukluklar, aksaklıklar, hatalarla dolu 3 kitap var elimde: 6, 7. ve 8. sınıf İngilizce ders kitapları. Kitaplar görünüş olarak son derece renkli ve cazip aslında (benim orta okuldaki İngilizce kitaplarım saman kağıdındandı ve çok sıkıcıydı). Ancak öğrencilerin gözünü korkutacak uzunlukta okuma parçaları ve onların kuramayacakları cümleleri gerektiren sorularla dolu.

Dilbilgisi konularına gelince... 6. sınıflarla başlayayım: Sınırlı bir bilgi birikimiyle 5. sınıftan gelen minik 6'lar, henüz "She studies hard" gibi üç sözcükten oluşan basit bir cümleyi bile kuramayacak durumdayken, Milli Eitim müfredatı onlardan "Conditional Sentences" yapısını kavramalarını ve bu yapıyı kullanarak koşul cümleleri kurmalarını bekliyor: "If she studies hard, she can be successful" gibi.

7. sınıflar ise bu yıla, astrolojideki 12 burcun ismini ezberleyerek başladı! (İtiraf etmek gerekirse, ben lise -Yabancı dil ağırlıklı lise- öğrencisiyken ders kitabında bir okuma parçasında geçiyor diye burçlarla karşılaşmıştım; ama ezberlememiştim bile). Öğrenciler, günlük hayatta hiç kullanmayacakları şeyleri ezberlemek için çok büyük çabalarla yıla başladılar. Üstelik her öğretmen, burçarın telaffuzunu farklı şekilde öğretti! Oysa öğrencilerin işine daha çok yarayacak yapılar (reported speech, tag questions vb) geçen yılın müfredatından tamamen kaldırıldı. Ayrıca, yine bu sene 7. sınıflar, "Conditional Sentences" konusunun "Type 0"ını görmeden "Type 1 ve 2"yi öğrendiler. Ne kadarını anladılar onu zaman gösterecek elbette.

8. sınıfların konuları çok ilginç: Benim üniversitede "Eğitim Bilimleri" dersinde gördüğüm Çoklu Zekâ Kuramı (Howard Gardner), Duygusal Zekâ (Daniel Goleman), ve sağ/sol beyin işlevleri gibi enterasan konuları İngilizce olarak gördüler. Bu konulardan sınava ve/veya teste tabi tutuluyorlar. Sağ beynin işlevlerini ezberleyemeyen 8. sınıf öğrencileri başarısız olarak nitelendiriliyor! İnginç değil mi? Bunların dışında, 6. ve 7. sınıfların öğrenmeye çalıştıkları "Conditional Sentences" gibi zor bir konu, 8. sınıf müfredatında bulunmamakta! Sadece okuma parçalarında satır aralarında rastlandığı için kimi öğretmen anlatmış, kimileri transit geçmiş. Ve ek olarak şunu saptadım: Ders kitabında too/neither konusu işlenmiş ama çalışma kitabındaki alıştırmalarda either de bunlarla birlikte sorulmuş.

Bu tarz boşluklar ve kopukluklarla öğrencilere önce İngilizceyi sevdirmeye, sonra kavratmaya, sonra da kullandırmaya çalışıyoruz kısaca. Okul kitabındaki uzun okuma parçalarından dolayı 16 ünitenin iki döneme sığması neredeyse imkânsız. Zaten öğrencilerimden duyduğum kadarıyla, bazılarının okuldaki öğretmenleri, konuları yetiştirememe endişesiyle aktiviteleri atlayıp sadece dilbilgisi konularını vermişler son ay (Oysa SBS'de sadece 1-2 tane dilbilgisi sorusu çıktı).

Değineceğim başka bir konu da; proje ve performans ödevleri... Son yıllarda bu kavramlar ortaya çıktı. Ne hikmetse, performans ödevleri öğrencilerin düzeyine uygun değil gibi bir düşünceye ve izlenime sahibim. Şu anda iki öğrenci karşımda oturmuş, kafa kafaya vermiş, güçlerini birleştirerek, klasik bir masalın modern versiyonunu yazmaya çalışıyorlar. Şimdi bir tanesi bana dönüp "Sinderella'nın Babası" nasıl deniyor hocam?" diye sordu! Ve biz bu seviyedeki öğrencilerden bırakın cümle kurmayı, yeni bir masal yazmalarını istiyoruz!

Bir öğretmen de, performans ödevi olarak sene başında çalışma kitabının sayfalarını öğrencilere bölüştürmüş ve alıştırmaları çözmelerini, bunlarla da birer PowerPoint sunumu hazırlamalarını istemiş. Oysa öğrenciler sene başında henüz hiçbir konuyu işlememiş oldukları için, herkes ödevi ablasına, komşusuna, kuzenine yaptırmış. Yani performans ödevinden 80, 100, 70 vb puanlar alan kişiler öğrenciler değil de onların yakınları aslında... Bunun da öğrenciye bilişsel olarak hiçbir katkısı yok elbette. Hepimizin bildiği gibi, öğrenciye ödev verilmesindeki maksat, verilen bilginin pekiştirilmesidir. Ama gördüğüm pek çok ödev ve performans ödevi maksadının dışında ve
sırf not verme amaçlı verilmekte...

Müfredat konularının ve performans ödevlerinin pratikte bir işe yaramadığına bakıırsa, gerçekten de bu yılki müfredatın belirlenme aşamasında titiz davranılmadığını düşündüğümü yeniden vurguluyorum. Milli Eğitim gerçekten bir şeyler yapmaya çalışıyor belki; ama ayrıntıları gözden kaçırıyor. Hazırlanan müfredat hem teoride hem pratikte aksaklıklar yaratıyor görüldüğü gibi. Her ünitenin başında ezberlenmesi gereken en az 30 yeni kelimeyle karşılaşan öğrenci, her geçen gün İngilizceden korkuyor, bu dersi gözünde büyütüyor. Ödevleri de başkası yaptığı için (onlardan, kendi düzeylerinden daha üstün bir performans beklendğinden dolayı) öğrenmeye aktif olarak katılamıyor; dolayısıyla kendinden bir şeyler üretemiyor. Sonuç olarak da, İngilizce öğrenmek her geçen gün/ay/yıl daha da zorlaşıyor...

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..