En önemli sorun orta saha

Fenerbahçe; hızlı oynayan, koşan takımlara karşı çuvallıyor. Alex'in zoraki forvet olduğu, geçen haftaki kalabalık orta saha yapısıyla çıktığı ve geçen haftaki rakibinden daha hızlı, daha organize bir ekip karşısında tükendiği bir maç izledik. Maçın genelinde, topla oynama ve isabetli pas üstünlüğü Fenerbahçe'de olsa da bu oyun içersinde Fenerbahçe'nin üstünlüğünden ziyade, sağa sola ne kadar gereksiz paslarla oyunu pasife ettiği anlamını taşıyor.

Takımın eski alışkanlığı bu gece nüksetti. Pres yapmayan, koşmayan, rakibi özgür bırakan bir orta saha, ileride kaptırılan her top kalemizde gol ya da gol pozisyonuna dönüştü. Aslında, biz taraftarların son yıllarda en çok şikayet ettiği durumdur, yürüyerek oynanan bu yapı. Özellikle bu yapının bir numaralı kahramanı var ki; hiçbir zaman Fenerbahçe kalitesine yakıştıramadığım Cristian. Tek özelliği uzaktan etkili şutlarla gol denemesi. Orta alanda pres yapmaz, aldığı her topu yanındakine iletir. Ne geriye ne de ileriye yardımı yoktur. Yani ne etliye ne de sütlüye karışır. Selçuk Şahin' in Brezilya şubesi.

Bu cümleyi kuracağım aklıma dahi gelmezdi ama "ikinci yarı Bilica'yı aradık." Orta alanı rahatlıkla geçen İ.Belediye takımı, Yobo'nun da her golde geçiş izni vermesi sonucu, galibiyete rahat ulaştı. Bu akşam özellikle Yobo'nun ihanetine şahit olduk.

Bir takımın defansı kötü orta saha kurgusunda belli olurmuş. Hızlı rakip oyunculara karşı ne Yobo ve Ziegler'in ne de Caner'in nefesi yetmedi. Alex ve Stoch'un da çabası (ki Alex de bu akşam formundan uzaktı) yeterli olmadı.

Sayın Aykut Hocam; bu takımın karşısındaki en büyük engel malum yasal süreç, ikincisi ise maalesef ki sizsiniz. Alex'i ileri uçta, Stoch'u göbekte, Topuz'u sağ kanatta, Caner'i de sol bekte bitiriyorsunuz. Bırakın herkes kendi mevkisinde oynasın. Nedendir bu inat, neyin arayışıdır anlamış değilim.