Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Emeklilik

İşe yeni başlamış engelli arkadaşla muhabbet ederken , ben işini sevip sevmediğini işinde verimli olup olmadığını sordum. Arkadaş ne dese beğenirsiniz “ Ben emekli olmak istiyorum” Hayda…

Arkadaşıma , devletin engellilere zaten erken emeklilik hakkı verdiğini çalışamayacak kadar engelli olanlara da engelli maaşı verdiğini söylediğim zaman bana “ Ben engelli maaşı değil, emekli maaşı istemekteyim” demez mi ?

Siz şimdi” Canım abartma sana şaka yapmış” deseniz de, her şakada bir gerçek gizlidir. Biz millet olarak genelde işe daha başlar başlamaz , ne zaman emekli olacağımızı, ne kadar az iş ve ne kadar çok maaşı olan iş varsa oraya geçmek isteriz.

Hatta daha verimli olacağına inanarak , daha çok iş yoğunluğu olan iş yerine geçmek isteyene kafadan kontak veya deli muamelesi yaparak onun isteklerini ciddiye almayız. “İnsan verimli olacağı işte değil rahat edeceği işte çalışsın” deriz.

Bunları gözlemlemekteyim çevreme baktığım zaman. O yüzden emeklilik süresini kısaltan ama ülkenin geleceğine ne kadar zarar vereceğini düşünmeden hareket edenler geçmişte hep yüksek oy aldılar .

Şimdi düşünüyorum da , emekli olmayı düşünmek kadar, verimli olmayı düşünsek, çalışan çabalayan insanlarla alay etmek yerine onları takdir ederek onlar gibi çalışmaya özensek ve verimliliğimizi bireysel olarak ve toplumsal olarak artırsak ülkemizin kalkınma gelişme ve büyüme hızı daha hızlı olmaz mı ?

Çalışmak isteyen ve işinde verimli olan gelişimi yüksek insanlarımızı tespit ederek onların verimli olacağı daha faydalı olacağı kurumlara geçmesini sağlayarak verimliliği artırmak yerine ne yazık ki verimli olmak isteyenler ile ne yazık ki alay etmekteyiz toplum olarak. Çalışan İnsanları dinlemek yerine ya baştan savmak, ya alay etmek huyundan vazgeçmedikçe de ben bu ülkenin gelişeceğine inanırım ama normalden hızlı gelişeceğine de inanamam .

Bir insan verilen işleri zamanında ve doğru, çabuk yaparken , başkalarına da yardım ediyorsa ve biz onu daha verimli olacağı yerlere atayarak daha verimli ve faydalı olmasını beklerken “ sen otur da rahatına bak, çalışmakla ülkeyi sen mi kurtaracaksın” havası ile hareket edersek yarınlarımızı da tembelliğe özendirmiş oluruz .

Durmadan okul açmak , eğitime katkı sağlamak anlamına gelmez. O okulda öğrencileri hakiki manada seven, onları anlayan, verimli ve moralli olmaları için onları destekleyen öğretmenler, öğretim üyeleri ve idari personel koymadığımız müddetçe o okullar sadece bina olarak kalır.

Bir insan gerçekten işe daha yeni başladığı zaman hemen emekli olmayı düşünüyorsa ya onu düşünende ya da bizim toplumsal politikalarımızda bir düzensizlik var demektir. Çünkü verimli olmanın kalkınmanın tek yolu üretmektir. Üretmek sadece mal üretmek değil , insanlara umut vermek , pozitif enerji ile donatmak, onların da verimli ve üretken olmaları için içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarmak da bir üretimdir ve bu tutumu benimsemiş insanlara da devlet sahip çıkmalı.

Okullarda sadece öğretmenler değil, her türkü zorluklara rağmen başarı sağlamış sanatçı, yazar , spor adamlarımızı da ara sıra davet ederek çocuklarımızla kaynaştırmak, okulları ziyaret etmek isteyen bu tür insanlarımız baştan savmak yerine desteklemek de milli politikalarımızdan olmalıdır.

Arkadaşım ile kısa diyalogum işte bunları düşündürdü bana .

Çalışmaktan korkan, hemen emekli olmak isteyen ama emekli gibi yaşayan insanlarımızın çok olması gerçekten de üzerinde düşünmemiz gereken bir olay. Engellilerimizi de erken emekli etmek yerine onlara da çalışmaya teşvik etmek , eğitimlerinin en yüksek düzeye çıkması için onlara destek olmak , iyi eğitim almış engellilerle “ çocuklarımız engelli iyi eğiti alamaz” diye düşünen insanları da bir araya getirmek bizim toplumsal projelerimizden olmalıdır.

“Emeklilik aylığı”nın resmi adı “ yaşlılık aylığı”dır. Yaşlılık da insanın yaşı ile alakalı olabilir mi ? İnsan kendini genç yaşta hissederse, yaşı ilerlemesine rağmen halen verimliyse o insan a ben yaşlı demem. Yaş biyolojik değil psikolojik bir şeydir bence. Yani insan “ artık ben yaşlandım” demedikçe ona yaşlı muamelesi yapmamaktır .

Birde daha işe girer girmez şakacıktan da olsa “ ben emekli olmak istemekteyim” diyen insan sizce genç midir yaşlı mı ?

Emeklilik emek vermekten gelen bir kelime . Emek vermek de bir anda olan bir şey değil emek vermek yılları alan bir şey bir çocuğun yetişmesi, bir neslin yetişmesi öyle hemen birkaç yıl emekle olacak bir şey mi?İyi bir eğitim için 15 sene gerekiyorsa insanın emekli olması için de en azından onun kiki milis yani 30 sene çalışması lazım ki devlete olan borcunu ödesin.

Birbirimizi çalışmaya sevk eden, çalışmaya ve daha verimli olmaya sevk eden konuşmalar yapan, daha da verimli olmak istediği kurumlara engellileri ve insanlarımızı yönlendirmek ve teşvik etmek , onları gerçek manada sevmek ve hiç olmazsa tavır ve tutumlarımızla onları yıldırmamaya çalışmak bir vatandaşlık borcumuz olmalıdır.

Hayatımıza baktığımız zaman ne kadar boş konuştuğumuzu , başkalarının işlerine gereksiz yere ne kadar karıştığımızı, bizi seven insanları yanımıza geldiği zaman baştan savmak yerine ona yardımcı olmaya çalışmak , yardımcı olamadığımız zaman da baştan savmadan neden yardımcı olamadığımızı güzelce izah etmek ve bilgi vermek onları verimli olmaya sevk eder. Bizler ise yanımıza gelen insanlara “ tamam işini hallederiz , işini yaparız” diyerek baştan savarız. Halbuki bu baştan savmak savılanı değil baştan savanı küçültür. Bunu baştan savan insan görevde iken anlamazsa da , görevi bitince daha iyi anlayacaktır.

Eğitim bir ülkenin kalınması için en önemli araçtır. Eğitimci sadece öğretmen, öğretim üyesi insanlardan oluşmaz. Bir yurtta , bir camide , insanın olduğu her yerde görevlendirilecek çalışanlar eğitimci gibi çalışmalı. Başkalarına faydalı olmaya can atanları iş yoğunluğu az, insanların az ziyaret ettiği kurumlara görevlendirmek, buna mukabil iletişimi zayıf insanları güzel iletişim kurulacak olan yerlere atamak tabii ki verimlilik getirmez. Bu durumda insan işse başlar başlamaz arkadaşım gibi “ ne zaman emekli olurum”

Bir engelli arkadaşın , başka kuruma geçerek daha verimli olmak isteyen engelli arkadaşına “ ya başka kurumu ne edeceksin emekli olana kadar rahatına bak” diye tavsiyede bulunduğuna şahit olunca gerçekten de hem ülkemiz adına hem de öyle düşünen engelli olsun sağlam olsun arkadaşlarımız adına üzüldüm sadece .

Bir insanın verimli olmak istemesi sadece kendisine değil, aile fertlerinin de verimli olması için örnek olmasına , sonrasında çalıştığı kurumda arkadaşları gerçek manada çalışanı kıskanmak yerine takdir edenlerden ise iş arkadaşlarını da verimli olmaya , iletişim güçlü insan da o kurumdan hizmet alan öğrenci ve vatandaşlara da verimli olmaları konusunda davranış ve sözleri ile örnek olur gerçekten.

Şu çalışan insanlarımızı desteklemek ve onlara gerçek manada destek olmayı bir benimsemiş olsak ülkemiz inanmaktayım ki büyüme , kalkınma ve gelişme rakamlarını ikiye üçe katlayacak ve verimlilikte dünyaya örnek olacaktır. Ama uygulamada tam tesri uygulamalar görünce ben ister istemez üzülmekteyim.

Hayatımızın kısalığını göz önünde bulundurursak eğitim ve çalışmaya ayırdığımız senelerin daha mutlu geçtiğine şahit oluruz . Emeklilerimizin de yaşlandıkları zaman çoğunun “keşke daha çok eğitim alsam, keşke daha verimli olsam “ dediklerine şahit oluruz. Bunu yaşamamak için verimli olmak ve çalışmak , başkalarına faydalı olmak isteyenlere yardım etmek, onları desteklemek ve sevmek lazım . Bizim için , ülkemiz için, insanlık için .

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..