En büyük bilgeye, Konfüçyüs’e…

“Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,

Bildiğini bilmeyeni uyarınız,

Bilmediğini bilene öğretiniz,

Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”

Demiş ve kendisine olan sonsuz güveni, öğretilerindeki mistik tutumu, gelişmiş hitap yeteneği sayesinde tarihteki en bilinen öğretmenlerden biri olmuş, Konfüçyüs’ü bir de yerinde dinlemek.

Tam olarak nerede miyim?

Öğretilerindeki kelimelerin gücünden Konfüçyüs’ü anlamak adına, 1070 yılında Hanoi’de inşa edilmiş, ülkenin ilk üniversitesi olma özelliğine sahip Konfüçyüs (Edebiyat) Tapınağında…

M.Ö. 551- 479 yılları arasında yaşamış olan Konfüçyüs bir bakıma Çin’in Sokrates’i olarak kabul edilmektedir. Tartışmalardan uzak, tümüyle uyum içinde yaşayan bir toplum ve dünya kurmayı amaç edinmiştir.

“Ben eskiye inanan biriyim, bir kurucu değil bir aktarıcıyım” düşüncesiyle de hareket ederek, eski Çin metinlerini gözden geçirmiş, filozof ve düşünürlerin yazılarını derleyip toparlamış, kendi yöntemiyle yeni kuşaklara aktarmıştır.

23 yaşında öğretmenliğe başlamış, 50’li yaşlarda idari işlerde çalıştıktan sonra on dört yıl boyunca ülkeyi dolaşmış, gezdiği toprakların tarihsel sürecini, yaşam koşullarını, gelenek ve göreneklerini gözlemlemiş, düşüncelerini zenginleştirmiştir.

Buna rağmen düşüncelerini gerçekleştirmek için uygun konuma gelemese de bilgiye olan inancı, öğrenme ve öğretmeye olan aşkından dolayı çok sayıda yeni öğrenci kazanmıştır.

Yaşamı boyunca kaleme almadığı düşünce ve öğretileri, ölümün ardından ona bağlılık gösteren ve ondan tarih, edebiyat, felsefe, ahlak öğrenen öğrencileri tarafından kaleme alınmıştır.

Konfüçyüs, öğretisinin temelinde sadece insan, insan- toplum ilişkilerini (ana- babaya saygı, merhamet, adalet) baz almış, adına kurbanlar verilmiş, kimine göre “iyi yetişmiş bilge kral, imparator”, kimine göre de “kusursuz büyük insan, en büyük bilge”, son olarak ta Çin’in resmi ve milli dini Konfüçyüs’çülüğün mimarı olmuştur.

Tüm bu bilgilerle donanan ben,

Lotus çiçeklerinin bulunduğu iki havuzu, uzun yaşam ve rahatlığı simgeleyen taştan yapılmış kaplumbağa figürleriyle beş bölümden oluşan tapınağı ardımda bırakırken, beynimi sadece şu kelimelerin gücüne bırakıyorum.

“Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir,

Bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir,

İstek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir,

Akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir,

Özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir,

Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.”

Süheyla Zarzık

17. 08. 2016

https://plus.google.com/113099090222250466981/posts

suheylazarzik.wix.com/motivationandpeak