Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Emin Çölaşan, Yörük Ali Efe, Köroğlu, Dadaloğlu...

Emin Çölaşan, Yörük Ali Efe, Köroğlu, Dadaloğlu...
 

ÖNCE MERAK EDENLER İÇİN YAZAYIM:

"Emin Çölaşan "basın"ı yazıyor. Emin Çölaşan'la ilgili olarak ortalıkta dolaşan laf çok. Lafların hepsi de "miş"li. "Karamehmet grubu açık çek vermiş gibi. "Cumhuriyet"le anlaşmış gibi. Öylesine çok "miş" var ki. Dün Çölaşan'la "bu konuları" konuştuk. "Karamehmet grubu?" "Hayır... Kimseyle konuşmadım... Ne açık çek, ne başka bir şey... "Cumhuriyet gazetesi?" "Teklif geldi... israrla istediler." "Kim aradı?" "İlhan Selçuk, Alev Coşkun, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Mustafa Balbay... Tek tek aradılar... "Gel, Cumhuriyet'te yaz" dediler. "Kararını" sorduk. "Çölaşan: "1-1.5 ay bu konulara kapalıyım, kitap yazıyorum" dedi. "Nasıl bir kitap?" "Gazetecilikte yaşadığım bazı olayların konu edildiği bir kitap." "Kitabın "Ekim ayının ortasında çıkacağını" sanıyoruz. Kitapla ilgili "2 şey" söyleyebiliriz: 1. Hayli ses getirecek. 2. Basın dünyasını sallayacak." (Sabah 13 Eylül 2007 Yavuz Donat)

Emin Çölaşan doğru Türklerin, doğru insanların yazarıydı. Kalemi kılıçtan keskindi. Çölaşan günümüzün Yörük Ali Efe'siydi; o çağımızın bir Köroğlu, Dadaloğlu çizgisindeydi. Öyle bir devre geldik ki neredeyse bir doğru insana yüz eğri insan düşüyor. Ardahan'dan Edirne'ye kadar Anadolu'nun dört bir yanından Çölaşan'a mektuplar gelirdi. Çünkü Çölaşan doğru insanların sığındığı bir kaleydi. Tam yirmi iki yıl aynı üslupla yazan Çölaşan, ne yaptı ki üslubu bahane edilerek yazması engellendi, apar topar sevenlerinden koparıldı?!.. Bunu kabullenmek mümkün değil!.. Zaten Hıncal Uluç da hepimize tercüman olacak tarzda yazdı: "Minareyi çalanın uydurduğu kılıf" dedi, Çölaşan'ın gazetesinden, sevenlerinden koparılışı bahanelerine; icazetlerine...

Yörük Ali Efe'nin yazar oğlu Cengiz Yörük bakın ne diyor: "Çocukluğumda kahramanlıkla ilgili pek çok anı dinlemiştim. İçlerinde, babam Yörük Ali Efe ile ilgili olanları da vardı. Çocuk kafamda kahramanları öylesine büyütürdüm ki!.. Sözgelimi, onlar korku nedir hiç bilmezlerdi. Bu korkusuzluk nereden geliyordu? Onlar da birer insan değil miydi?.."

Evet, kahramanlar "korku nedir bilmezler" çünkü doğru insanlardır onlar ve doğru insanlar hiçbir şeyden korkmazlar; ulusunu, vatanını sevenler ve bu uğurda canlarını seve seve vermeye hazır olanlar hiçbir şeyden korkmazlar!.. Çölaşan korku nedir bilmezdi, çünkü o doğru bir insandı. Sevenleri çoktu, düşmanları da... Ramazan ayının ruhumdaki tüm kutsallığı ile inanıyorum ki Allah onu, doğru insanları korur...

Bir gerçek de şu ki Hürriyet ve Milliyet saygınlığına gölge düşürecek hiçbir şey yapmamalıdır. Çocuklarının adlarında HANzade, ArzuHAN olan ve Hakanlığı, Hanlığı, İmparatorluğu çağrıştıran bu isimlerdeki evlatların babası olan Aydın Doğan; gazetelerinin gerçek sahibinin okuyucuları olduğunu unutmamalıdır. Büyük bir demokrasi imparatoru gibi davranmalıdır. Bir de Hürriyet Milliyet okuyucuları gazetelerine küsmemelidir: "Doğan grubu gazeteleri almıyorum" demek doğru bir yaklaşım değil. Yapıcı eleştiri ile Hürriyet ve Milliyet dünyaca saygın gazeteler konumuna getirilmelidir. Ben çok duyuyorum: "Şu sonu "yet"le biten gazetelerden bıktık" laflarını... Demokrasi her gazeteyi, her yazarı ve mütemadiyen de hemen her kitabı okuyarak, okutarak gelişir ve yerleşir. Ben her gazeteyi okurum; hemen her yazarı da...

Başka bir gerçeği de yazayım ve çok şaşırtıcı geliyor bu yazacığım durum. Her gün hemen her gazetede Aydın Doğan düşmanlığına rastlıyorum. Kendileri sütten çıkmış ak kaşık; Aydın Doğan ise kendileri gibi "ak" değil. Hiç olacak şey mi bu?!.. Bir insanın üstüne bu kadar gidilir mi?..

Dilerim ki Çölaşan'ın işine ara verilmiş olsun. Hanzade Doğan Hürriyet ve Milliyet'le ve bu gazetelerin okuyucularıyla özdeşleşmiş hiçbir yazarın kılına dahi dokunulmasına izin vermemelidir. Birçok güzel kampanyanın öncüsü olan bu gazetelere de; bu güzel vatanımıza ve cumhuriyetimize kanat gerenlere sahip çıkmak yaraşır. Bu temel çizgi tek hedef olmalıdır.

Çölaşan'a hemen her yazar; her görüşten, her partiden doğru insan sahip çıktı. Örneğin Savaş Süzal: "Ben sevgili meslektaşım onurlu gazeteci Çölaşan'ın kendi gazetem "Habergazete"de yazılarına yer vermekten gurur duyarım. Eminim onu susturmak isteyen kişilerle mücadele eden sayıları az olan bizim gibi gazeteciler arasında yer alması bizleri onurlandırır."

Tarihi kahramanlıklarla dolu Türk milleti Gazi Mustafa Kemal'i, Yörük Ali Efe'yi, Köroğlu'nu, Dadaloğlu'nu çok sever; Emin Çölaşan'ı da...
 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..