Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '17

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Emlak Vergisi - Vergi etiğinin ve demokrasinin turnusol kağıdı

Emlak Vergisi - Vergi etiğinin ve demokrasinin turnusol kağıdı
 

Çizim, Yücel Evren


MÜLKÜNÜ EMLAK VERGİSİ BEYAN DEĞERİNDEN SATMAK İSTEYECEK KİMSE VAR MIDIR? CEVAP KISA VE NET. “HAYIR”. ÇÜNKÜ BU DEĞER DÜŞÜKTÜR. VE İŞTE BU GERÇEK DEMOKRASİ ALDATMACASININ AÇIK KANITIDIR.

Yazlığa geldik. Belediyemizin internet üzerinden vergi tahsilatı uygulaması bulunmadığından, her yıl olduğu gibi bu yıl da emlak vergimin ilk taksidini cezasıyla birlikte gecikmeli ve (vergi yükümlülüğünün ilk taksidini geciktirmenin etik dışılığını ikinci taksidi erken ödeyerek telafi ediyor olabileceğim ümidiyle ve yine her yıl yaptığım gibi) ikinci taksidini de o esnada ödedim.

Emlak vergisi oranı üzerinden yazlığımın değerini hesapladığımda evimi bugün satlığa koysam isteyeceğim fiyatın yarı fiyatı “eder” buluyorum.

Yani, belediyem, mülkümü gerçek değerinin yarısı üzerinden vergilendiriyor.

O zaman ne mi oluyor?

Bu “eder” (belediyenin emlak vergisine esas aldığı değer) uygulamada alım satımlarda tapu harcının da matrahını oluşturuyor. Yani belediye emlak beyan değerini düşük tutarak tapu harcının da yarı oranda düşük tahsil edilmesine yol açıyor.

O zaman ne oluyor?

Müteahhit, imal ettiği mülkün satış bedelini gerçek bedelin yarısı üzerinden göstermiş oluyor. Yani satış hasılatını yarı yarıya düşük kayda geçiriyor.

O zaman ne oluyor?

Müteahhit, bu mülkün imalatında kullandığı girdileri yarı yarıya kayıt dışında bırakabiliyor. Yani, imalatta kullandığı malzemenin yarısını faturalandırmamış oluyor.

O zaman ne oluyor?

Bu mülkün imalatında kullanılan girdilerin (demir, beton, tuğla, fayans, doğrama… vs.) tedarikçileri işlemlerini yarı yarıya kayıt dışı bırakmış oluyor.

Bu kayıt dışılığın içine “işçilik” ücretleri de giriyor.

Tüm bunların sonucunda ne oluyor?

Sektörün tamamı zincirleme kayıt dışı bırakılıyor. Müteahhit ve tüm girdi tedarikçileri zincirleme faaliyetlerinin yarısını kayıt dışına çıkardıklarından devletin gelir-kurumlar vergi tahsilatı bu oranda azalmış oluyor.

İşçi ücretleri üzerinden devletin kasasına girmesi gereken vergi ve sgk primlerinin yarısı kapsam dışı bırakılıyor.

Devletin savunma, eğitim, sağlık, adalet… harcamalarına ayrılması gereken tutar ceplerimizde kalıyor.

Herkes memnun. Devletin eğitim, sağlık, adalet harcamalarının yetersizliğinden yakınanlarımız da dahil… Ve emlak vergisini düşük ödemiş olan bizler de.

İşte kendi kendimizin altını oyma böyle bir işbirliği içinde ve menfaat birliğimize dayalı her birimizin onayı ve katkısıyla böyle gerçekleşiyor.

Örneğimizdeki kaça-kayıp oranı yarı yarıya. Oysa gerçek durum çok daha acıklı. Bu tablo bazı belediyeler için onda birleri de aşan düzeyde.

İstanbul’da birkaç (sosyal demokrat) belediye bu uygulamadaki sakatlığa meydan okumaya kalktılar, emlak vergi beyan değerlerini yüzde dörtyüz oranında artırdılar, anında kıyamet koptu.

Kıyamet koparanların başında en çok satan “sosyal demokrat” gazetemizin başyazarı da var.

O kıyamet koparanlara,  “peki mülkünüzü bu yeni beyan değeri üzerinden satar mısınız” diye sorun yine itiraz edeceklerdir. Çünkü bu değer dahi gerçek değerin altında kalmaktadır.

Tüm bu olumsuzlukların sebebi ise bizatihi “demokrasi”nin kendisidir.

Emlak vergisini toplayanlar vatandaşların oylarına talip belediyeler olunca sonuç bu oluyor. Oy kaybetme kaygısı tüm bu gelişme ve sonuçlarda temel belirleyici.

Emlak vergisi eskiden merkezi bütçe gelir kalemlerindendi. Oy oranına direkt etkileri nedeniyle belediyelere devredilmişti. Devirden önceki durum da şimdikinden farksızdı. O zaman da yine merkezi idare oy kaygısıyla bugünkünün benzeri uygulama yapardı.

Bu emlak vergisi denen “servet vergisinin” bugün artık olmayan başka işlevleri de vardı. Gelir dağılımında eşitlik aracı olması gibi…

Ülkemiz dünya gelir dağılımı eşitsizliğinde önde gelen ülkelerdendir.

Günümüzde devletin vergi gelirleri en yüksek oranda dolaylı vergilerden (kdv, ötv gibi) ve bir ölçüde de doğrudan vergilerden (gelir vergisi, kurumlar vergisi vb.) oluşur.

Dolaylı vergiler gelir dağılımı eşitliğinden uzaklaştıran uygulamalar olduğundan adaletsizdir.

Söz gelimi zengin de fakir de aynı miktar ekmek yer ve ekmek üzerinden eşit oranda kdv öder. Ödenen kdv’nin gelire oranı ise zenginde daha düşük, fakirde daha yüksek olacağından ortada bir büyük adaletsizlik oluşur.

Verginin devlete gelir sağlama yanında gelir dağılımında eşitsizliği giderme işlevi de bulunduğundan bu işlevden yararlanılabilmesi için artan oranlı doğrudan vergilere ağırlık verilmesi istenir.

Servet vergilerinin de gelir dağılımı eşitsizliğini gidermede benzer işlevi vardı(r). Yüksek gelir elde eden kesimlerin birikimlerinin bir kısmının vergi olarak alınıp transfer harcamaları, eğitim, sağlık, bayındırlık gibi alanlara harcanması suretiyle düşük gelir gruplarına aktarılmasıyla gelir dağılımı eşitsizliğinin bir nebze giderilmesine olanak sağlayabilmesi gibi.

Ve işte sosyal demokrat görüşün bu temel argümanının süreç içinde oy hesapları nedeniyle işlevini yitirmesi sonucunda bugünlere gelinmiştir.

Gelinen noktada gelir dağılımı eşitliği kavramı kıymetini kaybetme aşamasına varmıştır. Düşünce özgürlüğünün temeli olduğunu düşündüğüm laiklik ve hukukun üstünlüğüyle birlikte gelir dağılımı eşitliği demokrasinin olmazları mıdır, yoksa demokrasinin kendisi bu değerleri tüketen canavar mıdır, kafam karıyor!

Tüm bunları Mülkiye’den “Kamu Maliyesi” hocam ve bir dönem Maliye Bakanımız da olan Nami Çağan’ın vefatını dün tesadüfen ve gecikmeli şekilde öğrenmem üzerine yaşadığım üzüntünün çağrışımlarıyla anımsadım. Sevgili hocam Nami Çağan, sloganlarla, bangır bangır ajitasyon cümleleriyle konuşmazdı. Ama duruşuyla, zerafetiyle, söylemiyle gerçek bir demokrat ve sosyal demokrat dava adamı olduğunu her ortamda hissettirirdi. Nur içinde yatsın.

Ve dilerim özgür ve adil Türkiye’miz zenginliklerin daha eşit paylaşıldığı günlere varsın…

Kenan IŞIK

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..