Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '15

 
Kategori
Söyleşi
 

Emekli öğretmen Hüseyin Başdoğanla bir konuşma (7)

Emekli öğretmen Hüseyin Başdoğanla bir konuşma (7)
 

Eğitimci yazar Hüseyin Başdoğan.


A.   GÜLER:  Aziz Hocam, yedi sayfadır sizinle yaptığımız  söyleşi devam ediyor. Sizler uzun yıllar Milli  Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen  olarak, idareci olarak aşkla  görev yaphtınız.  Acı   ve   tatlı yönleriyle   anılarınızı   bir  bir  anlattınız. Gezip gördüğünhüz köyleri , kasabaları ve  şehirleri   birbir  anlattınız. Öğretmenlik mesleğinde   tatlı ve   acı hatırlarınızı   bir  kez daha yaşattınız. Sizlere son bir sorumuz olaak. 
 
24 Kasım Öğretmenler Günü 1981’den  bu yana her yıl çeşitli törenlerle kutlanıyor,  bu yılda sözde kutlandı,  bir emekli öğretmen olarak  genç öğretmenlerimizi  neler söylemek istersiniz? neler söylersiniz?
 
H. BAŞDOĞAN:
 
Öğretmenler için şimdiye değin çok şey söylenmiştir. Bizler,çok zorluklar içinde çalıştık; Atatürk dönemi gibi olmasa da öğretmenin toplumda bir yeri ve saygınlığı vardı.Bu saygı,öğretmenin kişiliğine,eğitim-öğretime duyulan saygıydı.Bu saygının yıpranmaması için davranışlarımıza özen gösterir;öğrenciye örnek olmaya çalışırdık.
 
Sınıfa girdiğimde,yerde kağıt,çöp görürsem kendim alırdım.Hangi öğrencinin okula,hangi koşullarda geldiğini algılamaya çalışırdım.Muş/Varto Ortaokulu' nun Hüsnü Özer  adında çok değerli bir müdürü vardı.Ben de müdür yardımcısıydım.Akşamları,köyden gelip ev tutarak-ev denilirse-yalnız kalan öğrencilerin  evlerine gider,sorunlarıyla  ilgilenmeye çalışırdım.Evine gittiğim bir öğrenciye,ne yiyorsun,dediğimde,tahta sandığı açtı.Bir lokma çökelekle,bir parça ekmek vardı.(Bugün öğretmen ,bırakın o saatte evleri gezmeyi,can güvenliği olmadığı için evine gidip gelmekte zorlanır.)
 
Ankara Cumhuriyet Lisesi veli toplantısında, ortaokul 2/A sınıfına girdim.Veliler ,öğrenci sıralarında oturuyorlar,ben kürsüdeyim.Hiç unutmuyorum,Öznur' un annesi kim,dedim.Sade giyinmişbir bayan veli,benim,dedi.Hanımefendi,Öznur'un  saçlarını nasıl örüyorsunuz ki bir teli sapmıyor,dedim.Ertesi gün,girdiğim sınıflarda,tüm kız çocuklarının saçları  taranmış,tertemizdi.
 
Sözümü, öğretmenim değerli eğitimci Dr. Halis Özgü'nün unutamadığım bir sözüyle bitiriyorum:"Öğretmenliğin amentüsü sevmektir."
 
Selam ve sevgilerimle.
 
A.GÜLER: Sevgili hocam  vermiş olduğunuz değrli  bilgilerden  dolayı  teşekkür ediyor,
daha  nice  sağlıklı  yıllar diliyoruz....
 
H.BAŞDOĞAN :  Kadir bey, bu söyleşide  bana  da   zaman ayırdığınız için  aslında ben  de sizlere  teşekkür ediyorum.  Çünkü  beni  eski öğretmenlik yaptığım günlere   ve diyarlara götürdünüz...
 
KAYNAKLAR:
 
[1] Bu dar sokakların yöresel adı “küçe” dir.
 
?   Müjgan Cumbur, Karacaoğlan, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları, Ankara: 1973. s.352. “Acep gezsem mavi donlum var m’ola?” olarak geçiyor.[2] Diyarbakır İl Yıllığı, 1973, s.370-373. * dello: İnek ya da öküz derisinden yapılmış kuyudan su çekmeye yarayan torba biçiminde kap. Çekilen su testilere, bakraçlara, güğumlere boşaltılarak evlere taşınır.* hotoz: Kadınların süs için saçlarının üstüne taktıkları çeşitli renk ve biçimde yapılmış küçükbaşlık kelp ibni kelp: Köpek oğlu köpek.
 
SON
 
From: kadirguler46@hotmail.com
To: dedem_babaannem@hotmail.com
Subject: yazı ve bir iki foto 
Date: Sun, 29 Nov 2015 21:07:07 +0200
 
Abdülkadir  GÜLER
 
15.12.2015- SÖKE 
 
 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..