En önemli kültürel mirasımız, tarihimiz...

Seninle bir yolculuk yapalım. Ne dersin? Şimdi arkana yaslan ve hayal etmeye başlayalım. Geçmişe, büyük bir tarihe gidiyoruz. Ve bu tarihte yolculuk için senin hayal gücüne ihtiyacımız olacak. Bu yazıma başlarken Allah'ın yeryüzündeki halifesi ve şereflisi olarak yaratılan insanlık ve bu insanlar içinde kadim gelenekleri ve yaşantılarıyla adaleti ve medeniyeti yaşatmayı üstlenmiş Türklerden bahsetmek istiyorum sana.

Evet... Bizim en önemli kültürel miraslarımız aslında yine kültürü barındıran tarihimizdir. 5000 yıllık tarihe sahip olan bizler, birçok devleti, adetleri, gelenek ve görenekleri, kadim soyları, tarihte çağ açıp çağ kapatan komutanları,  ilim ve bilim alanında birçok mucit ve bilim insanları ve daha niceleri...

Yaşamları boyunca kadim geleneklere sahip çıkarak bu zamana kadar gelebilen ve hala Orta Asya'da bazı Türki Cumhuriyetlerde bu kadim kültürü barındıran ve yaşatan obalar dahi vardır ki bunlar bizim canlı kültürel miraslarımızdır. Bir kültür düşünün ki taşlara destanlar yazabilen, bir millet düşünün ki adalet ile hükmedebilen, bir sanat düşünün ki fethettiği her yere eserler inşa edip medeniyeti götüren...

Orta Asya'ya giderken ilmin şehri Semerkant selamlar bizi ve nefes aldırır ruhumuza, Hoca Ahmet Yesevi öğretileri ile hayat buluruz bu diyarda. Oradan Buhara'ya gelirken Türk mimarisi Türbeler karşılar bizi ve kutlu beldelerden gönül nakışları eyleyen Üstatlar, sohbetleriyle huzur verirler gönlümüze. Kaşgar da bir Efendi selamlar bizi, buyur eder yanındaki sedire… Kımız ikram eder ve huzura Kaşgarlı Mahmut Divanı okurken, akıl ve gönül dinginliği verir misafirperver Türk yiğidi. Ki O... Bir tarafı Alp, bir tarafı Eren'di.

İnce ve narin parmaklarıyla Türk halıları dokuyan o anaç ve ellerinde yaptığı eserlerin izlerini barındıran Türk kadınları el sallar bize. Yaptığı eserlerin hakkını verircesine saygıyla öperiz o ellerinden. Hazar denizinden aşırı  İpek yolundan geçerken tüccar Türk beyleri ile sohbet eder pazarın ahvalini sorarız ve  Türk hanlarında ikram edilirken bize Türk mutfağındaki eşsiz lezzette yemekler karşılar bizi. Bir yandan bu mükemmel yemekleri tadarken, öte yandan Türk kervansaraylarından hasbihal ederiz. Dinlenmek için Musul ve Kerkük'te Türk hamamları huzur verir ve Atabeylikler tarihi karakterleriyle bize selam ederler. Anadolu kucaklar bizi ilelebet alır koynuna bir fettani güzel gibi. Yunus Emre, Mevlana bu Diyar-ı Rum'da gönüllere huzur ve sevgi tohumu ekerken edeple huzurlarından geçeriz ve İslam olan bu toprakları aşkla inşa etmeye ve medeniyeti her yere ulaştırmayı şiar edinmiş Osmanlı kültürü umut ışığı olur sönmeye yakın hayallere. Ve Fatih Konstantiniyye Ayasofya'da Ezan okuturken, İslam bol olur bu şehir. Bir medeniyet yükselir şehirlerden mükemmel mimari sanat eserleriyle. Balkanlardan geçerken Mimar Sinan eserleriyle selamlar bizi ve Türk mirası camilerde secde eder, Türk çeşmelerinden kana kana su içer, yolculuğa Mostar köprüsünden geçerek huzurla tarihimize, bu kültürel mimari eserlerde kendimizi bulur ve yeni hedeflere doğru yolculuğa devam ederiz...

Hayal ederken bile bu kültürü, sanatı ve tarihi içinde barındıran o kadar güzel anlar, o kadar güzel eserler var ki hepsini sana uzunca anlatmak hatta seni alıp o diyarları da beraber gezmek, görmek ve sahip çıkmak isterdim. Milletimiz Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar uzanan bir medeniyet kurmuşlar ve bunu mahsuldar kılmışlardır...  Sadece kültürel miras deryamızdan zerre-i miskal gösterebildiğim bu kutlu mirası ve daha nicelerini bize bırakan kadim Milletimize sonsuz teşekkürleri bir borç bilirim... İşte bu kültürel miraslarımıza sahip çıkarak ve bunlarında üzerine birçok eser koyarak devam etmeli ve kadim milletimize yakışır bir nesil olmalıyız...

Aşkla gönüller fethinde görüşmek üzere...

Var Ol Efendi...

Yasin KURTULUŞ