Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

17 Haziran '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Elmas Damlaları

Çiftlikteyiz. Hava suratını astı derdi babam. Havanın suratı asık ve kapalı. Ha yağdı ha yağacak. Ben kalkmadan çayı demlemiş evimin dış işleri bakanı. Küçük radyodan güzel pop müzikler doluyor evimize. Sofrayı hazırlıyorum.

 

Dünden kalan patates kızartmalarını doğruyorum ince-ince, içine yumurta kırıp üstlerine kaşar diziyorum. Kızları kaldırma zaten bir şey yemiyorlar diyor. Tamam diyorum. Çocukluğumun yağmurlarından yağmaya başlıyor, her damlası avuç dolduran. Hızlı hızlı telaşı var gibi. "Aşkı öğretenim, teşekkür ederim, hem aşkına hem dostluğuna,..." diye şarkı söylüyor birisi. İyi geliyor şarkıcının hem sesi hem sözleri kulaklarıma.

 

Çocukluğumdaki yaz yağmurlarını anlatıyorum. Uğur'un Miçil'i papiluk (yumuşak) diye kandırıp örttüğü pisliğe bastırıp ağlatması, iş olmadığı için evde oynanan otuz taş oyunları, benim fındık toplamaya gelen işçilere kitap okumalarım, Fatih-Uğur-Nihat'ın bizden saklamaya çalıştıkları konuşmaları, Zişan ablam, Seher, ablam ve benim bir arada kalmak için her işleri yapmamız, amcamın-annemin telaşları, babamın rahatlıkları,... Avuç dolduran damlaların içinde yeniden görüyorum çocukluk anılarımı. Gözlerim doluyor. Ahmet Dağı'nı canlı canlı görüyorum yemin ederim. Yağmurun yokuş aşağı akmalarını gördüğüm gibi.

 

Uğur, geçen yaz sonu telefon etmişti "Bu suskun kadın benim ablam değil, iyi misin?" diye. Oğlum ben kaç yaşındayım haberin var mı dedim. Öyle değil oysa. Hayata ve herkese doydum diyemedim. Alerjiden mi, yorgunluktan mı böyle? Bilemiyorum. Nefes terapilerinde doğru nefes almayı da öğrendim ama. Aynı hızla yağıyor yağmur, pencerenin önündeki kiraz ve ceviz ağacının dalları girmiş birbirine. Bu sene kiraz az verdi. Cevizin üstü dolu. Dün kiraz yedik, cevizi son bahara. Zaman, zamanın içinden geçince yiyeceğiz onları da. Yağmur damlalarının içinden seyredeceğim bu sabahı da başka bir yağmurun hatırlattıklarında.

 

Hayat da böyle, olmuş kirazla olmamış cevizlerin iç içe geçişleri gibi. Her şeyin bir zamanı var olgunlaşma süreleri farklı. Yetenler, eksikler, olmuşlar, olmamışlar, geçmiş, gelecek, yaşayanlar, ölmüşler, hissedilenler, hiç hissedilmeyenler,... Bazen yağmur damlalarının içinden görürüz hayatı, bazen bulutun üzerinden bakarız yaşadıklarımıza bazen de toprak seviyesinde diz üstünden.

 

Çok derin bir nefes alıyorum alabiliyorken. Yine gel-gitler yaşadım kimseye belli etmeden. Kahvaltı masası toplanmayı bekleyebilir ama kelimelerim akmak istiyor beyazlıklara kurşun kalemin ucundan. Yazının da yazanla garip bir bağı-karakteri var. Yazmak istediğin için yazmıyorsun, yazı yazılmak istediğinde dökülüyor kelimeler hafızanın kucağından.

 

Hava soğudu, yağmur ve rüzgarla. Dün uzun bir arazi gezisi yaptık atlarla. İsteksizce gittim, uçarak geri döndüm. Hilal'in yavrusu üç aylık oldu o da geldi annesinin peşinden.  İyi ki ısrar etmiş hayatımın eş başkanı. Gök gürültüleri çok uzaktan geliyordu atları tımar ederken. Çok uzun yollardan gelmiş bu günkü yağmurlar. Mesafe uzun süreler kısa. Yaşarken geçmeyecek sandığımız zamanlar, yaşayıp bittikten sonra göz açıp kapama süresi kadar kısa ve değerli.

 

Damlaların içinden baktığım zamanlar da, bu günde yaşadığım her an çok kıymetli. Elmas büyüklüğünde yağan damlaların getirdiklerinde yaşanan güzel bir sabah. Yağmur nefes almak için dinlendiğinde naneleri toplamak lazım kurutmak için. Damlalardan güzel bir paket yapıp yolluyorum tüm sevdiklerime yaşadığım anları.

 14 Haziran 2020

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..