Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '17

 
Kategori
Kitap
 

En Sevdiğim Tarihi Romanlardan Biri Oldu

En Sevdiğim Tarihi Romanlardan Biri Oldu
 


-Can dost Didem'e ithafımdır-

Tarihi sevdirmenin yolu tarihi romanlardan geçer.

Evet geçer, geçer ama, tarihin içerik olarak sevilecek yönü yoktur. Ama tarihin bir bilim olarak sevilmesinde ve insani duyguların geliştirilmesinde faydalı bir yönü vardır. Gerçek tarih bilincine sahip bir kişi, geçmişteki hatalardan ders alır, ibret alır; ikinci kez tekrarlanmasına yanaşmaz. Einstein, 'Aynı şeylerden farklı sonuçlar bekleyen yalnız aptallardır' der. Tarih bilincinde olan bir kişi, aynı şeyden farklı sonuç beklemez, aynı hataya düşmekten sakınır, ders alır, vicdanı keskinleşir, öngörüsü güçlenir, yorum gücü artar.

Peki bizde gerçek tarih bilinci var mıdır? Nerdeee! Gerçek bir tarih bilincimiz olmadığı için tarihimiz tekrarlarla doludur. Bizde tarih bilimi art niyetli kullanılır. Gerçeğe pek yer verilmez. İyi alınır, kötü atılır. Yüceltilir, övgüler dizilir. Gösterilen tarih eğitimiyle de tarih bilincine sahip bir nesil beklentisine girilir. İş baştan sakat olduğu için, o beklenti asla gerçekleşmez. Bilinçsiz bir nesil yetiştirilir böylelikle.

Tarih anlayışımız sorunlu olduğu için, tarihi romanlarımız da sorunludur genelde. Kof gurur aşılarlar. Kahraman, yüce, onurlu, kötüden uzak bir ecdat resmi çizilir. Bizimkiler iyi, doğru, haklı; öteki kötü, yanlış, haksız algısı yaratırlar.

Halbuki gerçekçi bir tarih anlayışına sahip olsak, tarihi romanlara çok büyük bir hizmet düşer. Tarihi sevdirmenin ve tarihsel bir bilince sahip olmanın en kolay yoludur tarihi romanlar.

*

Çocukluğumdan beri tarihe ilgiliyimdir. Lisedeki lakabım 'Herodot'tu. Ama çevremin benimsettiklerinden edebiyat sayesinde kurtuldum. 'Edebiyat geç tuttu elimden adlı şiirsel bir anlatı metnim var. Metnin giriş kısmından alıntı yapmak isterim, şöyle:

"Edebiyat geç tuttu elimden

on dokuzumdayken
kitap okuma alışkanlığını kazandım

kitaplar kitapları
romanlar romanları
izledi
izledikçe izledi

çocukluktan beri
tarihe olan ilgim
edebiyata doğru
yelken açtı

yüreğim edebiyata
ısındıkça ısındı
kaynadıkça kaynadı
sarıldıkça sarıldı

yavaş yavaş
bir bir
putları devirdi
içimdeki İbrahim

kirden pastan
zehirden
arındıkça arındı

(...)"

*

Okumalarım ilk başlarda tarihi roman ağırlıklıydı. Tabii daha çok muhafazakâr kalemlerden. Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Yılmaz Boyunağa...

Ahmet Yılmaz Boyunağa'yı duymamış olabilirsiniz, ama Yavuz Bahadıroğlu çoğunuz duymuştur. İki isim de tarihi romanlar yazan muhafazakâr kalem... Yavuz Bahadıroğlu'ndan otuz üç, Ahmet Yılmaz Boyunağa'dan on bir tarihi roman okudum.

Yavuz Bahadıroğlu romanları okuduğumu gören, saygın birer okur olan birkaç arkadaşım bana kıkır güler, 'Hele okuduğuna' derdi.

*

Her ne kadar yanlı bir tarihimiz olsa da, her ne kadar yanlı tarihin gölgesinde yazan tarihi romancılarımız ve romanlarımız olsa da, tarihi romanlar iyidir bence. Yalnız tarihi sevdirmez, okuma alışkanlığı için de birebirdir. Ben gibi edebiyata yelken açtırabilir. Edebiyat sayesinde de kirden pastan arındırabilir.

*

Son günlerde tarihi bir roman okudum, şu an bitirmek üzereyim. Bayıldım tek kelimeyle. Müthiş bence. Özlemişim tarihi roman okumayı dedim, sonra da yok ki böyle iyi roman, alıp okuyayım dedim. Yazarın tarih anlayışı, objektif tarih anlayışı. İyiyi ve kötüyü bir arada, yargılamadan vermiş. Nefis bir hikâye kurgulamış. Edebiyatı, dili sağlam...

8.5 yıl önce İngiliz yazar Philippa Gregory'den 'Boleyn Kızı' adlı tarihi romanı okumuş ve çok sevmiştim. 'Boleyn Kızı'nı çok sevdiğim için, Philippa Gregory'nin tarihi roman serisinden altı kitap daha okudum; ama ne yazık ki, bazıları hayal kırıklığı oldu, 'Boleyn Kızı'ndaki tadı bulamadım. Ama şimdi okuduğum roman, 'Boleyn Kızı' gibi yer edindi bende.

*

Malta... Cezayir... Müslüman ve Hristiyan korsanlar... Mezhep savaşları... Akdeniz... İstanbul... Paris... Hayaller... Acılar...

*

David Ball adlı ABD'li bir yazar o tarihi romanın sahibi. Romanın orijinal adı 'İronfire'dir. Türkçe baskısının adı ise 'Haç ve Hilal'.

'İronfire' aslında tek cilt, ama Türkçe baskısı 'Haç ve Hilal' iki cilt halinde yayımlanmış. 'Haç ve Hilal - Savrulan Yürekler' ve 'Haç ve Hilal - Kavuşan Yürekler' adında. Ben henüz ilk cildi okudum. Öneri ve yazı için ikinci cildi bekleyemedim. Türkçe baskısının iki cilt olması da güzel aslında, mesela beğenmediniz diyelim, ikinciyi almazsınız, ya da ben gibi çok beğenir, yazı için ikinci cildi beklemezsiniz.

Ayrıca, kitap kapakları muhteşem...

Literatür Yayınları'ndan 2005 yılında çıkmış kitap. Ayşegül Gürsoy tarafından nefis bir şekilde Türkçe'ye çevrilmiş. Türü, roman. Sayfa sayısı, 490 (ilk cilt).

*

'Haç ve Hilal - Savrulan Yürekler'in (birinci cilt) arka kapak yazısı:

"Akdeniz'de Haç ve Hilal'in amansız mücadelesi sürerken, üç genç tutkularının ve kaderlerinin girdabında dört bir yana savrulur. Malta'dan Cezayir'e kaçırılıp köle yapılan Nico, devşirme olarak Sultan Süleyman'ın sarayına girer. Cerrah olmayı planlayan Chirtien kendini şövalye olarak Kral'a ve Kilise'ye adar. Okuma yazma öğrenme aşkına büyük fedakarlıkları göze alan Maria'nın hayalinde bir prensese olmak vardır.

Osmanlı donanmasının Akdeniz'e hakim olduğu yılarda, Cezayir, İstanbul, Paris ve Malta ekseninde, üç gencin, her biri ayrı macera, tutku ve cesaret örneği oluşturan, kendi yollarını ve kimliklerini arayışlarının hikayesi... Biz kimiz? Köle mi, şövalye mi? Ölmek için mi, yaşamak için mi geldik dünyaya? Müslüman mı doğarız, Hıristiyan mı?"

*

Dil ve anlatım çok güzel... bana ise hem övmek kalır hem önermek...

*

'Haç ve Hilal- Kavuşan Yürekler'e de çıkarabilirsem bir yazı çıkarırım. Şimdiden hak ediyor...

-Mustafa Yıldırım - 01.10.2017

 

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..