Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Emrah Serbes, Müslüm Baba ve Arabesk

Emrah Serbes, Müslüm Baba ve Arabesk
 

Müslüm Gürses dinliyorum, bir yandan da Emrah Serbes’i okuyorum. Arabesk ve ergen öfkesi iç içe giriyor. İç içe değil midir zaten? Arabesk, hayatın ve insanların kötülüğünü görüp büyümek istemeyenlerin tarzı. Emrah Serbes’in kendi kişiliğinde de yazdıklarında da bu arabesk tarzı görüyorum. Siz öyle görmüyorsunuzdur belki. Ama ben söyleyeyim, arabeskin esas nedeni ergenlik travmalarıdır, aşılmaz onlar, aşılmaya çalıştıkça yaşanılan başarısızlık , aşılamayacağını düşündürür sahiplerine. Ya da daha doğrusunu söyleyelim, çocukluğun kör belleğine işlenen, ergenlikte de hatırlanmayan ama rahatsızlığı duyulan travmalardır bunlar. Emrah Serbes bazen bunları karakteri üzerinden okuyucunun belli belirsiz hatırlamasına yardımcı olur.

I.
Ergenlik hakkında uzmanlar çok konuştu, ben uzatmayayım. Sadece bir şey söylemek istiyorum, bu dönem insanın gerçekle yüzleşme dönemidir. Fikirler çok hızlıdır , gerçeğe doğru koşar amacının farkında olmadan. Sıhhatli değildir bu fikirler, çok dinamiktir, anlamsız bağlantılar kurmakta mahirdir. İlerleyen yaşlarda bu dinamizm istenir de hiç yakalanamaz. Evet, fikirler gerçekliğe doğru sel gibi akar. Gerçeklik derken, onu da söyleyeyim, felsefi filan bir şey değil bu. Çocukken hangi gerçekleri görmeyiz, o işte. Ekmeğin ekmek olduğunu bilirsin de parasız kalıp ekmek alamamanın nasıl gurur kırıcı olduğundan bihabersindir, bunun gibi.

Daha acımasız gerçekler de öğrenir ergen;onu arabeske bir ömür bağımlı kılan türden. Yazının başındaki babasına söven Galip, Anadolu’da çok görülen çocuklardan. Psikanalizde, insan gerçekliğe babasının simgesel baskısıyla kavuşur. Her istediğinin her an tatmin olmayacağını çocuk babasından öğrenir. Ahlakı büyük oranda babasından öğrenir. İşte tam burada, bir özeleştiri yapmak gerekiyor. Türkiye’nin birçok yerinde babalar ahlakı öğretecek kadar ahlaklı değiller. Çocukken fark edilmeyen bu ahlaksızlık, ergenlikte birçok gencin önüne çıkıverir. Genç ,babası nedeniyle şekillenmiş ahlaki zaaflarını babasında kolayca görür. Zaten Nietzsche’nin dediği gibi, babanın sakladığı oğulda çıkar. Çocuk babasının sakladığı ahlaki zaafları en iyi bilendir.

II.
Dünya, arabesk birey için acı çekilen yer değildir. Sosyologlar burayı hep ıskaladı. Arabesk hayat sürenlerin asıl mesajı, dünyanın yaşanmaya değer bir yer olmadığıdır. Değer ve ahlak, o henüz ergenken çökmüştür. Ailesi ve akrabasında dile alınmayacak yozluklar görmüştür. Şu televizyondaki acayip programlar sayesinde bu yozlukları birinci elden duyuyoruz hepimiz. İlla cinsel konularda değil ahlaki çöküş. Mesela Müslüm babanın travması… Öz babası, öz annesini öldürmüş, Müslüm baba bir daha da babasıyla konuşmamıştır.

Suça sürüklenmek, arabesk öznenin olağan trajedisidir. Bilimsel bir dille söyleceksek, süper-ego bu öznenin ruhunda kendini hissettirememiştir. Kültür ona yaşanılası ya da samimi gelmemiştir. İnsanın arzularını bastırması esasken, o etrafında gizli ya da açık bir şekilde arzularını bastırmayan, hazlarını ertelemeyen insan görünümlü hayvanlar görmüştür. Arabesk özne sanıldığının tersine bu durumdan kurtulmak ister genellikle. Kente kolay alışanları kurtulur, yarası derin olmayanlar da kurtulur, bu tip zaten Orhancı’dır. Müslümcüler, hayatlarının temeline işlenen arızları bünyelerinden temizleyememiştir, çaresizdir, bırakmıştır artık onlar. Müslüm baba bunu kendisi ifade ediyor: "Orhan abi bizim pirimizdir. Orhan Gencebay, 'Böyle gelmiş böyle gitmez' diyor, bizse 'Böyle gelmiş böyle gider' diyoruz." Akademisyenler ve Fazıl Say gibileri, arabesk bireyin samimi sohbetine mazhar olamadıkları için onları asla anlamayacaklar.

Emrah Serbes’in bunu anladığını düşünüyorum. Beni onun kitaplarına çeken de bu durumu anlaması ve anlatmaya çalışması…

 
Toplam blog
: 60
: 348
Kayıt tarihi
: 07.09.16
 
 

SBF-Mülkiye mezunu, TCDD'de Memur. ..