Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '21

 
Kategori
Anılar
 

EMEKLİNİN TORUN ÇOCUK HARÇLIĞI

Mahallem de Emeklilerin toplandığı Park vardır. Keçiören Gazinoda Fatih Parkı. Tam bir emekliler havaalanı gibi.
Benim de uğrak yerim. İlginç bir tarafı vardır: Sanki açık hava siyaset arenasıdır. Her köşede grup grup otururlar çardak altında, açık oturma alanlarında...
Hangi grubun yakınına oturursam bir gündemi konuşurlar. Ülke gündeminde ne manşete çıkmışsa, burada da Manşettir!
Her siyasi yelpazeden renkleri duyabilirsiniz. Sesini yükseltenler mi ararsın, pür dikkat kulak kesilenleri mi, dalgın dalgın oturanlar mı? ciddi tartışmalarına şahit olurum. Genelde kavgasız olur. Sesini yükseltenler olsa da. Bu çok güzel bir durum. Genelde birbirlerini tanıma oto kontrolü vardır. Fazla ileri gitmezler. Arasıra Turgut Başkanı görürüm. Geçenler de yine gördüm ayaküstü sohbet ettim. Mahallenin Çöp sorunu, pandemiye Uygun olmayan çay kahve satış disiplini gibi bazı sorunları anlattım. Dinledi, sonrasında iyileşmeler oldu. İnteraktif canlılıkları ile parkların atan bir kalbi var. Çok canlıdır parklar...
Bir kaç parkı gez, seçimlerin sonuçlarını tahmin edebilirsiniz. Çok ciddi söylüyorum.
Kozmopolit bir yapıdadır parklar. Renkliler. Sadece çiçekler değil insanlarda renk renk
Bu tartışmaların biri çok dikkatimi çekti. Bizzat şahit olduğum ve muhabbete benimde katıldığım bir konuşma oldu.
Oturduğum guruptan bir Emekli yaşlı beyefendinin yanına, Eşi ile birlikte, torunu geldi. Bir kız torun. Toruna ayakkabı alınacakmış, dedenin kredi kartını alıp gittiler. Tamamını dedesi verecekmiş ayakkabı parasının.
Derken konuyla ilgili bir muhabbet başladı.
Ben de dede olduğum için konu şu: Maaşlarımızın  evlat torunlara ne kadar gittiği.
Guruptan tamamına yakını bu muhabbete katıldılar:
- Valla 5 torunum var maaşımın yarıdan çoğu onlara gidiyor.
- Sadece torun değil evli bekar çocuklarım var, az bir maaşım var, maaşımı hiç ediyorlar. Ayın on günü bile kalmadan maaş bitiyor. Ayın sonuna kadar ucuz yerlere takılıp kalıyorum. Kimse bilmiyor halimi!
- Yav kardeşim dertleri bitmiyor, ihtiyaçları tükenmiyor, bizim de canımız var harcayamıyoruz valla. Canımın çektiği çok şey var ama dertten bitmiyor ki alıp ta yesem.
- Bizim zamanımızda köyümüzde ne vardı ki. Anamız başörtüsünü başından alıp ayağına bağlanmış ta Ekin biçmeye gidermiş. Ne yoksunluklar yaşadık Gardaşım, bir bilsen. Yaşamayan bilmez gardaşım bilmez...
- Yaa evinizden parka gelene kadar bir çok yerde şekerler dondurmalar pastalar var. Çocuklar görüyor canı çekiyor tutamıyorlar kendilerini. Her şey gözlerinin önünde kolayca serili. Naapsın almasında. Sonra geliyor dede canım dondurma çekti diyor. Babası anası bıkmış benden istiyor.
- Ah ah bi maaşım bana kalsa da tatile çıksam. Yok kardeşim dert bitti bu ay rahatım diyorsun, tam maaş günü bir dert çıkıyor. Haydaaa off off.
- Hele bir torunum var, kurmaz mı kurnaz. Öyle bir mahsuniyetle yaklaşıyor ki, her günün edebiyatı farklı farklı. Ara sıra vermiyorum küsüyor bana. Ama dedelik başka bir şey kıyamıyorum. O hali bile içime serinlik. Dayanamıyorum veriyorum günlük harçlığını...
Evet...Dedeler Ciddi dertteler. Bu muhabbetten çıkardığım şey, sessiz çığlıklar.
Zaten, yıllardır çalışıp didinip dişini tırnağına takarak getirdikleri bu emeklilik hallerinde biraz olsun rahat etmeleri onların hakları. Yinede tüm muhatap dedelerin gözlerinde bir sevinç var. Çoluk çocuğu torununun bu günlerini görmelerinin tadı bir başka. Öyle acı çeken bir sistem değil, tatlı huzurlu bir sitem.
Yinede bu getirdiği yılların yorgunluğunu izlerini gözlerinin altındaki şişliklerden okuyorum.
Yaşamlarının son asil günleri. Belki yarın belki yarından da yakın göçüp gidecekler.
Bu makaleyi yazarken, Almanya'da yerleşik tanıdık bir hocamızla WhatsApp üzerinden konuştuk. Konu: Annesini yeni kaybetmiş, "acısı burnumu sızlatıyor Kalender bey". Böyle bir acı Yok diyor. Ana acısı ata acısını-bende yaşlıyım- inan yeni öğrendim burnumun sızısından...

Öyle anlaşılıyor ki bizler bu değerleri sanki kolay harcıyoruz gibi. Kaybedene kadar hiç bir şeyin farkında değiliz gibi!
Onların da canı var. Artık yaşamak istiyorlar gezmek görmek bu dünyadan göçmeden, hasret yaşamlarına dönmek istiyorlar.
Emekli maaşı alana kadar emeklediler, emek eylediler yer yurt ettiler, çoluk çocuk verdiler, toruna erdiler... Yokluk keder acı derken ter ter sonunda emek-li edildiler
Ne demek Emekli! Emek-Lideri.
Kalmış bir kemik bir deri!
Haydi Beyler hep birlikte yaşatalım:
E M E K L İ D E R İ N İ
Canım Babam,
Canım Annem
Bir isteğin var mı!
SEN SÖYLE O DUYAR
Canım dedemiz
Bizleri bu güne getiren emeklerinizden ÖPERİZ.

 
Toplam blog
: 164
: 239
Kayıt tarihi
: 23.02.09
 
 

Kalenderce yaşarım. Okurum, gezerim, Çocukluğum şanslıydı; özgürlük en büyük mükafatım. Hiç bir kal..