Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Emekli koca sendromu

Emekli koca sendromu
 

Son günlerde evde eşimle aramızda çok konuşulan bir konu var. Belli yaşa gelmiş eşimin artık iş yaşamına son verip emekli olmasını düşlüyorum. Birlikte rahat rahat gezeceğimiz, saat telaşı olmadan kahvelerimizi içip günlük konuları yorumlayacağımız, torunlarımıza daha fazla zaman ayırıp, daha önce yapamadığımız şehirler ve ülkeler arası yolculuklarımızı yapacağımız bir yaşam düşündeyim.

Eşim emeklilik yaşına geldi ama sanırım bunu pek düşünmüyordu.Uzun yıllardır çalıştığı fabrikanın yabancı bir şirkete satılması, ilerlemiş yaşında yıllardır alıştığı işverenleri yerine, hiç tanımadığı kişilerle çalışma gerçeği onun da emeklilik fikrine sıcak bakmasına sebep oldu.

Eşi emekli olmuş, bu deneyimi tatmış arkadaşlarımla yaptığım sohbetler neticesinde düşlediğim bu olayın hiç de sandığım gibi olmayacağı fikrine kapılmıyorum desem yerinde olur. Okuldan mezun olur olmaz işe başlayan, yıllarca hiçbir hobi geliştirmeden evden işe,işten eve gelgitlerle doldurulmuş bir yaşam süren beyler emekli olduklarında içi boşalmış yaşamlarının faturasını eşlerine mi yüklüyorlar. Ayrıca  emeklilik gelir açısından çalışma döneminden daha düşük bir seviye gösteriyor ve bu durum belli gelirle müreffeh yaşamaya alışmış aileleri biraz zorlayabiliyor mu? Bu soruların cevaplarını arıyorum sürekli.

Hanımlar çalışan olsun ,çalışmayan olsun büyük bir beceriklilikle gündelik yaşamlarını organize edebiliyorlar.Hanımların bu gündelik yaşam akışları içersinde kendilerine bir yer bulamayan beyler emekli olunca birden sinir küpüne mı dönüyor, yoksa tam tersi miski kedi haline mi geliyor.

Bir Japon doktor Dr. Nabuo Kurokawa  kiliniğine mide ağrısı, kaşıntı, uyku sorunu, nefes darlığı, tansiyon değişimi, depresyon verileri ile başvuran 60 yaş üstü kadın hastalarını incelerken bir ortak noktalarını fark etmiş.Yıllarca yoğun tempoda çalışıp emekliye ayrılmış , çalıştığı sürede ne kendine ne de ailesine yeteri kadar vakit ayırmış,hobisi, özel becerisi olmayan eşleri ile aynı evde yaşamak kadınlarda bu sağlık sorunlarının çıkmasına sebep oluyormuş.

Bu durumu 'Emekli Koca Sendromu=Retired Husband Syndromu' olarak tanımlayan Dr. Kurokawa, beyler durumun ciddiyetinin farkına varıp hanımlarını anlamak için çaba sarfetmezlerse hastalık tedavi edilemez boyutlara ulaşabilir,diyor.

 Batı toplumlarında aynı evi paylaşmak bu kadar zor gelince boşanma fikri zihinlere gelebiliyor. Oysa Japonya gibi, Ülkemiz gibi gelenekselin dışına çıkamayan tututcu ülkelerde hanımlar bu olayı sineye çekerek katlanıyor ve sonunda hastalanıyorlarmış. Eşlerin bu mutsuzluğu sağlık sorunları ile birleşince keyifsiz bir yaşlılık kaçınılmaz oluyor anlaşılan.

 Dr. Kurokawa bu olaylardan kaçınmak ve evlerde yaşlılık döneminde daha huzurlu bir yaşam sürmek için bazı önerile getiriyor.Eşlerin beraber yapacakları, zevk alacakları aktıviteleri geliştirmek, ayrı ayrı da zaman geçirecek işler bulmak, evle ilgili sorunları paylaşmak, örneğin alışveriş ve belli ev işleri, arkadaşlar ile vakit geçirmeye yönlenmek bu önerilerin arasında.

Ben ise olaya daha insancıl ve romantik yaklaşıyorum. Öncelikle yıllarca hep belli saat dilimlerinde  yaşamını sınırlamış bir insanın yaşamının bir bölümünde kafasına göre takılması, saat ve iş yönünden özgür olması gerektiğine inanıyorum. Her kişinin yapmak istediği, vakit bulamayıp da yapamadığı, hep ertelediği bir şeyler vardır. Örneğin yazı yazmak, okumak, resim yapmak, müzik yapmak, seyahat etmek vs gibi. Kişi emekliliğinde bunları geliştirebilir. Ben üç yıldır yazı yazıyorum ve bundan çok büyük keyif alıyorum. Bu arada yazı yazmaya başladığım Mlliyet Blogun da yaşamımda ki yerini göz ardı edemeyeceğim.

Olayın bir diğer cephesi de. Uzun yıllar önce biz eşimle Üniversitede öğrenci iken gezmeyi , sinemaya gitmeyi , doğa gezileri yapmayı çok severdik. Ama o zamanlar aile baskısı, maddi olanakların yetersizliği, derslerin yoğunluğu hep bizim bu arzumuzu gerçekleştirmemizi frenlerdi. Oysa şimdi çocuklarımız büyüdü, bizlere fazla ihtiyaçları yok. Yaşamımızı idame ettirecek maddi imkanlarımız fazla olmasa da iyi. Ayaklarımız henüz yürüyor, gözlerimiz görüyor. Neden gençliğimizde ertelediğimiz gezilerimizi şimdi yapmayalım. Hem şimdi yıllarca biriktirdiğimiz anılarımız var, O anılarımızı konuşarak, torunlarımızın komikliklerini düşünüp gülerek ,birbirimize destek olup gezerek bir yaşlılık neden geçirmeyelim.

Ben Japon doktor kadar umutsuz değilim. Umarım yanılmam. Bunu da zaman gösterecek. Yaşayıp görelim bakalım.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..