Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Elliyi devirmek…

Elliyi devirmek…
 

Aşağıda benimde sunduğum Lynda Lemay’ın’ın o unutulmaz şarkısının sözlerini Aydın Demirer’in bir yazısında okudum ve çok etkilendim.

 50 yaşında bir adam arıyorum Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş Her şeyi istemiş. Şimdi artık ne istediğini bilen… ***

50 yaşında bir adam arıyorum Her borca girmiş, her borcu ödemiş Sonra yeterince para edinmiş Ama paradan gözleri kamaşmamış… ***

50 yaşında bir adam arıyorum Yaşamış, her tütünü içmiş, her içkiyi devirmiş Yeteri kadar kadın tanımış Ve artık başkalarını aramayan… ***

50 yaşında bir adam arıyorum. Veremeyeceklerinin farkına varmış. Geçmişi geleceğinden fazlalaşmış. Ama şimdi yaşamaya başlamış… ***

50 yaşında bir adam arıyorum. Kendini en kötüye hazırlamış Zamanın neleri iyileştiremeyeceğini öğrenmiş Çok cenazeler kaldırmış… ***

50 yaşında bir adam arıyorum Gerçeklerle yüzleşebilen Yalan söylememe cesaretini edinmiş Hislerinden kaçmamayı öğrenmiş… ***

50 yaşında bir adam arıyorum Kendini artık ciddiye almayan Yüzünde kırışıklıkları olan Beni sükûnetle seven Ve benim için elinden gelecek her şeyi iyi yapan… ***

Bu şarkıda bana uyan kısmı çok, bir her türlü tütün ve içkiyi içmedm. Bu şarkıda en çok bana uymayan kısmı ise ”yeterince para kazanmış kısmı”. Daha,bir ev alacak param bile yok.Evim kira.:) Birde az sayıda ve tabii ki içlerinde en değerlisi olan eşimi tanıdım. Ama, bunlar ne olursa olsun benim ”Elliyi devirdiğimi” unutturmuyor.Evet, bu 3 Nsan’da tam elliyi devirip ellibir yaşına girdim. Aynaya bakınca yüzümdeki kırışıklıkların ve saçlarımda ki beyazların ne kadar arttığını fark ediyorum.

Prof.Dr.Osman Müftüoğlu bir yazısında elli yaşını devirmenin fizyolojik etkilerinden en çok”Testosteron azalması elli yaşı deviren erkeklerde yaşlanmanın ilk işaret fişeği ve yaşlanma hızının belirleyicisi olduğu için önemli. Bu azalma zannedildiği gibi yalnızca cinsel isteksizliğe de yol açmaz. Erkeğin ruh halinde bazı değişimlere sebep olur, hatta davranış kalıplarını değiştirir. Erkeklerden bazıları eskisinden daha hoşgörülü, mazbut, uyumlu, idaresi kolay bir “kuzulaşma sürecine” doğru yelken açarken, bazıları sinirlilik, öfke atakları, ani ve önemli karar değişiklikleri, iş, aile ve sosyal hayatta ciddi gelgitler, iktidar-güç gösterileri gibi “hiper haller” sergilemeye başlar. Testosteron kaybı erkek vücuduna da yansır. Tüylerin azalması, göbek-karın yağlarının artması, belin genişleyip kasların sarkması gibi görsel bazı değişiklikler başlar. Kısacası testosteron azaldıkça erkeğin (ve tabiî ki eşinin) hayatı giderek zorlaşır. Ya “evden kaçmalar, azgın teke sendromuna yakalanmalar, sigorta atmalar” ya da “elektrik kesilmeleri, kuzu gibi uysallaşmalar, kontak kapatmalar” başlar. ” diye bahsetmiş.

Şimdi bunların hiç biri bende yok dersem ellili yaş sendromundan inkar ettiğimi düşüneceksiniz. En azından şunu belirteyim tamam otuzluk bir zıpkrn gibi değilim ama kontakta kapatmadık henüz.:) Ve eskisinden daha hoşgörülü ve mazbutum, uyumluyum bu da başta hanım olmak üzere tüm çevremin hoşuna gidiyor. Bende mutluyum. Artık yaşımın olgunluğunu bildiğimden mi kemale erdiğimden mi bilinmez artık yeni bir çocuk değilde sevecek, oynayacak bir torun istiyorum. Evet, bu da tahmin ettiğiniz gibi bir yaşlılık işareti. Evet, evet inkar etmiyorum, kabul ediyorum. Ben”elliyi devirdim” kardeşim

. Peki elli yılda ne mi öğrendim. Ne kadar öfkeli olduğumu ve öfkeden , sabırsızlıktan neler kaybettiğimi öğrendim. Paranın en çok ellisinden sonra gerektiğini hissettim. Çünkü, kimseye muhtaç olamadan, olmadan yaşamanın ne güzel olduğunu öğrendim. Limitlerimi öğrendim. Ne kadar başarısızlıklarımın olduğunu, bu başarısızlıkların nedenlerini öğrendim. Yine de hayatta güvenilecek insanlar olduğunu öğrendim. Ölen annemin ne kadar müthiş ve iyi bir anne olduğunu daha iyi anladım ve onu çook aradığımı biliyorum. Ve en güzeli, eşsiz bir eşim ve harika çocuklarımın olduğunu biliyorum. Hayatta parasız böyle büyük bir mutluluğu oluşturan bir evlilikte kurulabileneceğini ve yaşatılabileceğini öğrendim. Şansızken bile şanslı olunabilineceğini öğrendim. Yaşlılığın ilk habercisi olan yaş olsa da onu kabullendim. Onunla mutlu olmayı öğrendim…:)

http://fizy.com/#s/17d5k8

 
Toplam blog
: 55
: 921
Kayıt tarihi
: 08.07.06
 
 

40 Yaşından Sonra Evet, ben yıllarca okudum, okudum. Ne bulursam, elime ne geçerse. Kırkından sonra..