- Kategori
- Türk Mutfağı
Elmalı Toplar ve Her Nevî Toplar...
Afiyet olsun...(resim, internetten alıntı)
Milliyet blogda yazanların, kimliklerinin yazıldığı bölümün üstündeki blog sayıları, okunma oranları, yorum sayıları ile ilgili bölümleri de inceliyorum, yazıları okuduktan sonra.Bazılarının yazı sayıları ile okunma oranları arasındaki açı oldukça geniş.Ya yazı sayısı fazla olmasına karşın okunma oranı az ya da tersine yazı sayısı az ama okunma oranı binlerin hatta beşbinlerin üzerinde.Kimilerininki de, hemen hemen eşit... Kendiminkine baktığımda yazı sayım 210, okunma oranım sekiz yüz civarında .Eh Allah bereket versin:)))Çok da fena sayılmaz,yorum yazmada oldukça ihmalci ve tembel olduğum düşünülürse ortanın üzerinde olduğum söylenebilir sanırım,"tıklanma"rekoru açısından... Ağır ülke sorunlarından bunalıp değişik bir şeyler arayanlar, cinsel içerikli,sağlık konulu veya mutfakla ilgili yazılara yöneliyorlar gözlemlerime göre. Ben de arada, mutfağa giriyorum, yeşillik olsun diye...
Bugün, henüz uygulamadığım ama çok yakın bir tarihte yapmayı planladığım şeyler arasına koyduğum, elmalı topları yazmayı düşündüm. Önceden içini hazırlayıp dolabınıza koyarsanız,habersiz gelen konuklarınız için çabuk ve güzel bir ikram olur.Hem de,tüp ya da elektrik sarfiyatı olmadan ekonomik bir tatlı yapmış olursunuz...
Malzemeler:
1,5 paket pötibör bisküvi
3 büyük elma
3 çorba kaşığı toz şeker
2 tatlı kaşığı tarçın
Bir avuç kadar iri dövülmüş ceviz
Topları bulamak için hindistan cevizi
Elmalı poğaça içini hazırlayın. Elmaları rendeleyip içine bir kaç kaşık(arzunuza göre)şeker koyup biraz pişirin, elmalar suyunu çekince kapatın ,içine ceviz ve tarçını koyup karıştırın.Kırdığınız bisküvileri bu harc ile karıştırın. Ceviz büyüklüğündeki bu topları hindistan cevizine bulayın. Servise hazır ...
Klişe bir söylem vardır ya ...Küçük şeylerle mutlu olmak. Mutfakta; sevdikleri, dostları ile birlikte paylaşmak üzere bir şeyler pişirmek çoğu kadının mutlu olduğu küçük şeylerdir. Ben de, çok severim yemek uğraşısını ama bulaşık için aynı şeyi söyleyemem... Geleneksel Türk kadını, çocuklarını, kocasını elindeki imkanları ölçüsünde en iyi şekilde beslemeye özen gösterir ama pek çoğu kitaptan dergiden, gazeteden veya sosyal içerikli konulardan uzak; dünyaları , ev işleri, komşu gezmeleriyle sınırlıdır. Oysa insanın yetişmesinde en büyük katkı annenindir. Bir de madalyonun arka yüzü var... Eğitimli çalışan bir anne mi; çocukları , evi ile daha çok ilgilenip onlara daha çok zaman ayırır dolayısı ile o ailenin bireyleri daha mutludur yoksa eğitimli olmayan bildiğimiz geleneksel annelerin olduğu aileler mi... İşte burada bir denge tutturabilme işin sırrı,sanırım. Eşin ve büyüdükçe sorumluluklarını yerine getiren çocukların ev işlerini paylaşmaları sayesinde çalışan anne, aile bireylerine ve evine gereken özeni gösterme olanağına sahip olacaktır...
Kimler daha mutlu bu hayatta diye, etrafımıza şöyle bir bakacak olursak,dünyaları daha küçük olanların daha mutlu bir yaşam sürdürdüklerini gözlemleyebiliyoruz.
Salt kendi veya yakınlarının sorunlarına odaklanarak yaşamlarını sürdürenler,dünyaya ,evrene bakış açısını geniş tutup sorgulama, gözlemlemeyi bir yaşam biçimi haline getirerek neden-sonuç ikilisi üzerine kafa yoranlardan çok daha mutlu bir yaşam sürüyorlar... Yani , beynimizdeki girinti ve çıkıntılar ne kadar azsa, komşunun giysi veya arabasıyla veya hangi ali cengiz oyunuyla biraz daha dünyalık edinirim fikriyle o denli fazla meşgul oluyoruz bana göre... Mutlulukla , evrensel düşünce birbiri ile ters orantılı. Evrenin , insanın sırlarını çözmek sorunları gidermek adına, buluşlar yapan , ideallerinin peşinde bir ömür kendini heba eden , bedelini hayatıyla ödeyeceğini bile bile doğruları haykıran insan mı mutludur, eline ömrü boyunca kitap gazete almamış,hiçbir kültürel etkinlikle tanışmamış üstelik bunları aşağılayarak yaşamını geçiren insan mı ? Tabiki,ikinciler...
Elmalı topların verdiği tatlar gibi küçük ama anlamlı mutluluklar hepinize...