Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '08

 
Kategori
Güncel
 

Eline, beline, diline sahip ol!

Eline, beline, diline sahip ol!
 

ELİNE BELİNE DİLİNE SAHİP OL....


Uzun zaman oldu beynimden geçen düşüncelerimi siz değerli milliyet blog okuyucularıyla paylaşmayalı. Bir kadın olarak son zamanlarda ülkemiz gündeminde kadınlar üzerine popülizm politikaları oyununa ses çıkarmamak elde değil.

Bu yaşananları kadının derdini kadın anlar ve yorumlar der gibi hayata geçiren bir haberle ilgili sizinle düşüncelerimi paylaşmak istedim. Haber aynen şöyle ; Türkiye diyanet vakfı kadın faaliyetleri müdürü Ayşe Sucu “ Kuranda örtünme şekliyle ilgili bir açılım yok.” dedi.

Dinimi gerçekten iyi yorumlayanlar bu konuyu uzun zamandır biliyorlar. Peki benim anlayamadığım din ile ilgili bu kadar yetkili ve insanları bilgilendirmeye görevli bir kişi bu düşüncelerini tabana neden yayamıyor. Yani dinimiz bu kadar açıklamaya ve yorumlanmaya açıkken neden ülkemizde kadınlarımız çarşaf anlamında daha da kapalılığa gidiyor. Kuran-ı kerim ‘ de bu durum insanların eline , beline, diline sahip olması anlamında “namusuna iffetine sahip bir kadın “ yorumu varken neden insanlar yada şöyle söyleyeyim bazı politikacılar kadını örtmek emredilmiş gibi kadınlarımızı bağnazlığın , cahilliğin kucağına atıyorlar. Ben bundan ancak şu yorumu çıkarırım: Sayın Ayşe Sucu neden kadınlarımız pardösüden çarşafa geçerken dinimizde böyle bir emir yok diye bilgilendirmedi? Neden dinimizde kadınlarımızın yerini politikacılarımızın oyunlarına alet edecek yorumlarla bu güne getirdi? Bir şeyleri insanlara anlatmak için yumurtanın kapıya dayanması mı gerekiyor? Dinimizde kadınlara ziynet eşyalarınızı kapatın derken saçınızı kapatın denmediğini bu güne kadar neden çıkıp açık olarak anlatmadı? Ziynet eşyalarınızı kapatın, ziynet eşyası olmayanların kötü yola sapmalarını önleyin. Aç olan insanları düşünün demek istediğini neden bu güne kadar anlatmadı?

Bu durumda örtünmenin şart koşulduğunu inancın bunu gerektirdiğini ve hatta örtünmeyenin günah işlediğini ima etmeye çalışan, ayrıca okuma oranı % 40 larda olan ve ataerkil aile yapısına sahip ülkemizde bu aile büyüklerimizin bu konudaki cahillik oranları % 95 ler iken din sadece kadınlar içinmiş gibi gösteren bazı liderlerimiz bu ülkenin bir kadın vatandaşı olarak bana bazı açıklamalar yapmak zorundalar diye düşünüyorum. Şimdi soruyorum bu lider sıfatıyla aramızda boy gösterenlere …

Başını örten her kadın namuslu mudur?

Kara çarşafa girip altından iç çamaşırıyla dolaşan ve sadece tüketime yönelen erkeği sömüren, kıyafetiyle kendini kapatan fakat zihninde bütün günahları işleyen hatta fırsat bulduğunda gizli kayalıklarda kendini gayri meşru ilişkilere atan kadın mı namuslu?

Yoksa edebiyle giyinip çalışan, üreten, eşini sömürmeyip eşinin üzerindeki geçim sıkıntısına ortak olan, okuyan, okuduğunu anlayan ve her davranışını idrak edebilen, anladıklarını kendisi gibi bir insana öğreten kadın mı namuslu?

Başını kapatıp sokağa çıkan eşinin kazandığını harcayan, komşusunun kolundaki takılara göz koyan açlığını bastıramayan çarşaf altından kuyumcuyu soyan yani eline hakim olamayan kadın mı namusludur?

Başını kapatan genç kızlarımız bastırılmış duygularını fırsat bulduğu ve kendisini tanımayanların gözünün görmediği yerlerde cahilce nefsini tatmin etmek isteyen erkeklere bırakması yani beline sahip olamayan kadın mı namusludur?

Başını kapatıp komşuya çaya giden orda gördüklerine bin katıp dost diye sırlarını paylaştığı kişilerin sırlarını dışarıda herkese anlatan yani diline sahip olamayan (ki bu anlatmalar bazen namusa kadar uzanır çamur atma derecesine gelir) bu kadın mı namusludur?

Bu yazdıklarımı sadece kapalılar mı yapıyor diye anlaşılmasın başı açık olanlar da yapıyor. Benim burada anlatmak istediğim kadının başörtüsüyle namuslu olacağı değildir. Başörtüsünü herkes kullanabilir. Namusla başörtüsü birbirini tamamlayamaz.

Kadınlarımızın yapması gereken tek şey inandıklarını ve bildiklerini kendi özgür iradeleriyle yaşamalarıdır. Kendisini yaradandan başka kimsenin hakimiyeti altına girmemeleridir. Ülkemizde en yaygın olan popülizm politikalarıyla sömürülmelerine müsaade etmesinler.

Ve bu dünyada tek dileğim şudur, rabbimin yarattığı kadını bir eşya gibi kullanan ve kendi çıkarları için kadını politikalarına alet eden ve her şeyden önemlisi bu dünyadaki hayatını dini kullanarak devam ettiren tüm zihniyetler bir gün gelsin ki kendi kazdıkları kuyuya düşsünler. İşte o zaman özgürlükler, mutluluklar yaşanacak ve ibadet sadece Allah ile kul arasında olacak.

Saygılarımla

Gülcan Bila

NOT: Umarım imla kurallarına uymuşumdur. :)

 
Toplam blog
: 30
: 659
Kayıt tarihi
: 20.06.07
 
 

1978 yılında doğdum. 1994 yılından bu güne istanbulda yaşıyorum. İş ve ünüversite hayatım birlikt..