Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

En iyi kırıcı delici dildir....

En iyi kırıcı delici dildir....
 

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı,bal ile yağ ede bir söz.(Yunus)


Hakkımda yazısında da belirttiğim gibi çok iyi bir “okurum” ben..
İyi de okurum….:)

Çok iyi yazamam yani; ama severim yaşadıklarımla hikayeleri, belki de yaşanmışlıkları ve sözleri birleştirip paylaşmayı.

Radyoyla birlikte oluşan bir alışkanlık sanırım….

Şikayetçi de değilim yazamamaktan.
Düşünsenize ; herkes çok iyi yazsa kim okuyacak… Değil mi ya ???

Bugün bir müşterim geldi; kırıcı delici alacakmış. (Beton delmede ve kırmada kullanılır)

Hangi marka en iyisidir Hatice Hanım diye sorunca;
gayri ihtiyari; İNSAN DİLİNDEN DAHA İYİ KIRICI DELİCİ Mİ OLUR deyiverdim...

Müşterime; kendimce en iyisini verip gönderdim ama, ben kala kaldım o cümleyle…

En iyi kırıcı delici dildir……

***

Boşuna dememiş Eflatun: “Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır” derken.

Ve de Aristo “Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleneceğini bilmesi de gerekir” derken boşuna söylememiş….

Öte yandan bazen de sözsüz anlaşmak en iyisi olabiliyor tıpkı Papa ve Yahudilerin hikayesinde olduğu gibi……

Bilirsiniz eminim …

Birkaç yüzyıl önce Papa bütün Yahudilerin Roma’yı terk etmeleri gerektiğine karar verir.
Doğal olarak Yahudi toplumundan büyük bir tepki gelir.

Bunun üzerine, Papa ile Yahudi toplumundan önde gelen biriyle karşılıklı dini bir müzakere yapmaları önerilir.

Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa gidecekler.

Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz’i seçerler. Ancak Moiz’in Papa ile aynı dili konuşamaması nedeniyle müzakerede konuşmak yerine sadece işaret dilinin kullanılması teklif edilir.

Papa da kabul eder.

Müzakere günü geldiğinde iki taraf karşılıklı yerlerini alırlar ve karşılıklı olarak bir süre bakıştıktan sonra:

Papa elini kaldırarak 3 parmağını gösterir. Buna karşılık Moiz tek parmağını gösterir.

Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir.

Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir.

Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkarınca Moiz de bir elma çıkarır.

Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak “ pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler “ der.

Müzakere sonrasında Papa’nın etrafına toplanan kardinaller Papaya ne olduğunu sorarlar…

Papa anlatır…

Ben önce 3 parmağımı gösterip kutsal üçlüyü işaret ettim; bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek Tanrı’yı tanıdığını söyledi.

Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek Tanrı’nın bizim etrafımızda olduğunu gösterdiğimde o da oturduğu yeri işaret ederek Tanrı’nın onların durduğu yerde de olduğunu işaret etti…

Ben kutsal ekmek ve şarap çıkarıp Tanrının bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek isteyince; hemen bir elma çıkarıp bana ilk günahı hatırlattı.

Herifin herşeye bir cevabı var.
Ne yapabilirdim ki?

Aynı sırada Yahudi cemaati de Moiz’in etrafını sarmış ona nasıl başardığını soruyorlardı…

Moiz başladı anlatmaya…

Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi istedi.

Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağını söyledim.

Sonra bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi.

Ben de, hiçbir yere gitmeyip olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim.

Sonra ne oldu diye kalabalık heyecanla sorunca…

Valla, sonrasını ben de pek anlamadım…

Adam biraz hiddetlendi ve öğle yemeğini çıkardı bunun üzerine ben de benimkini çıkardım.

Hepsi bu!......

***

Mevlana'nın “Ne kadar bilirsen bil, söyleyeceklerin karşındakinin anlayabileceği kadarıyla sınırlıdır” cümlesi çok güzel gider bu yazının altına değil mi?

Ben şu cümlesini daha çok severim ama...

"Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; dünyanın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!"…....

 
Toplam blog
: 206
: 1273
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Don Kişot, Matematikçi, Öğretmen, Öğrenci ..