Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Elleri İki Yanda

Ana caddeden ayrılan sokağın karanlığı Loş bir lamba aydınlığında geçerken, algıların oynamaya başlar seninle. Her bir karaltı her bir ses farklı bir anlam alır beyninde. Ne var ise karşılaşmaktan korktuğun işte oradadır.
İlk adımını attığında, cansız cılız kasları titriyordu.
Elleri iki yanda
Gözler kocaman.
Kafa büyük bedenden.
Başardı.
Kollar önde şimdi,
Ona uzanan elleri yakalamak için.
Yürüdü ansızın, koştu sonra.
Dur, yapma, düşersin, dokunma sıcak yanarsın, ağzına sürme sakın hasta olursun. O çok acı yiyemezsin. At onu elinden…
Yanarsın,
Üşürsün
Hasta olursun
Ölürsün
Kandırırlar
İnanma
Güvenme
Atlama, hoplama, zıplama.
Karşı gelme.
Konuşma, dinle. Çok soru sorma.
Loş lambanın aydınlattığı sokakta adımlarken kaldırımları
Gecenin karanlığı karabasana döndü.
Nerede onu ilk adımlarında ellerinden tutmak için bekleyen.
Karanlığın sonsuzluğunda bir başına.
Kasları daha güçlü, daha deneyimli, daha bilgili.
Yetti mi bunlar?
Sokak bomboş. Lamba direğinin dibine çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. Kendi gölgesi vuruyordu zemine. Ellerini açtı gölgesinin başını okşadı. Şarkı mırıldandı gölgesine belli belirsiz. Uzun uzun seyretti sessizce. Sonrasında;
“Güneş” dedi, kendi kendine.
Kayboldu.
“Ben bensem eğer sen kimsin” dedi gölgesine.
Yüreğimin karanlığı mısın?
Beynimin en ince kıvrımlarında gizlenmiş kötülüğüm mü?
İçimde tuttuğum sövmelerim, en bağrı açılmadık küfürlerim miisin?
Sen ruhumun terk ettiği bedenim misin?

Lamba direğinin dibinde söyleşirken gölgesi ile başka bir gölgenin başı ulaştı kendi gölgesinin başına. Yaklaştıkça ona gölge kısaldı, kalınlaştı. Şimdi karıştı artık gölgeleri. Loş lambanın aydınlığında yanı başında ayakta duran bekledi sessizce.
Kalkmak için çabaladı ama olmadı.
Yerden destek alıp yarım ayağa kalkmış durumdayken diğer gölgenin sahibi ellerini uzattı ona. Kavramak için ellerini diğerinin uzattı kollarını ileriye doğru. Buluştu elleri ve kokusu geldi geldi burnuna. Derince içine çekerken bu kokuyu doğrulmuştu ayaklarının üzerine.
İki beden tek gölgede kayboldu.
El ele, göz göze.
Gecenin sonsuz karanlığı gibi gözler
Sonsuz gökyüzünün maviliğinde kayboldu.
Şimdi,
Bu sokakta
Loş bir elektrik direğinin altında
Sosuz karanlıktan
Güneşe giden
İki beden.
Gölge yok.
Sokak hala loş bir aydınlıkta. Bir sürü ses her yerde. Gölgeler gölgeler.
Hızla kapanan bir pencere sesi.
Ana caddeden gelen gürültü.
Kornasına basan araçlar,
Kahkahalar,
Az ilerde kavga gürültü bir grup.
Yere oturup önündeki kutuya para bekleyen gitar çalan adam.
Pazarlıkta anlaşmaya çalışan arabadaki adam ve yoldaki kadın.
Küfrün bini bir para.
İki beden, el ele.
Parmak uçlarından yüreklere ulaşan sıcaklık.
Yürürlerken umarsızca güneşe doğru,
Geride bıraktıkları her adım güneşten bir parça.
Gelecekteki ulaşılacak güneşin müjdecisi.

Ali ALTAN
12/05/2017
KARTAL

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..