Elif Şafak ve "İskender"

Elif Şafak, son romanı “İskender”de, töre cinayetlerinden çıkmış yola ama bakmak istediği şey, asıl olarak kadına dönük şiddet. Üstelik konuyu mağdur olan ile mağdur edilenin, kadın ya da erkek olduğu düşüncesinin dışına çıkarak ele almak istemiş. Erkekleri yetiştiren anneler başta olmak üzere, bu sistemin böyle sürüp gitmesinde kadınların da rolü olup olmadığını sorgulamış. Hikâye bir ailenin Güneydoğu’dan İngiltere’ye kadar uzanan göç yolculuğu üzerinde seyrediyor. Şafak, ataerkillik üzerine bir roman yazarken, somut olarak bir töre cinayetini işlemiş olmakla birlikte, konuyu evrenselliğinden koparacağını düşünerek, törenin ya da kadın cinayetlerinin arkasındaki sosyal ve ekonomik boyuta değinmemiş.(Elif Şafak'ın kendi web sitesinden alıntıdır!) 

Elif Şafak ülkemizde son yıllarda adından en çok söz edilen yazarlarımızdan birisi. Yazdığı eserler onu bu konuma getirmiş olsa gerek. Sanırım içinizde onun bir eserini okumamış olanınız yoktur. 

Ben burada affınıza sığınarak olaya farklı bir boyuttan bakmak istiyorum. 

Medyanın Gücü... 

Evet, kısaca medyanın gücünden bahsetmek istiyorum. Günümüzde; özellikle görsel iletişim vasıtalarından en etkilisi olan televizyonun, kamuoyunu etkileme ve kitleleri harekete geçirme gücünü göz ardı etmek pek mümkün değil. Televizyonlarda yer alan bir haber ya da bir program bir anda milyonlarca insanın gözlerine ve beyinlerine hitap edebiliyor. 

Televizyonların sunduğu bu imkanı kullanan en büyük sektör ise kuşkusuz reklam sektörü. Dünyadaki bütün TV kanallarını hesaba kattığımızda, reklam sektöründe "bir dakika" gibi bir zaman diliminde milyarca dolarlık reklam harcaması yapıldığını söylemek yanlış olmaz. 

Buradan hareketle yazı başlığına konu olan yazara ve kitabına atıf yapmak istiyorum. 

Yazarımız ve kitabı, kitabın piyasaya çıktığı günlerden bu yana TV kanallarının sunduğu bu gücü gayet güzel kullandı. Yazarın kanal kanal dolaşması ve konunun hep son kitap "İskender" olması, sanırım bu kitaba basım rekoru ve satış patlaması yaratacak gibi. Tezgahlarda satılan korsan baskılar ise bu rekorları sanırım biraz frenleyecek, çünkü piyasada oldukça fazla sayıda korsan baskıları da görmek mümkün oluyor... 

Adı geçen kitabı okumak üzere satın alanların (beğenip-beğenmeme söz konusu olabilir) reklamın gücünden etkilenmiş olmaları muhakkak. 

Bu kitabı Elif Şafak değil de bir başka yazar kaleme almış olsaydı ve hemen hemen Ulusal bütün TV kanallarını tıpkı Elif Şafak gibi dolaşmış olsaydı, iddia ediyorum ki, bu kitap yine en az onun kadar satardı... 

Ya da, TV kanallarında program yapacağım diye konu arayan yapımcılar, Elif Şafak yerine aynı önemde başka yazarlara da programlarında yer verseler, o yazarlarda iyi bir başarı grafiği yakalayabilirler. 

Şimdi merak ettiğim bir konu daha var: Yapımcılar mı yazarı programlarına davet etti, yoksa yazar mı programlara konuk olmak için reklamın bir versiyonu olan bu yöntemi seçti? 

Bu kadar reklamla bu kadar başarı(!) normal olsa gerek... 

Siz ne düşünüyorsunuz? 

Sağlık ve mutlulukla kalın...