Emlak işinde mutluluk

İlk yazıma gösterilen yoğun ilgiden cesaret alarak ikinci yazımı sizlerle paylaşmak istedim. Tabiki ilginize derinden teşekkür ederim. Aslında bu ilgi de gösteriyor ki emlak ülkemizde en çok ilgi çeken sektör.

Fark yaratan sektörün, çalışan tarafı hakkında yazmak istedim bugün. Emlak öyle bir konu ki dışarıdan bakıldığında yapılar, beton, çelik, boya gibi şeyler geliyor akla... Ancak işin içine girdiğinizde bunların çok daha arka planda olduğunun farkına varıyorsunuz. Ön planda olan şeyin kalp, damar, kan, deri, kemik, duygu gibi şeyler yani kısaca insan olduğunu görüyorsunuz. Odağınızı insana çevirdiğinizde ise bir öğretmenin ya da bir doktorun öğrenci veya hastasından aldığı hazzı yaşıyorsunuz. Tek yapmanız gerekenin problem çözmek mutlu etmek olduğunu kavrıyorsunuz.

İlk yazımda da söylediğim ve inandığım gibi yaşamın amacı mutlu olmak ilkesinden yola çıkarsak emlak işinde yaşamın amacını yerine getiren yüce bir insan olmak işten bile değil. Emlak işi doktorluk öğretmenlik gibi kutsal bir iş. Hayatı boyunca birikimlerini hayal ettiği küçücük evi almaya adamış bir insanın bu hayalini gerçekleştirip onu mutlu eden kişi olacaksınız. Düşünsenize alacağınız hazzı, yaşayacağınız keyfi ve mutluluğu. Burada mutluluk veren yüce kişi olarak üstelik siz tek taraflı bir rol de oynamıyorsunuz, karşınızdakinden de mutluluk alıyorsunuz. İnanılmaz bir iş bu. İnsanların yaşadığı sevinci onlarla paylaşmak ama bunu gerçekten samimi olarak paylaşmak ne kadar keyfi verici. Şükretmeliyim ki kısa bire süre de olsa ben bu işi saha da bir dönem yaparak o keyfi aldım ve verdim.

Şimdi bir düşünün o hayali geçekleştirilen insan sizsiniz. Ne yaparsınız ? Sizi mutlu eden kişiye ödeyeceğiniz paranın oranı, miktarı ne kadar önemli olabilir ? Sizin de mutlu etmek istediğiniz insanlar vardır mutlaka, onları sizi mutlu eden bu kişiyle tanıştırmayacak mısınız ? Bu kadar bencil olamazsınız bence :-) Bencillik çok da kötü birşey değil tabiki dozunu kaçırmadıktan sonra...

Bu işi herkes yapabilir mi ? hayata bardağın dolu tarafından bakmayı becerebilen, mutluluğunu yüzüne, hareketlerine ve giyimine yansıtabilen herkes yapabilir. Zor mu derseniz çok zordur. Zaten hayatı yaşamak da zor ama mümkündür.