Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '08

 
Kategori
Haber
 

Emekli Tümgeneral ve Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Başkanı Osman Pamukoğlu'nun Görüşleri...

Emekli Tümgeneral ve Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Başkanı Osman Pamukoğlu'nun Görüşleri...
 

Hak ve eşitlik Partisi resmi sitesinden alınmıştır


Son günlerde, özellikle kış mevsimine girerken, askerde yeni atamaların ve izinlerin kullanıldığı bir dönemde PKK terörü yine gencecik vatan evlatlarını, polislerimizi şehit etti. 30 yıla yakındır devam eden, bölücü terörüne istenilen darbe bir türlü indirilememekte, özellikle son dönemlerde yapılan hava operasyonları dikkat çekmekte ama PKK terörü bir türlü bitirilememektedir. Terörün bitirilmesi konusunda ise 1992/1993 yıllarında 700 günü aşkın bölgede bulunan ve terör ile mücadelenin nasıl olması gerektiğini, bölgede bulunduğu dönemdeki komutası ile kanıtlayan, Emekli Tümgeneral ve Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Başkanı Osman Pamukoğlu, 07/10/2008 tarihinde Söz Sende programında Balçiçek Pamir'in konu ile ilgili sorularını cevapladı.

B.P : Paşa sıfatıyla hitap edilmesini neden istemiyorsunuz?

O.P : Devlete ait bir ünvan. Bu sıfat sorumluluk ve yetkinlik belirliyor. O sorumluluğu taşımıyorsam ve o yetkiyi deruhte etmiyorsam devlete ait genel bir sıfatın ismimin önünde bulunmasının hiçbir anlamı yok. Bana göre insanların isimleri ve soyadları esastır. Sonradan ilave edilen sıfatlar ve ünvanlar değil.

B.P : Asker olma ruhu, o hep asker derken doğru mu söyledik?

O.P : Asker de genel bir şey. Bunun tam keskin ifadesi var, savaşçı. Savaşçı olmak için birçok akademi ve harp okulu bitirmekte gerekmez. Savaşçılık bir ruh halidir.

B.P : Doğulur mu öyle?

O.P : Bana göre; evet. Kesin doğuştan ve çocukluğunda yaşadığı koşullarda bunu besler.

B.P : Siz de savaşçısınız?

O.P : Ben aslında savaşı sevmiyorum. 5000 yıllık insanlığın yazılı tarihinde sadece 336 yıl insanlar barış içerisinde yaşamışlar. Savaş, insanın ahmaklığı, bencilliği ve ikiyüzlülüğünden kaynaklanıyor. Yeryüzünde başka bir tür de daha yok. Gençlerini yetiştirip, silahla donatıp sonra birbirlerinin üzerine salmak, böyle birşey yok. Bir aslan karnını doyurduktan sonra önünden kuzular resmi geçit yapsın başını çevirip bakmaz. bu insana özgü birşey, doğası9nda var. Ama zorda kalırsanız, birileri özgürlüğünüze kastederse, sizi topraklarınızdan atmak isterse, bileğinizi bükeceğim derse o zaman meydan açık biz hazırız.

B.P : Siz liderlik konferanslarınızda 'Hayatta her zaman avcı olacaksın' diyordunuz. Niye?

O.P : İnsanın 3 durumu vardır. Ya avlar ya avlanır veya avını kaçırır. Sosyal, kültürel alan, bütün mücadele alanları ve savaş dahildir buna.

B.P : Nasıl bir ruh hali vardır 16 ay oralarda kalmış bir generalin?

O.P : Birileri sizi bu topraklardan atacağız diyor. Bangır bangır bağırıyor. Telsizlerden çatışmada emperyalist Türk ordusu Kürdistan'ı terk et derler. Klasiği budur. O zaman gel at diyoruz bizde. Öfke, öfke, öfke, ruhunuz bileniyor. Olay olmayan gece yoktur. 92-94 arası korkunçtu. Korkunç derken biz hepimiz içindeydik. Biz korkmuyorduk ama kanın gövdeyi götürdüğü dönemdi. O dönemde sadece ayaklarımızı bastığımız yer sağlamdı. İşler sarpa sarmıştı, onlar da işi bitirme gözüyle saldırıyordu.

B.P : Aktütün saldırısından sonra biz imkansızlıktan dolayı o 5 karakolu daha yüksek yerlere taşıyamadık açıklaması geldi Genelkurmay'dan. Nasıl buldunuz bu açıklamayı mesela?

O.P : Karakolun bir yerden bir yere taşınmasının hiçbir amacı yok. Bunu 93'ten beri söylüyorum. Dönemin Jandarma Genel Komutanı'na da açıkladım. Karakol bu iş için uygun değildir. Büyük ana kışlalar dışında birlikleri ne kadar çoğaltırsanız çoğaltın onları dağlara tepelere dağıtırsanız baskına uğrama ihtimalleri çoğalır. Bir zaaf anı, bir dalgınlık, alışkanlık, aynı yeri uzun süre kullanma sonucunda kesinlikle baskına uğrayacaklardır. Biz karakolları kaçakçılık için kurmuşuz.

B.P : Sabit olmasın diyorsunuz oradaki mücadele...

O.P : Bu mücadele de hiç durmayacaksınız. Hareketsizlik ve durağanlık kesin ölüm getirir.

B.P : Bunu siz biliyorsunuz, herhalde ordudaki diğer subaylar da bilir...

O.P : Aslında bu karakol baskınlarını önleyen Aktütün değildir Üzümlü'dür. 5-6 kere basılmıştı.

B.P : Niye bile bile lades oluyor?

O.P : 23 Aralık 1993'ten itibaren Üzümlü lafını bir kere bile hiç kimse duymamıştır. O zamana kadar 6 kere basılmıştı. 80 kişi Kuzey Irak'tan geliyor ateş ettiğinde köylülerde beraberdiler. Yani 80 kişi Kuzey Irak geliyor 40 kişi de köyden ateş ediyor. Köydeki adamları bulduk. Burayı tehdit eden Kuzey Irak'taki kampları üst üste vurduk. Böyle engelledik.

B.P : Aktütün'deki baskının gün ortasında olması?

O.P : 25 yıldır ilk defa böyle birşeyle karşılaşıyoruz. Bu tam anlamıyla devlete kabadayılık.

B.P : Meydan okuma...

O.P : Tabii. Devlete meydan okuma.

B.P : Yakın zamanda Genelkurmay'ın açıklaması değil miydi, o kamplar bizim için BBG evleri diye?

O.P : Fazla bayan programı izlemişler. Komik ve düzey olarakta uygun değil. Bunu söyleyen için benim söyleyeceğim birşey yok. Bu, bu mücadelenin ne olup ne olmadığını bilmemeye eşdeğerdir. Hiçbir şeyden ders almamaktır.

B.P : Bölgeyi bilmemek mi?

O.P : Hiçbir şey bilmemek anlamına gelir. Beli kırıldı falan diyorlar. Hiçbir zaman olmadı. Şunun bir farkında değiller; Bugün PKK profesyonel bir örgüttür. Ortadoğu'da kullanıyorlar. Suriye kullandı, Saddam faydalandı, Farslar kullandı, bugün de Amerika kullanıyor İsrail ile beraber.

B.P : Siz zamanında dönemin Cumhurbaşkanı ile bir problem yaşamıştınız. 358 PKK'lıyı ele geçirmeniz söz konusuyken MGK kararıyla size geri çekilin dendi.

O.P : Aslında biz girmiştik. Bunlar Ankara'da bizim eylemimizin ötesinde birşey yaptılarda bize ses çıkartmayın mı diyorlar. Böyle anlarsınız.

B.P : Basın mensupları o zamanlar da siz albaydınız, öldüren PKK'lıların toplanmasını istemişlerdi fotoğraf için. Siz de ben askerime leş toplatmam çıkışı yapmıştınız. Sonra da dönemin paşalarından Hurşit Tolon sizi arayıp keşke böyle sert çıkmasaydın demiş.

O.P : Böyle denmez diyor. Kibar konuşalım diyor. PKK ölülerine leş demiyelim diyor. İnsani vecibeler falan filan... Siz karargah generali olarak bana nasıl söylersiniz dedim. Siz karargah generalisiniz, ben komutanım. Siz nasıl orada oturduğunuz yerden bana böyle birşey söylersiniz? Subay, astsubay ve askerlerime moral olması için de onu söylerim. Muharebedeki bir komutan bunu söyler. Karargahtaki yapamaz.

B.P : Niye emekli ettiler sizi? Demirel'le kavgadan mı?

O.P : İsmimiz çok öne çıktı. Her gün operasyon...

B.P : Ama iş yapıyorsunuz?

O.P : Onu onlara anlatacaksınız. Bu insanlar çok değişik.

B.P : Bu insanlar derken?

O.P : Bütün yönetimler. Siz çok şey yaparsanız, çok yükselirseniz de olmaz.

B.P : Ordu da mı böyledir?

O.P : Ordusu, sivili yok. İnsan, insandır. Ama ben iyiki üniforma giymemişim bugünkü koşullarda. Ülkenin bu koşullarında üniforma giymeye devam edemem. Bu hükümet ve bu koşullarda ben yapamam. Mümkün değil yapamam. Türkiye tasviye ediliyor. Benim üniforma giyerek buna dayanmam mümkün değil.

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..