Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

En büyük Tarikat….

En büyük Tarikat….
 

İnsanoğlu, dünya sahnesinde boy göstermesi ile birlikte ilk hissettiği duygu, “korku” olmuştur. Uçsuz bucaksız gökyüzü, denizler, karalar, kendine acı veren vahşi hayvanlar…Son derece sınırlı bir gücü olan bir yaratılmış, nasıl korkmasın ki?

Ancak insanoğlu kendinde diğer canlılara göre çok gelişmiş bir aklın oduğunu çok çabuk keşfetmiş, önce kendine zarar veren diğer canlılardan korunmasını öğrenmiştir. Öğrenilen her yeni bilgi bir bilgi okyanusuna açılmaktır. Bu yüzden insanoğlu ne kadar öğrenirse öğrensin, daha öğreneceklerinin başında olduğunu anlamış ve korkuları giderek çoğalmıştır. Kendi dünyaya getirdiği çocuklarını örnek alarak kendinin de bir yaratıcısı olduğunu düşünmüş, zor durumlarda nasıl çocukları kendine sığınıyorsa o da yaratıcısına sığınma, böylece korkularını hafifletme yolunu seçmiştir.

Birbirinin varlığından habersiz toplumlarda, değişik biçimlerde de olsa ayni bilincin doğması hiçde şaşırtıcı değildir. Bu gün çok küçük bir azınlık dışında insanların tamamının belkide tek ortak yanları “Allah” bilincidir.

İnsanın, bu dünya denen çok da büyük olmayan mekanda barış ve güvenlik içinde yaşayıp evrimleşmesi amacı ile zaman zaman din adı verdiğimiz öğretiler gönderilmiş, insanların bunlara uyup bir arada daha iyi bir yaşama ulaşabilmeleri amaçlanmıştır. Bütün dinlerin ana temalarının aynı olması da bu düşünceyi destekler niteliktedir.

“O, kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir...” (En’am 61)

Ayetine rağmen kitapları tahrif edip temel dinî hükümleri değiştiren ve temel mesajı bulanıklaştırıp anlaşılmaz kılan güçlerin insan ve iradesi üzerinde diledikleri baskıyı kurup arzu ettikleri bireysel ve toplumsal değişimi sağlamayı amaç edindikleri aşikârdır.

Kendi düşüncelerini başkalarına kabul ettirmek, onlar üzerinden maddi ve manevi çıkar sağlamak düşüncesindeki bazı kişiler en önce insanların bu saf Allah ve din inancına el atmış ve tarikatler doğmuştur. Değişik dinlerdeki birkaç tarikata bakalım.

Hıristiyanlıkta:

Albigeoisler: Tarikatın inancı: Bedenle ilgili herşey günahtır, ruhla ilgili olan herşey iyiliktir, evlenmek yasaktır çünkü bedenidir; İsa Tanrı değildir,

Barnabasçılar:

Tarikatın inancı: Barnabas İncili´ni kabul ederler, diğer İncilleri reddederler. Barnabas İncili, Müslümanların da kabul ettiği bir apokrafik yani Vatikan´ca kabul olunmayan bir İncil´dir. Müslümanların iddialarına göre, Barnabas İncili´nde, Hz Muhammed´in peygamberliği müjdelenmektedir.
Cizvitlik:

Tarikatın inancı: En tutucu Hıristiyan tarikatı; yoksulluk, bekaret ve itaat ilkelerine bağlıdırlar. Sadece İsa´ya bağlıdırlar.
Flagellanti:

Tarikatın inancı: Kamçılanarak, Tanrı´nın bağışına yaklaştıklarına inanırlar. Acı çekmek önemlidir.

Fransiskenler:

Tarikatın inancı: Gerçek Hıristiyanlık anlayışı; bir dilenci gibi yoksulluğu gerektirir, bunun için de gezginlik şarttır.

Hieronymus:

Tarikatın inancı: Dünyadan el etek çekilerek Tanrı gibi yaşanmalıdır. Dünya nimetleri geçersizdir.
Karmalitler:

Tarikatın inancı: Din için sofuluk ve tutuculuk şarttır; yalınayak gezmek ve tek tip cübbe giymek gerekir.

Katarlar:

Tarikatın inancı: En önemli tarikatlardan birisi; anlamı "Temiz Ruhlular" demektir. Tüm beden istekleri için perhiz gerekmektedir. Evlenmek günahtır; Tanrı, kötülük yuvası olan insan bedenine girmez; İsa Tanrı değildir ve Katoliklik boş bir inançtır. Özel mülkiyet yasaktır.

Maruniler:

Tarikatın inancı: Keşiş gizemciliğine dayanır. Keramet ve kahanetler din için öncelik taşır.

Mormonlar:

Tarikatın inancı: İncil´deki "eşleşin ve çoğalın" ilkesine göre birden çok kadınla evlenilmelidir. Hıristiyanlık Mormon ilkelerine göre geliştirilmiştir. Geçen yüzyılda, ABD´de Joseph Smith tarafından kuruldu.

Musevi tarikatleri,

FARİSİLİK Bir diğer tutucu ve katı tarikat; Hristiyanlık öncesinde önemli bir rolü olan üç önemli Musevi tarikatından biridir. Ölümden sonra dirilişe, meleklerin varlığına ve öteki dünyadaki ödül-ceza sistemine inanırlar. Farisiler, İncilde, İsanın haça gerilmesine neden olan sofu-Yahudiler olarak geçerler.

MANDEİZM Reddedilen bir Yahudi tarikatı. Yarı Hristiyan, biraz da Babil ve İran inançlarının sentezidir. Hristiyanlık öncesi Hristiyanlar olrak da tanınırlar. İsayı sahte peygamber, Yahyayı gerçek peygamber olarak tanırlar, bekar yaşarlar ve perhiz yapıp, çile çekerler. Kelime olarak Göklerin Elçisi anlamındadır.

SADUKİLİK Üçüncü büyük Musevi tarikatı. Farisiliğe karşıdır. Yahudi aristokrasisini temsil eder, ruhun ölümsüzlüğüne, ölülerin dirileceğine ve meleklere inanmazlar. Yazılı metinlere inanırlar, nakli yani sözlü inançlara karşı çıkarlar.

Bu yazıda müslümanlıktaki tarikatlerden bahsetmiyeceğim. Ancak görülen o ki diğer dinlerdeki tarikatlerle Müslümanlıktaki tarikatlerde bir çok ortak nokta var. Diğer dinlerde de benzer emirler ve Kuranda geçen (En-am 61) ayetine rağmen neden tarikatler vardır ve bütün dünyada varlıklarını sürdürüyor?

Eğer arkalarında çok kuvvetli bir destek olmasa varlıklarını sürdürmeleri imkansız olurdu. Hiç şüphe yok ki bu destek bütün dünyayı yöneten emperyalizm dir. Emperyalizm, insanların birbirinden haberli yaşamaya başlaması ile oluşmuş, zaman içinde değişik isimlerle anılmış sömürü düzenidir.

İncelerseniz, din ve Allahtan en çok bahseden toplumlar, emperyalist baskıyı en çok görenlerdir. Bu baskı kırıldığı ölçüde, insanların ekonomik düzeyi daha insanca yaşanır bir ölçüye geldiği sürece, Allah ve din kavramlarını olması gerektiği gibi kendileri ile Allah arasında yaşar.

Hiçbir dinde vadedilmeyen, önerilmeyen yaşam biçimlerine mahkum edilen insanların kandırılması, yaşadıklarının kader olduğu emopzesi için emperyalizm önderliğinde tüm tarikatler tarih boyu görevlerini yapmaktadırlar.

2009-12-04

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..