Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '10

 
Kategori
Spor
 

En erken final; İngiltere-Almanya eşleşti!

En erken final; İngiltere-Almanya eşleşti!
 

Grubun ilk karşılaşmasında kaleci Green uzaktan gelen ve tuttuğu topu kalesine göndermese muhtemelen ne ABD ikinci tura çıkar ne de İngiltere gruptan çıkma şansını son maça bırakır, ne de ortaya Almanya-İngiltere çok erken bir final maçı çıkmazdı. İngiltere, ABD karşısında da çok iyi top oynamıştı ancak hem gol yollarında hem de kalesinde yaşadığı şanssızlıklar yüzünden berabere bitirmişti. İlk maçta yaşanan şanssızlık ikinci karşılaşmada belli bir tutukluğa dönüştü.

İlk iki karşılaşmada forvet hattında Haskey’i deneyen Capello bu maça Premier ligin önemli golcülerinden biri olan Defeo ile çıktı. Ayrıca sağ kanatta da çok etkili olan ve golün pasını veren Milner tercihini kullandı. İlk iki karşılamada birbirlerinin neredeyse her topuna giren Lampard ile Gerrard’ı da ayırdı. Kaleyi de tecrübeli James’e teslim etti. Capello tarzındaki teknik adamları diğerlerinden ayıran özellik de bu zaten. Hatalarında diretmiyorlar ya da arayış içine giriyorlar.

İngiltere, Slovenya karşısında baskılıydı, etkindi ve çok iyiydi. Futboldaki santrafor şanssızlığı bu sefer Rooney’nin yakasına yapışmışa benziyor. Ne yaparsa yapsın olmuyor. Direkten dönen şutu Capello için sabrın son damlasıydı. Capello’nun 71. dakikada Rooney’i çıkarıp yerine Joe Cole’ü alması da ilginç ama yerinde bir karardı. Teknik adam bu önemli oyuncunu daha fazla morali bozulmasın diye çıkarmada tereddüt bile etmedi. Muhtemelen bu tercih Rooney’nin bir sonraki karşılaşmada daha güçlü olmasına neden olacaktır.

Sağ kanatta Milner’dan söz ettik. Bu maçı İngiltere adına koparan adamdı. Çok iyi ortalar yaptı, daha önemlisi gol pasları verdi.

İngiltere’nin tek sorunu gol gibi gözüküyor.

Slovenya adına maçın kopma anı 67. dakikaydı. Aynı dakika içinde üç futbolcusu James ile karşı karşıya kalmasına rağmen gol olacak vuruşu bir türlü yapamadılar. O dakika içinde İngiltere’nin savunma hattıysa görülmeye değerdi. Hele uçarak topun önüne kendini atan Terry…

İngiltere-Slovenya maçının en ilginç ve bu Dünya Kupası bakımından belki de ilki; çıldırtıcı vuvuzela sesini bastıran İngiliz taraftarlarının kendi ulusal marşlarını hep bir ağızdan söylemeleriydi. Benzer görüntüleri Queen konserlerinin sonunda izlemeye alıştığımız bu anın İngilizleri çok heyecanlandırmış olduğunu tahmin ediyorum. Ayrıca bu Dünya Kupası maçı sırasında ilk defa taraftar sesinin duyulması da bize ayrı bir hoşluk yaşattı.

Ve son kararımız:

“Evet, vuvuzela çok kötü bir ses ve futbola hiç yakışmıyor!”

Uzatmalarda bulduğu golle bir üst tura çıkma şansı yakalayan ABD’nin dünya Kupasına tutunma maçı girişte de yazdığımız gibi İngiltere’dir. ABD futbol olarak her geçen gün biraz daha iyi oluyor. Bunu genel anlamda kullanıyorum. Slovenya karşısındaki geri dönüşü unutmak da mümkün değildir. Bir anlamda Slovenya’nın da bir üst tura çıkamamasının nedeni de olmuştur.

ABD’ni Türkiye karşısında da izlemiştik. Pes etmeyen ve oyunu son bölüme kadar taşımasını bilen bir takım. Türkiye, İngiltere, Slovenya ve Cezayir karşılaşmalarının ortak noktası ABD’nin rakiplerinin artık oyundan düşmeye başladıkları zaman diliminde ağırlığını koymasıdır. Kuşkusuz bu da fark yaratıyor.

ABD bir üst tura çıkmayı hak eden bir oyun oynamıştır.

Avustralya, son maçta Sırbistan’ı yenmense rağmen dün Güney Afrika’ya olduğu gibi kazanırken kaybeden ülke oldu. Avustralya turnuvanın ilk maçında Almanya’dan dört gol yemiş olmanın cezasını çektiler. Ancak iyi mi yoksa kötü bir takım olduklarına karar verecek bir istikrarlı futbol oynayamadılar.

Sırbistan, favori olarak çıktığı Avustralya karşılaşmasını kaybederek, bünyesinde Avrupa’nın önemli takımlarında oynayan futbolcu barındırmasına karşın büyük bir hayal kırıklığı yaratmış oldu. Krsic, Stankoviç, Zigic, Vidic, Janovic tam anlamıyla yalan oldular!

Almanya bu grupta nasıl bu işi son maça bıraktı da kendi ülkesinin taraftarlarını ve teknik adamı Löw'ü bu kadar gerilime soktu, gerçekten turnuvanın ilginç olaylarından biriydi. Gana’yı Mesut’un muhteşem golüyle yenmiş olmalarına karşın çok zorlanmış olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kuşkusuz bu maçın sonucundan çok ikinci turdaki İngiltere-Almanya eşleşmesi dikkat çekiciydi.

Dünya Kupasının açılışı öncesinde yazdığım yazıda bu ihtimalden söz etmiştim. Çünkü Almanya turnuva takımı olması nedeniyle grubu birinci, İngiltere de bir türlü istikrar yakalayamadığı için ikinci olma potansiyeli taşıyordu. Şimdi bu gerçekleşti ve bu Dünya Kupası’nın en erken finali haline geliverdi. Bir anlamda 1990 yarı finalinin de bir rövanşı olacaktır. Yine ihtimal hesaplarımıza eklediğimiz İngiltere-Arjantin buluşması da bir sonraki tura rezerv edilmiş gözüküyor.

Almanya ve Avrupa futbolu yepyeni bir yıldızın doğuşunu izliyor bu turnuvada. Mesut Özil belki de Almanya'yı tek başına ipten kurtaran adam oldu. Eğer şansı yaver giderse adı Messi ile kıyaslanacak kadar büyüyebilir. Zaten Dünya Kupalarının heyecanı da burada saklı değil mi?

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..