Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Elma belgeseli

Elma belgeseli
 

YASAK BİR ISIRIKLA BAŞLADI HER ŞEY!


Aslında sıradaki yazı: “Blog Yazı Dizisi 4” ve dizinin FİNAL’i idi. Fakat ondan önce böyle bir belgesel yazmak istedim. İsmine bakıp da aldanmayın, bitki belgeseli değil bu belgesel, ilişkiler belgeseli olacak.

Efendim bilindiği üzere yazı yazıyı doğuruyor! Şimdi buna şahit oluyoruz:

Sevgili madamex’in yazdığı “ Erkek Olsaydım…” başlıklı yazısından sonra,

( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=85710)

Sevgili Ümit Culduz yorumuyla “elmanın diğer yarısını da yazma” fikrini vermiş kendisine ve madamex “elmanın diğer yarısı” nı da yazmış çok da hoş bir biçimde:

(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=86056)

Bende bu yazıya önce, şöyle bir yorum yaptım:

Evet, bu yazı elmanın diğer yarısı olmuş hem de fazlasıyla :) tabii en yakın zamanda incelemeyi düşündüğüm bir konu oluştu kafamda: Elmaları ikiye bölsek acaba her iki taraftaki çekirdek sayısı eşit olur mu ya da kurt sayısı ya da bozulmaya yüz tutmuş bölgeler ya da tamı tamına dıştan bakılınca rengi... Deneyeceğim bunu :))) SEVGİLERLE”

<ı>CEVAP: Merhaba, “özensiz keserseniz” çekirdek… Yani “içteki” eşitliği yakalayamazsınız sanırım : )) Demek ki değerlendirebilmek için, eşitlik ilkesi gerekli. Bir de güneş görmüş bölümle(kültür diyebiliriz buna), diğer bölüm arasında mutlaka “renk” (kazanılan değerler denebilir buna da) farklı olacaktır. Ve de “kurt vb” gibi (yanlış öğretiler diyelim buna da)dış etkilerin, içeride ki tahribatı var ki… Bu da önemli bir etken. Tabii yetiştiği ortam ve cinsi de(içinde bulunduğu toplumun ve ailenin yapısı gelenek-görenekler)elmalar arası fark yaratacaktır. Bir an aklıma bunları getirdi gülümseten yorumunuz : )) Bakalım siz deneyince ne sonuç çıkartacaksınız? Merak ediyorum : )) Görerek ve bilerek irdeleyen yüreğinize sağlık. Mutlu kalın : ))”

(madamex’ten gelen bu müthiş cevap bana; Peter Sellers’in o muhteşem filmini hatırlattı “BEING THERE”. Bitki türleri ve bitki yetiştiriciliği hakkında konuşurken, bazen, aslında konuşulan şeylerin insan ilişkilerine uyarlanabilirliğine ve bu uyarlamanın; tuhaf bahçıvan, Peter Sellers (Chauncey Gardiner)’i nerelerden nerelere getirdiğine kahkahalarla gülerek şahit olursunuz).

Bu kez şöyle bir yorum yaptım:

“Ümit Culduz Bey’e de selamlar olsun ki bugün yazacağım konu sen ve onun sayesinde(sen dediğim için kızmazsın değil mi?)belli oldu. "Elma belgeseli" bakalım neler çıkacak ortaya :))) SEVGİYLE(En güzeli de bu değil mi? Bir yazı nice yazılar doğuruyor "ölümsüzlük" gibi”

<ı>CEVAP: Merhaba, bir yazıyı okur veya bir görseli izlerken neler geçmez ki aklımızdan? Önemli olan bunları “satırlarda verebilmek” okura. Bunu en iyi şekilde başaracağınızdan eminim. Mutlaka okuyacağım yazınızı. Mutlu kalın : ))”

(“Mutlaka okuyacağım yazınızı mutlu kalın!” Tamam, canım ne kızıyorsunuz ki biz de “SİZ” deriz size. Hem bende severim bu hitap şeklini tuhaf bir biçimde : ))) )

Veeeeeeeeeeee! Nur topu gibi bir “ELMA BELGESELİ” DOĞDU!

(Tabii bir ön araştırma yaptığım için biraz gecikti yazı ama geç olsunda güç olmasın, değil mi?)

ELMA BELGESELİ

<ı>ÖN BİLGİ: Elma, ülkemizde uzun yıllardan beri yetiştiriciliği yapılan, üretim ve alan bakımından öteki ılıman iklim meyvelerinin başında gelen bir meyve türüdür. Türkiye’de elma üretimi yaklaşık 2, 5 milyon ton civarında olup, dünyada ilk sıralarda yer almaktadır.

Canım kardeşim, böyle resmi resmi konuşmasak diyorum. Siz anlatın, ben de resmiden samimiyete doğru tercümanlık yapayım. Anlaştık mı?Başlayalım o zaman...

Elma ılıman, özellikle soğuk ılıman iklim bitkisidir.

İlişkiler de öyle değil midir? Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur. (Burada ki “soğuk ılıman” deyimi Kadın/ Erkek ilişkilerindeki çelişkiliği ve karmaşıklığı anlatıyor).

Yüksek ışık yoğunluğu elmada çok iyi renk oluşumunu sağlar.

Yani; karşılıklı ilgi ne kadar ışık saçarsa ilişkiniz o kadar uyumlu bir renk oluşturur.

Elma ağacı düşük sıcaklıkların olduğu sert kışlara dayanıklı olmasına rağmen, yüksek yaz sıcağından da hoşlanmaz. Çünkü yüksek sıcaklıkta da bitki gelişimi yavaşlar veya durur.

Çok da abartmayalım ilgimizi, ilişki zedelenebilir.

Soğuğa dayanım, ilkbahar aylarına doğru azalır ve tomurcukların kabarma devresinde bitki soğuğa en duyarlı halini alır.

Ne zor şeymiş ilişkiyi ayakta tutmak. Çok yaklaşsan bir türlü biraz uzaklaşsan öbür türlü. Tomurcukların kabarma devresinde ki bu devre aşırı duygusal bir devredir, demek ki en duyarlı halinden anlayacağız ve bazı şeyleri alttan almasını öğreneceğiz. Çünkü aşk yoğun bir şekilde başlamış ve korkularla iyice duyarlaşmıştır.

Yeterli soğuklama olmadığında ise çiçeklerin bir kısmı ölür, geriye kalan çiçeklerin açılması hem daha geç, hem de düzensiz olur.

Yetmeyen soğuklama (aşırı ilgi ile söylenen yalanların, verilen vaatlerin, yersiz iltifatların fos kaldığı durumlar), gün yüzüne çıkınca, aşkımıza meyve olacak çiçeklerin (umutların) bir kısmı ölüyor ve geriye kalan umutların yeşermesi hem geç hem de düzensiz oluyor. Ne yapılıyor? Kesinlikle yalan söylenmiyor hem de hiçbir konuda)

Dikimden itibaren ömrü boyunca desteğe ihtiyaç duyarlar. Dikimden hemen ertesi yıl meyve vermeye başlarlar.

Hangi aşk destek istemez ki? İlk gönlümüze ekildikleri o saf ve yaşken eğileceği yaştayken hemde. Dünya’yı görmeyen gözlerin gördüğü tek şeydir sevdiğimiz ki haksızlık yapıp; bir de KÖR derler!

Elma çeşitleri kendi çiçek tozları ile döllenemezler. Elmalarda ki yabancı döllenmenin % 90’ nını arılar yapar.

Aman arılara dikkat!

Bir de ELMA(İlişki) çeşitlerine bakalım : )) )

<ı>GALA: Meyve eti sarımsı, sulu ve serttir. Sürekli yüksek miktarda ürün elde edilir, seyreltme ile meyve niteliği artar. Kendine verimli olup iyi bir tozlayıcıdır.

Kocanın sert ve kaba olduğu, gerekli gereksiz şiddet uyguladığı, çok çocuklu ailelerdir. Kocanın verimi sadece kendisinedir ve sözüne karşı gelen olursa ortamın tozunu attırabilir.

<ı>RED CHİEF: Meyveleri orta irilikte olup, sulu, lezzetli ve aromalıdır. Ağaç zayıf gelişir, dik büyür, eylül ayı sonunda hasat edilir

İlişkideki ismi YAZ AŞKI olup yaz boyunca yaşanan o muhteşem aromalı, lezzetli aşk ardından gelen EYLÜL ayının son günleriyle beraber haşat olur. Aniden başladığı gibi aniden de biter. İlişki zayıf ve dik başlı olduğu için; kimse pişman olmaz, kimse özlemez, kimse aramaz, kimse beklemez… Alan memnun satan memnun. Yeni dilde “Zamane aşkı” da denmesi mümkündür.

<ı>STARKRİMSON DELİCİOUS: Ağacı orta kuvvette olup, yarı dik gelişir, çok verimlidir. Eylül ortasında toplanır.

“Lale devri çocuklarıyız biz zamanımız geçmiş. Aşk şarabından kim bilir en son hangi şanslı içmiş”. Bana bu şarkı sözlerini anımsatan ilişki biçimi; sevginin tükendiği düşünülse de saygının henüz anlam bütünlüğünü tam olarak yitirmediği, karşılıklı “Sen Bilirsin!” lerin en sık yaşandığı, zaman zaman ani ve dik çıkışlar olsa da genellikle çılgınlıktan ve maceradan uzak durulduğu, emeğin hatırının bir fincan kahveden daha çok olduğu, ilişkinin dökülen yapraklarının rüzgârın en çetin eseninde korkusuzca toplanmaya çalışıldığı en verimli ilişki biçimidir.

<ı>STARKSPUR GOLDEN DELİCİOUS: Meyvesi iri, altın sarısı renkte düzgün şekilli, çok iyi kalitelidir. Elma yetiştirilen bütün bölgelere tavsiye edilir.

Eşler birbirinin ruh ikizidirler. Altın gibi bir ilişkileri vardır. Ne sert ne yumuşak, ne mat ne ışıltılı… Her türlü sıfatın ortası. İnanılmaz derecede bir düzen vardır ilişkide. İkisi de aradığı kişiyi bulduğu için mutludur ve ömrünün sonuna dek o kişiyle yaşamak o kişiyle yaşlanmak ister. Bu ilişkide moral bozucu tek şey eşler arasındaki kusursuzluktur. Bu kusursuzluk uyumsuzluk yaratmıyorsa bize ne ki onlar kendi dünyasında mutlu!

<ı>JERSEYMAC: Ağaçlar çok kuvvetli ve yüksek verimli olup, meyveler geniş ve şişkindir. Yazlık çeşit olup, beyaz ve sulu meyve etlidir. Taşımaya dayanıklıdır. Temmuzun ortasında 1 veya 2 toplama gerektirir.

Kocanın en az iki eşli yaşadığı ilişkilerdir. Cebi şişkin olan koca resmi nikâhlı karısının da gizliden izniyle her türlü genişliği yapabilir. Ne de olsa “evi aç bırakmıyorum”, “ne isterlerse alıyorum” cümlelerinin yarattığı bir vicdan rahatlaması vardır ruhunda. Her türlü yükü taşıyabileceği bir midesi vardır. Senede en az iki kez başka kadınlara yazlıklar alır. Enayiliğine doymaz.

<ı>GRANNY SMİTH: Meyveleri orta iriliktedir. Yeşil renkli olmasına rağmen güneşi bol olan yörelerde alev rengi yanak olur. Kuvvetli ve dik büyür. Kendine verimlidir.

“Köy yeri” dediğimiz bol güneşli bir mekânda filizlenir aşk. Bakışmak, çok çok el ele dolaşmak, kiraz bahçelerinden kiraz aşırmak, akan dereye ayaklarını sokmak v.b. faaliyetlerden ileri gidemez aşk. Başlık parası, köy aristokrasisi, erkeğin aylarca İstanbul’da çalışmak zorunda kalması(kızın babası köyün ağası ya bizim oğlanı kovmuş insafsız) v.b. sebepler nedeniyle hep âşık kalırlar hep hasret ve git gide büyüyen bir sevgiyle…

Elma yiyen elmadan usandı... Artık faydalarını da başka bir gün anlatırız :)) Şöyle güzel bir şiirle güne noktamızı koyalım...

Edip Cansever

“Anısındayım

Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilindeyim<ı>
Elmanın kokusundayım
Anısındayım -kim bilir kimin-

Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan<ı>
Düşlerde görünen anlamlardır
Özelliklerdir bir de belli belirsiz.

Ve<ı>
İnsansız anı yoktur. Var mıdır?”

SAYGILARLA

LAVİNYA ÖZ.

(Alakasız Not: Bugün Fox tv de "ANINDA GÖRÜNTÜ SHOW" var, biraz geç başlayıp biraz geç bitiyor ama doğaçlama seven herkese şiddetle öneririm :) )

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..