Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Eleştirme: Nil Alaz şiiri: "Cehennemi Fırfıri"

Eleştirme: Nil Alaz şiiri: "Cehennemi Fırfıri"
 

  

1.Bölük:

“Dinle neyden ki hikâye etmede, Hep ayrılıktan şikayet etmede “ Şair yakınan bir varlık mıdır? Yakınarak, kirtinerek, feraha, huzura mı çıkar.. ? Bunu, Alaz şiirinde zaman zaman görüyoruz.Hangi şiirinden mi sözediyorum :

“Herkesin geçmişinde kara bir delik vardır
Yüzleşemediği korkular
Arkasından bakakaldığı sevdalar
Yazılamamış. Her biri ağıt
Gün kurusu
Kırmızı

Umarımız yoktur.”

Şiir biraz da insanın geçmişine yazıklanması yada ağlaması mıdır? Herhalde biraz da öyle. Alaz, burada biraz düzyazı havasında başlıyor (Bunu sık sık yapıyor) . Mutlak bir ayak bulma sevdalısı değil, herhalde hiç değil. O, aslında sözcüklere bağlı, onları seviyor,onlardan hareket ediyor. Sizi kötümser bir hava içinde, Umarsız bir dünyanın içine atıyor.

Burada ,bu bölümde umut var mı? Evet, renklere bakın.(Çok ilginç renkler bulur,kullanır..) Burada “Gül kurusu..” temiz güzel, değişik bir renk..Bence umudu gösteriyor..Kırmızı ise dipdiri bir dinamizmi..

2.Bölük :

Şiirin ikinci bölümü daha ilginç..Şiir giderek ilginçleşiyor. Durmadan uzak çağrışımlar. Kavramlar, ve yeni sözcük bombardımanı başlıyor. (Alaz’ı okurken yanınızda bir sözlük bulundurmanız gerekiyor….)

“Herkesin yüreğinde kara bir delik vardır
Kocaman. Kaçar balık.
Oyalanıyoruz… Tarumar saçlar kırk fadik
Dilimize konargöçer kelimeler
Gün doğumundan gün batımına sılaya yolcu
Yataklar dolu geven
Kıpkırmızı

Kaçarımız yoktur.”

Bu şiirlerde mantıki bir bağ izlemek , bir öykü bulmak pek kolay kolay mümkün olamaz. Belki sözcülerin ötesinde Freudian yöntemlerden yararlanarak, her bir sözcüğün imlediği derin anlamın ne olduğu . dikkatlice  izlenirse,çözümlemek  belki mümkün olabilir ama bu hem eleştirmeni hem yazarı çok tartışmaların içine atabilir. Eleştiri de en büyük tehlikelerden birisi , yazarı söylemediği şeylerden dolayı imlemektir. Sadece anlamaya çalış, o kadar, yazar, şair kabul etmeyebilir. Bu bir resme bakan seyircinin gördüğü şeylerdir. Ama onu yapan çok değişik şeyler düşünmüş olabilir.

Fakat Alaz şiirinde bir eleştirmeninin saçlarını diken diken edecek müthiş kalıplar görebilirsiniz:
“Tarumar saçlar kırk fadik..”  Eskiler ,buyurun buradan yakın derler. Yepyeni tabirler uydurmada üzerine yok Alaz’ın. Daha başka : “konargöçer kelimeler..”, Yataklar dolu geven..” Bunlar dikkatle izlenmesi gereken yeni imgeler.

Şiiri belli bir nakarat birbirine bağlamaktadır : “Umarımız yoktur..Kaçarımız yoktur..” Devam ediyor.
Umut var mı? Belki , “sılaya bir yolculuk..” gözüküyor.

3.Bölük:

Bu bölümde işler değişiyor mu? Şiirin karamsar havası gidiyor mu? Kolay değil, Sanki Edgar Allen Poe’nun bir korku hikayesini okuyor gibiyiz. Bir şeyler oluyor. Ama ,hiç de aydınlık şeyler değil..

“Herkesin hayalinde çizilmemiş mutluluğun resmi vardır.
Sığındığı köhne bir liman
Demlendiği bir gayda
Yudumladığı mey
Ve sakladığı gözyaşları
Deryada inci
Firfirî

Ederimiz yoktur.”

Fakat bu bölümde şair artık biraz da olsa kendince bir “mutluluğun resmini” çizmeye çalışmaktadır. Eşeğin önündeki hıyar gibi (affedersiniz!) . Aklımızın ucunda bir mutluluk düşüncesi var ama, kolay mı varmak, ulaşmak…Fakat, var var..Neler var..Sığınılacak bir liman (Alaz için bu şiir midir..?). “Demlendiği bir gayda..” Gayda nerden çıktı demeyin, bizim tulum onun şiirinde gayda olup çıkar..Uzak çağrışımlar yapmakta üzerine yoktur.
“Yudumlanan mey..”  ve “Deryada inciler…Fırfıri..” Gördünüz mü vardığımız yere..Nerede  bu inciler..ve Fırfıri olan.. Ama yine nakarat “Ederimiz yoktur..” Yani mutluluk kolay değil.

4.Bölük :

Sanki insanın  hayat serüvenini anlatıyor. Ve bunun içinde olanları bir yerde irdeliyor.  Şiir biraz da felsefe söyler. Bildiğimiz cinsten bir felsefe değil de ,belki (Hikmet) . Gerçeklerin yeniden saptanması. Sonumuz..Olanlar..Olacak olanlar. Bakın:

“Herkesin bir sonu vardır.
Ne yaparsa seslenir arkasından
Kimi zaman tırmalayıcıdır kulak
Kimi zaman Meleklerin ezgisi

Ardımız sıra yürür…
Önümüzde cehennemi firfiri /gölge
Kaçacak deliğimiz yoktur.”

Aslında son üçlük ondan önceki dizgenin parçasıdır. Ama Alaz bu, istediğini yapar.Ayırır. Fakat bu şiirde de iyimser bir limana varamadık. Bütün şiirler insanı Cehennemin içine mi atacaklardır..! Yok mudur,bundan kurtuluş çaresi.. Hani umar, hani kurtuluş,,? Bekliyoruz.


 

 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..