Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Empatik bir evlilik

Empatik bir evlilik
 

İnsanlar neden evlenirler? Bu soruya tek bir cevap vermek imkansızdır. Ancak cinsiyetlere göre genel bir cevap vermek mümkündür. Örneğin bir erkek neden evlenir? Genel sebepleri şunlardır; neslini devam ettirmek, evin işlerini yapacak biri olsun ve yaşlanınca onu karısından başka kimsenin çekmeyeceğini bildiği için:). Peki, kadınlar neden evlenir? Bu soruya verilecek cevaplar ise genel olarak, kendilerini değerli hissetmek, sevilmek, korunma ihtiyacı ve kaprislerine katlanacak birisini bulmak:) içindir.

Bu tespitleri yaptıktan sonra bazı evliliklerin neden anlaşmazlıklarla devam ettiği veya olumsuz sonuçlandığı herhalde daha rahat açıklanır. Kadın erkekten kendisini değerli hissettirecek sözler söylemesini ve davranışlarda bulunmasını beklerken, birçok erkek için bunlar çok anlamlı değildir. Hatta "lüzumsuz" olarak bile görülebilir. Örneğin; akşam eve gelirken alınacak bir çiçek, eşinden habersiz bir lokantada rezervasyon yaptırmak, ona ne kadar güzel yemek yaptığını söylemek, hayat arkadaşı olarak neden onu seçtiğini açıklamak ve bunun gibi herkese ve her kesime hitap edebilecek ufak jestler kadınların kendilerini değerli hissetmelerine yardımcı olur. Kadınların yine erkeklerden beklediği en önemli davranış "destek" davranışıdır. Bir kıyafet alırken bile "Çok güzel, zevkin çok güzel senin!" demek onu dünyanın en mutlu kadını yapmaya yeter. Belki eve gittiğinizde "Keşke bu rengini almasaydım!" tepkisiyle karşılaşabilirsiniz ama işte burası da az önce bahsettiğim "kaprislerine katlanmanız" için sizi tercih ettiğini hatırınızdan çıkarmadığınız sürece bir sorun olmayacaktır. Erkeklerin, kadınlardan beklediği nedir? Herşeyin önceden hazır olmasıdır. Örneğin, yemeğe oturulacaksa herşey önceden hazır olmalı ve ona bir iş koşulmamalıdır. Kadın ise sofrayı beraber hazırlamayı ister! "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" gerçeğini yaşatmalarını bekler erkekler, kadınlar ise hayatta beraber yürümeyi beklerler!
İlginç olan nedir? Evliliklerin ne amaçla kurulduğunu iki taraf asla konuşmaz. Yani, evlilikten ne anladıklarını, neden evlendiklerini paylaşmazlar. Evliliklerle ilgili en iyi açılımı evlilerin birbirleriyle olan konuşma süreleri belirler aslında. Evlilik öncesi flört ve nişanlılık devresi en çok konuşulan dönemdir. Bir çok vaatler verilir, üst düzey bir paylaşım vardır. Ancak, evlendikten sonra verilen sözler unutulur, abartılı paylaşım yerini ilk bir iki yıl sonunda yarı bencilliğe bırakır. Evlilik öncesi dönemdeki temel saplantı "sahip olma"dır. Bu saplantının insana yaptıramayacağı çok az şey vardır. Örneğin, futbol hastası bir erkeğin, nişanlısının "Bu akşam sinemaya gidelim mi?" arzusunu geri çevirememesi gibi. Kadın bu duruma bakarak, benim kocam olacak kişi benim isteklerimi ve beklentilerimi dikkate alıyor düşüncesini geliştirebilir. Sahip olma duygusunu tatmin eden erkek, evlilikle beraber aynı soruya, "Bu akşam TV de çok önemli bir maç var." diyerek cevap verir ve kadının zihninde oluşturduğu bütün şemaları yıkar. Dedik ki evlilikle beraber sahip olma saplantısı gerçekleşiyor. Bundan sonra evliliğin, halk arasında "Cicim Ayları" dediğimiz en güzel ikinci dönemi gelir. Sağlıklı evliliklerde hiçbir dönem abartılı yaşanmaz. Ancak, sağlıksız temellerle atılmış evlilikler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu dönemde de "cinsel birleşme" ile, abartılı yaşanması muhtemel, haz odaklı bir yaşantı söz konusudur. Evliler yine çok konuşurlar ancak konu odaklılığı ve dinleme azalır. Sağlıksız evliliklerde sorunlar, 5-10 yıl arasını kapsayan evliliğin üçüncü dönemi diyebileceğimiz dönemde kendisini belirgin olarak gösterir. Artık doygunluk artar, katlanma eşiği azalır. Evliler artık daha az konuşurlar, göz teması süreleri kısalır, hatalara abartılı tepkiler verirler. “Zihin okuma” dediğimiz, karşısındakinin davranışını ne amaçla yaptığını, ona sormadan açıklama ve suçlama davranışı artar. Kavgalar ve suçlamalar artar. Evliliğin ilerleyen evrelerinde de bu sorunlar artarak devam eder. Bireyler, yaşlılıklarında ise evliliklerini sorgularlar ve olumsuz bir evlilik geçirmişlerse iyice umutsuzluğa kapılır ve benlik bütünlükleri zedelenir.

Bütün bu açıklamalarımızı neden yaptık? Çünkü, evlilik gibi genelde insanın hayatında bir defa olan ve ömür boyu sürebilen bir olgunun çokta farkında olunmadan yaşandığını göstermek amacıyla. Eşler, birbirlerini anlamaya, değer yargılarını çözmeye, birbirlerine saygı göstermeye ve kendi kişilikleriyle evliliklerini sürdürmeye çalıştıkları anda daha mutlu ve daha huzurlu bir evliliğin de kapılarını açmış olacaklardır...

 
Toplam blog
: 59
: 2088
Kayıt tarihi
: 07.11.07
 
 

Psikolojik Danışmanım, 3 tane dünya tatlısı çocuğum var. Beşiktaşlıyım... Psikolojiye doğuştan bi..