- Kategori
- Haber
En sivil ısmarlama anayasa!
Anayasa değişikliği ülkeyi oyalamaktan öte bir işlev taşımayacak.
1982 anayasası bile danışma meclisine yaptırılırken bu gün daha özgürlükçü bir anayasa yapacağım diye birkaç hukukçuya ve siyasetçiye hazırlattırılan taslak bile olsa kimseyi tatmin etmeyecektir.
Hazırlanışı itibari ile peşin eleştirileri haklı olarak kabullenmelidir AKP iktidarı. 27 yıl sonra yapılabilecek demokratik bir anayasa çalışması, ısmarlama özelliği ile sağlıklı değerlendirilemeyecektir.
Var olan anayasa yıllardır uğratıldığı değişiklikler ile ilk yapıldığı halinden uzaklaşmıştır. İktidarı 12 Eylülden itibaren elinde bulunduran siyaset gerek kamuoyu baskısı ile gerekse kendi siyasal tercihlerine göre ve son yıllarda artan bir çoklukla AB istiyor diye bir çok değişiklik getirdiler.
Anayasa değişiklikleri köklü değişimlerin, tercihlerin, geleceğin planlanmasıdır. Toplumsal uzlaşma ile yapılması gereken bu değişiklikler ısmarlama bir anayasa taslağı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığında doğuracağı sorunlar belki de ülkenin daha bir siyasi çıkmaza girmesine neden olabilir. Özellikle geçmişte laiklik ekseninde düğümlenen anayasa değişikliği çalışmalarını anımsatmak isterim doğrusu. Siyaseti türbana endeksleyen zihniyet bu gün yine bireysel hak veya özgürlük makyajı ile bir şekilde etkili olmaya çalışacaktır. Ve salt bu beklentileri gerçekleşmedi diye kamuoyunu oyalamaktan öte bir kazanımları olmayacaktır.
Cumhuriyetin temel değerlerinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin sağından solundan dolaşarak yapılan çalışmalar, çabalar boşuna gayretlerden öte gitmeyecektir.
Zaten ne kadar iyi anayasa yaparsanız yapın uygulayıcıların önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu gün var olan kanunlara göre geçtiğimiz seçim sürecinde kayıtsız şartsız iktidarı öven yayınlar yapan medya tarafsızlığa gölge düşürmedi de bir tek Kanaltürk mü ihlaller yaptı. Sağduyu sahibi herkesin birer yurttaş olarak bu soruyu kendine sormalarında yarar var. Alacakları yanıt zaten ısmarlama bir şekilde hazırlattırmaya çalıştıkları anayasaya bakış açılarını geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
Demokrasiyi salt kendi iktidarlarının, ideolojilerinin uygulama arenası sanalgısına düşmenin dar bir açı ile eski deyim ile atgözlüğü takmaktan farkı yoktur. Türbana bağımlı çalışmaların adı yeni olsa, sivil de olsa baştan beklentileri karşılamayacağı açıktır.
Ülkeyi yönetenlerin üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin konuya duyarlı yaklaşmaları demokrasimizin gelişmesine hizmet edecektir.
Zaten bu hazırlanış tarzı itibarı ile benim anladığım türbana özgürlük için altyapı çalışmasından başka bir anlam ifade etmiyor.
Ülkemizi gelecekte zor günlerin beklediği açıkça görülüyor.
Siyasi iklimin; herkesin kucaklandığı, yok sayılmadığı ancak cumhuriyetin ve değerlerinin, laiklik ilkesinin demokrasinin güvencesi olarak korunması gerektiğinin bilincinde yeşermesi dileğiyle.