Emperyalizm'in alçaklığı..

İlk önce Marks’ın Kapitalizm üzerine öğretilerinden gördüğümüz bir sömürü ve artık değer düzeni olan sistem kendini geliştirerek ve her geçen gün daha da cüretkarlaşıp acımasızlaşarak günümüze kadar gelmiştir ve son aşaması da ABD’nin başını çektiği Emperyalizm’dir. 

Mark’sa, Engels’e ve Lenin’e göre bundan sonraki aşama, sonucu Komünizm olan Sosyalizmdir. 

Emperyalizmi kısaca güçlü ve egemen ülkelerin dünya halklarından zorla ya da işbirlikçiler kanallıyla kandırarak iç ettiği, sömürdüğü, yer altı ve yer üstü değerlerin, kendi halkının hizmetine sunup, onların refah içinde yaşamasını sağlaması.. Bu yolla geliştirdiği Kartel, Tröst ve büyük şirketleri kanalıyla ürettiği, el koyduğu ürünleri yine o sömürdüğü ülke halklarına satarak büyük kazançlar elde etmesi olarak açıklayabiliriz. Yani bir kısır döngü olarak ta görülebilir Emperyalizm’in uğraşıları. Dünyadan sömürür, kendi halkına yedirir, artanı yine o sömürdüğü ülkelere satar. Bu arada çok büyük kazanımlar elde eder. Gözü karadır, acımasızdır, amacına ulaşmak için her yolu dener. 

1960’lı yıllardan itibaren kendisi de emperyalist bir ülke haline dönüşen SSCB’nin dağılmasından sonra; O zamana kadar 2 süper güçten birisi olan ABD, daha önce nisbeten dar olan pazarlarını tam anlamıyla genişletme ve dünyanın tek efendisi olma adımlarını atmaya başlamıştır artık. Silahlı, silahsız işgalle, yerli işbirlikçileri kanalıyla olsun artık acımasız bir ABD Emperyalizmi kıskacına girmiştir dünya.. 

Uzağa gitmeye gerek yok..1992 yılını bile milat olarak alsak dahi, o günden günümüze ABD’nin dünyadaki ülkelerin iç işlerine karışmak, o ülkeleri kendi pazarları, kendi şantiyeleri, kendi ham madde kaynakları, kendi enerji kaynakları yapmak için harcadığı dolarları hesap edebilirmisiniz?. Trilyonlarca dolar söz konusu değil mi?..ABD bu harcadığı paraları yine o sömürgeleştirdiği ülkelerin kaynaklarından karşılıyor. Yani cebinden bir şey çıkmıyor, ama cebine çok şey giriyor. Örnek: ABD, Irak Hükümeti ile yaptığı resmi anlaşmaya göre ülkeden çıkan petrolün % 75’ine sahiptir.. 

ABD 80’li yıllarda “Yeşil Kuşak”, 90’lı ve 2000’li yıllarda da BOP Planı nı devreye sokarak bu Emperyalist emellerini sergiliyor dünya üzerinde. 80’li yıllarda SSCB’nin genişlemesini ve sıcak sulara inmesini engellemek için uygulamaya koyduğu “Yeşil Kuşak” projesi ile Afganistan’da Taliban’ı örgütlüyor, Pakistan’da, Ziya Ül Hak’ı iktidara getiriyor, Hindistan’da dini icraatları ön planda olan bir koalisyonu iktidara getiriyor, İran’da Humeyni iktidara geliyor, Türkiye’de Hizbullah örgütleniyor vs. Aynı zamanda Avrupa’da Milliyetçi akımları körükleyerek Yugoslavya, Hırvatistan, Çekoslovakya gibi bir çok ülkenin parçalanmasını sağlıyor. 

Günümüzde BOP planı uygulamadadır artık ve ABD bu planın uygulanması için hiçbir kalleşlikten geri durmamaktadır. Bu nu yaparken de amacını gizlememekte “Biz Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 24 ülkenin haritasını değiştireceğiz” diyebilmektedir. Ülkelerin on yıllık, yirmi yıllık iktidarlarını belirlemekte (Örn. Türkiye) “güzellikle” kabul etmeyenleri zorla yola getirmeye çalışmaktadır. (Örn. Suriye, Libya) Tüm bunları yaparken de gerekçe olarak o ülkelere “Demokrasi” getirme mavallarını öne sürmekte.. Ülkemizde de “İleri Demokrasi” hikayeleri olarak öne çıkan bu “gerçek” ne hikmetse açlıktan ölen, yok olan, kıvranan bir çok halkların derdine çare olamamaktadır. Zaten amaç da o değildir. 

Lafı uzattık, ukalalığıma vermemenizi dilerim. Ama bu ön giriş, özellikle Libya ve Suriye’de İngiliz ajanlarının yönettiği muhalif kitlelere inananlara, ülkemizde de RTE’ye biat eden ve dokununca ibadet ettiğini sananlara ve bunlara inananlara Emperyalizm’in stratejilerini (naçizane) anlatmak için gerekliydi sanırım. Bilenler zaten biliyor.. 

2011’in başlarından beri ABD Emperyalizminin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki numaralarını biliyorsunuz izliyorsunuz. 

Yazımıza ilham olan bir başka İnsanlık Ayıbı.. Emperyalizmin korkunç ve acımasız yüzünü görmek için çok acıklı bir örnek. SOMALİ.. 

1992 Yılında Somali Hükümeti Açlık Salgını ilan ediyor ve tüm dünya ülkelerinden yardım istiyor. Tabi Emperyalistler bu olaya kayıtsız kalıyor ve 200000 insan ölüyor. O günden bu güne yapılan hiçbir şey yok. Şimdi yine bir çok Afrika ülkesinde olduğu gibi Somali’de yine açlık salgını var. 30-40000 insan açlıktan ölüyor ve 12 milyon insanında bu salgından etkilenme (ölme) tehlikesi var. 

Bu dramın önlenmesi için gerekli olan para 2 milyar dolar. Afrika’yı iliklerine kadar sömüren ABD bu parayı bulmuyor, o insanlara “demokrasi” getirmiyor. Aynı ABD, Irak’ta ve Afganistan’da hain emellerinin maşası olan askerlerine serinlemeleri için Klima masrafı olarak 27 milyar dolar harcıyor.  

Bir insan Hristiyan, Müslüman, Ateist, Budist olabilir. Önemli olan önce insan olunduğunun hatırlanması ve Emperyalistlerin bu tür vahşiliklerinin kınanmasıdır diye düşünüyorum. 

Somali'deki zulme kayıtsız kalmakla, Irak’ta on binlerce Müslüman kadına tecavüz edilmesine, milyonlarca insanın öldürülmesine kayıtsız kalmak arasında hiçbir fark yoktur. Bu acımasızlığın ve karşılığında kayıtsızlığın dini imanı olmaz.. Burada din de, iman da paradır. Bunu bilmeliyiz ve ülkemizin özellikle on yıllık yönetiminin Emperyalizmin bu vahşiliğine nasıl maşa olduğunu sorgulayabilmeliyiz.. 

Sorgulama o kadarda zor değil. BOP ve Eşbaşkan’lık görevini öğrenelim yeter.. 

Saygılar.. 

27.07.2011