- Kategori
- Söyleşi
Emekli öğretmen Hüseyin Başdoğanla bir konuşma ( 4 )
Mardin'den bir görünüş.
- A.GÜLER:
Sayın Hocam Hüseyin Başdoğan, sizler Diyarbakır Erkek İlk Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra Mardin'e bağlı / Gülharrin köyünde öğretmenlik yaptınız. Bize oraların insanların yaşantılarından ve öğrencilerinizden söz ettiniz. Birikte yaşadığınız anılarınızı dile getirdiniz. Bu arada MARDİN'e gittiniz ve özellikle Mardinle ilgi tarihi yerleri nasıl buldunuz'
H. BAŞDOĞAN:
Mardin’e gelmiştik. Bir kente ulaşmanın sevinciyle Mardin’in tek caddesinde ilerledim. Mardin, önündeki ovaya egemen bir yerde kurulmuş. Geceleri, Suriye’nin bir beldesi olan “Kamışlının ışıkları görünüyor.
A. Dupre ve J. Von Hamer, Mardin’e “Marde” denildiğini, eski Yunan coğrafyacılarının bilgilerine dayanarak bu kelimenin savaşçı bir kavim olan “Marde”lerle ilgili olduğunu yazarlar.
Arapça, “Matedin”den de “Mardin” kelimesinin türediği bir halk söylentisi olarak anlatılır. Diğer bir söylenti de şöyle: İran hükümdarlarından birisinin oğlu hastalanır. Doktorlar, bu yörede dinlenmesini önerirler. Hükümdarın oğlunun adı Mardin’dir. Ondan esinlenerek bu yöreye “Mardin” denilir. Süryani kaynaklarında da bu söylentilere yer verilmektedir. Mardin, Süryani dilinde kale anlamına gelen Merdo’nun çoğuludur.
Mardin, bir tepenin yamacında kurulmuş. Kale en tepede, Mardin’i koruyan bir komutan gibi bu tepeden gözetliyor. Kaynaklara göre “Mardin Kalesi”, 975–976 yıllarında Hamdanilerden, Hamdan bin Hasan Nasır Aldabla bin Abdullah bin Hamdan tarafından yaptırılmış. Kalenin genişliği 30–150 metre arasında değişmektedir. Yüksekliği, 1800–2000 metre arasında değişir. Kaledeki en önemli bölümleri Akkoyunlular’dan kalmadır Mardin’de, Tepelerde soğuk rüzgârlar eserken, kentte bahar; yamaçlarda güzü, eteklerinde yazı yaşarsınız. İlkbahar gelince herkes kırlara açılıp, baharın havasını solur. Buram buram çiçek kokar ova. Mardin’de her şey başkadır. Sanki yıldızlar bir papatyadır. Güneş kutsal bir demet gibidir.
DEYRULZAFERAN MANASTIRI:
Mardin, 1932 yılına dek dünyadaki tüm Hıristiyan Süryanilerinin merkeziydi. Mardin’in 5 km doğusunda bulunan manastır, kayalara oyulmuşMeryem Ana Kilisesi ve kuzeydeki Mar Yakup Manastırı ile bir üçlü oluşturuyor. Deyrulzafarân Manastırı güneyinden başka yönleri, dağlarla çevrili. Bağ, bahçe, zeytinliklerin arasından yükselen Deyrulzafarân Manastırı 1600 yıllık geçmişiyle insanı büyülüyor. (Süryanice: , Dairo d-Mor ?annanyo), 5. yüzyılda yapılan bir Süryani manastırı ve Süryanilerin önemli merkezlerinden biridir.[1]. Mor Hananyo Kilisesi (Kubbeli Kilise), Azizler Evi (Beth Kadişe), Meryem Ana Kilisesi ve Güneş Tapınağı manastırın önemli yapılarını oluşturur. Manastırın içinde tarihi bir Süryanice İncilve kutsal taş bulunmakta, ilk tıp fakültesinin burada kurulduğu söylenmektedir. Kurulduğu dönemden kalma mozaikler bugün de durmaktadır. Canlı bir tarih görünümünde olan manastırın en büyük özelliklerinden biri de içinde 52 Süryani patriğinin mezarlarının bulunmasıdır. (Vikipedi, 13 Mart 2013)
Manastırda 52 Süryani patriğin mezarı bulunmaktaymış. Mezarlar, alt katta manstırın duvarları içine yerleştirilmiş. Manastırdaki 4’üncü yüzyıldan kalma mozaikler, mihraplar korunmuş, günümüze değin özelliğini yitirmemiş. Mardin’in yemekleri de ünlüdür. Şehriyeli bulgur pilavı, çiğ köfte, bunbar (kibe- işkembe dolması), irok (kızartılmış içli köfte), zerde (bir nevi tatlı), bello (mercimekli köfte), çoban çorbası (yoğurtlu döğülmüş buğdaydan yapılır), mırra (acı kahve), iklice (mevlit çorabı) Anadolu’nun diğer kentleri gbi Mardinlilerin yaşantıları, özlemleri, aşkları, sevgileri, acıları, sevinçleri… türkülerde dile gelmiş.
Sabiha kimin gülü
İlkbaharın bülbülü
Yaktı yandırdı beni
Savurlu Mardin gülü
Nakarat
Yâr yâr Sabiha
Güzelliğin dillere
Destan olmuş gidiyor
Seni gören gençlerin
Ömrü tümden bitiyor
Nakarat
Mardin’de en çok sevilen bir türküdür. Hemen hemen her düğün ve eğlencenin açılış ve kapanışlarında söylenir.
Kirpiklerin ok mudur?
Oy oy…
Diyar Mardin güzeli
A. GÜLER: Teşekkürler aziz hocam...
----------------------Devam edecek
Abdülkadir GÜLER
09.12.2015- SÖKE