Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '11

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

En büyük Çorlu!

En büyük Çorlu!
 

Ya ya ya, şa şa şa! Çorlu Çorlu çok yaşa! (Tamamen yalan! Ölmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz!)


‘Çevre bilinci’nin temel kurallarından biri: “PİSLETEN TEMİZLER” kuralıdır. Aslında oluşmuş pislik artık öyle yada böyle pisliktir ve geri döndürmek kırılmış bir vazoyu anneniz görmeden eski haline getirmek kadar zordur! Yani imkânsıza yakın bir zorluktan söz ediyoruz. Ama ne yazık ki (objektiflik adına:) “imkânsız” diyemiyoruz. 

İşte bu sebepledir ki pisletenin ‘temizlemesi’ pek de mümkün değildir. Ancak burada insani bir etkiden söz edebiliriz, o da: BEDEL! Pisleten temizleyemeyeceğine göre, bu pisliğin bir bedeli olmalı. İşte bu bedeli faillerden almak çok daha akıllıcadır. Bu durumda çevre bilincinin temel kuralı da; “PİSLETEN ÖDER” şekline dönüşüverir!.. (“Her bir şeyi zırt pırt değiştiriyoruz bu değişmiş çok mu” kuralı!) 

Küçük kasabamızda yaşanan hormonlu büyüme sayesinde bu gün 30 yıl öncesine göre 8-10 kat daha iri bir KASABADA yaşamaktayız. İşte bu hormonal etki bu gün de tüm hızı ile devam ederken kentimizdeki bu büyümeye DUR diyecek büyük bir gelişme yaşandı! Durun, durun! Öyle hemen sevinmeyin. Şişman kasabamızı zayıflatmak için otçu doktorlara göndermiyoruz. 

Geçenlerde Facebook’da bir tavsiyede bulundum: Anne ve babalara, “Çocuklarınızı üniversite seçiminde tıp fakültelerine yönlendirin. Okulu bitirince de uzmanlıklarını onkoloji alanında devam ettirsinler. Çünkü Çorlu’da, bu gidişle, en büyük sektörlerden bir tanesi ‘hastanecilik sektörü’ olacak! Hatta sırf kanser türleri ile ilgilenen özel ihtisas hastaneleri bile açılacak.” Dedim. Hem arkadaş listemde, hem de tavsiyeyi paylaştığım sayfalarda çok ilgi gördü. Hatta girişimcilik konulu bir sayfada “Ayın, hatta yılın en zihni sinir teklifi” diye yorumlar yapıldı. Bununla birlikte ortadaki ironiye daha acıklı katkılar yapanlar da oldu! 

Çapa, Cerrahpaşa yada diğer hastanelerde tedavi olan hastalar istatistiksel olarak ortaya yok. Bu sorun, özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu kentlerde yaşanan kanser ve diğer çevresel hastalıkların verilerini etkiliyor. Gebze, Dilovası ve Çayırova bölgesinin son yıllarda kanserde liderliği ele almış olması tümüyle bir istatistik hatadır. 

İstanbul ve Edirne’de bulunan üniversite hastanelerinin çok yakın olması, Çorlu (hatta Çerkezköy ve Lüleburgaz) da yaşayan halkın günübirlik gidip gelebilmesi, yerel kanser istatistiklerinin doğru ve kaliteli şekilde oluşmasını engelliyor. 

Ben bu kanser enstitüsü konusunda ciddi-ciddi düşünülmesinden yanayım. Yakışır Çorlu’ma! Kocaman bir kanser enstitüsü olsa fena mı olur. Hem Hatip Mahallesinde kurulacak atık bertaraf ve elektrik santrali gibi geniş bir alana hitap etmesine de gerek olmaz. Sadece yörenin müşterileri yeter! Kanserin yanı sıra deri hastalıklarını, akciğer ve solunum yolu hastalıklarını da unutmamak gerekir. 

Hatip Mahallesinde kurulacak atık bertaraf ve elektrik santrali kalabalık nüfusu ile her geçen gün ülkemizin İLLERİNİ birer ikişer sollayıp, bu hızla giderse nüfus konusunda İstanbul’un bile tozunu attıracak olan Çorlu’da İLÇE STATÜSÜNE rağmen önemli gelişmeler yaşanıyor! 

Bizler özellikle soğuk havalarda, sis ile birlikte çöken egzoz dumanını görebiliyoruz. Bu nemli duman bulutu, akşam saatlerinde, iyice yavaşlayan çarşı trafiğinde araba farlarının aydınlattığı, romantik bir ışık şovuna dönüşüyor! Yaşanan görsel şölen, kaldırımda yürümekte olanların boğazında düğümleniyor. Ama bu düğümlenme; gördükleri karşısında duygulanan insanların halinden çok, bir an evvel evlerine gitme derdindekilerin kükürt ve egzoz kokuları arasında boğuluşlarından kaynaklanıyor. 

Çorlu, her geçen gün değişikliklere gebe. Bizler de bu değişimlerin içinde yaşamak yada ölüp gitmek gibi kısır iki yoldan birini seçmek zorunda bırakılan küçük piyonlarız. “Ya sev, ya terk et!” İlkesi, dünyanın tüm kuralları gibi seve-seve uymak zorunda olduğumuz, yani terk etmektense kötü de olsa basit ve sıradan yaşantımızı devam ettiğimiz bir seçenek. Eğer hâlâ nefes alıyorsak, -demek ki- terk etmediğimizin ispatıdır! 

30 yılda, yüzde 800 büyüdük! En hızlı büyüyen olmanın gururunu içimizde duymalıyız. Sadece bu da değil; çevre kirliliğinde de birinciliği bırakmıyoruz. İstatistik oyunları ile hakkımız yenmiş olsa da, kanserde de öndeyiz. Belki kupayı kaldırmamıza izin vermiyorlar, ama gönüllerin kanser şampiyonu biziz. En büyük Çorlu, başka büyük yok! 

Hep sevgi ile kalın. 

Murat SEVGİ 

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..