Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '07

 
Kategori
Felsefe
 

En doğru yol, Mustafa Kemal Atatürk'ün tarif ettiği vadiye açılandır

En doğru yol, Mustafa Kemal Atatürk'ün tarif ettiği vadiye açılandır
 

Hadi hep beraber güzellikler vadisine


Geçenlerde yazdığım yazılarımdan bir tanesine “Milliyetçi cephe BOP’un hizmetinde” şeklinde bir başlık atmıştım…

Bugün de Sabah Gazetesinde Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Sayın Prof.Dr. Mümtaz Türköne ile yapılan söyleşiyi okuyunca hemen aklıma o yazı geldi… Söyleşide Sayın Türköne, Türkiye’de PKK’nın bitmek üzere olduğunu ve siyasi çözüm aşamasına gelindiğinden ve bölgeye verilecek demokratik haklarla da bölge halkının isterse Diyarbakır’a Amed adını verebileceğinden söz ediyor özetle, açıklamalarında…

Bu söyleşide MHP kökenli bir entelektüel olduğundan söz edilen Sayın Hocamın da, toplumun çok büyük kesiminde yapılan bir hatayı tekrarladığını okudum… O da; Türklüğü ve Türk Tarihini sadece İslamiyet sonrası ve özellikle de Türk olmadığı kesin olan Osmanlılar olarak algıma konusunda ortaya çıkıyor… Böyle olunca da ne oluyor? Türkler Anadolu’da sadece 1071’den sonra görülmüş bir misafir olarak algılanmış ve bizlere Hasta Adam Osmanlı’nın son yıllarında, yani, 1800’lü yılların başından itibaren batılılar tarafından yazılan tarih zorunlu olarak yaşar konuma gelmiş oluyoruz…

Sayın Hocam, İslamiyet Öncesi Türklükle pek ilgilenmemiş olduğundan olsa gerek Amed kelimesinin daha önce yazdığım “İstiklal Caddesinde rastladığım kitapların gözüyle Diyarbakır' a ve bölgeye bir bakış” adlı yazımda belirttiğim gibi eski Yakut Türkçesinde “bakır sikke” anlamına gelen Amiday kelimesinden geldiğini göz ardı ederek, orada yaşayanların aynen PKK’nın söyleminde yer aldığı gibi kente bu ismi verebileceğini söylüyor…

İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin neden bir türlü akılla kucaklaşamadığı sorusunun yanıtı da burada yatıyor; MHP’li olarak bilinen entelektüel aydınlar dahi Türklüğün özüne inmek ve o manevi hazzı duymak yerine, Türklüğü dahi meçhul bir hanedanın mirası üzerinden bir toplumu yönetmeyi düşünüyorlar… Öyle olunca da, ne yazık ki Türkleştiğimizi sanarak Araplaşıyor, kabile, aşiret devleti şekline bürünüyor; bunun sonucunda da herkes kendi kafasına göre yasa, kanun, kural koyar ve bunları da yaşar hale geliyor…

Bir defa daha yazıyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekteki aydınlığı, devletin bekası ve Türkiye’nin Dünyada istediği yere gelmesi, sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün doğrularından geçer… Bu yol zaten bellidir, Mustafa Kemal Atatürk’ün bitmeyen büyüklüğü de burada yatmaktadır zaten… Bu yolu bundan yaklaşık 100 yıl önce tarif etmesinde, bu yol sadece ve sadece Onu anmak değil, Onun gösterdiği akıl, bilim ve çağdaşlaşma yolunda ilerlemektir…

O yolun yerine, Onun ölümünden sonra insanlar bir sürü başka yol koymayı denediler ama yaptıkları yol çalışmaları sonucunda açtıkları her yolun sonunda kocaman bir kaya kitlesi ile karşılaştılar ve kazı çalışmalarını Onun tarif ettiği vadiye doğru yapmak zorunda kaldılar…

Artık bu gerçeğin görülmesi lazım; en güvenli, en düzenli yol sadece ve sadece Onun tarif ettiği vadiden geçer…

Bunun dışındakiler nafile çabalardır… Boşu boşuna ne siz enerjinizi boşa harcayın ne de bu toplumun enerjisini çarçur edin…

O büyük adamın hatırası önünde bir defa daha saygıyla eğiliyor, Yüce Tanrıya da bu milletin başına Onun gibi bir önderi ve yol göstericiyi göndererek ödüllendirdiği için şükranlarımı sunuyorum…

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..