- Kategori
- Aşk - Evlilik
Ellerini bana sakla
Belki de çocukluğumuzun ebem oyunlarında unuttuk içtenlik ve paylaşım duygularımızı. Evcilik oyunlarımızda saklı kaldı çocuk yanımız. Aşktan uzakta büyüdük. Doğum günlerinde birbiri ardına söndürürken titrek mum ışıklarını, büyüdükçe azalır sandık içimizdeki acıları. Büyük adam olmaya özendik hep. Büyürken bedenimiz, çocuk yüreğimiz uçurtmalarda kaldı. Şimdi bile, aynı oyun değil mi sevgili? Bir yaş daha büyürken yılbaşlarında, geçen zaman unutulup gidiyor işte. Geriye kalan, bir kaç güzel günden ve unutamadığımız acılardan başka nelerimiz var? Senin neyin var sevgili? Yarınlara kalabilen neyin var?
Aşka “evet” demek, söndürülmüş mum ışıklarına karşı gelebilmek değil mi biraz? Her aşk bizi biraz çocuk yapar sevgili. Her aşk, yaşadığımız hayatın tadını verir bize. Aşka “evet” diyebilmek, direnebilmektir yaşama. Yaşamın büyüsünü görmeye ilk adımdır aşk. Aşktan kaçılmaz sevgili! Aşktan kaçmak, yaşamdan kaçmak gibidir. Aşktan kaçmak, güzelliklerden, yeni duygulardan kaçmaktır. Aşktan kaçmak sevgili, güneşi göremeyip, ay ışığıyla yetinmek gibidir. Oysa gece, ne kadar aydınlık olsa da, gündüz gibi olabilir mi? Bırak bu aşkı yaşasın yüreğim. Bana güneşi çok görme. Bu aşkı çok görme bana. Her sevda, yeni bir doğuştur yaşamımızda.