Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

En son "münferit" işkence: Engin Ceber

İnsan hakları alanında arpa boyu yol almamıza karşın, insan hakkı ihlali ve kötü muamele alanında maraton koşuyor gibiyiz. Uzun yıllar “işkenceci ülkeler” liginde hatırı sayılır bir sıralamada iken, AB için çıkarılan yasalar sayesinde bu utanç tablosundan kısmen kurtulmuştuk. Kendimi bildim bileli, devletin güvenlik güçlerince yapılan işkenceler karşısında, yetkililerin “hadise münferittir, asla müsamaha göstermeyiz” şeklindeki sözlerini hatırlarım.“Münferit” hadiseler, her yıl tekrarlanır durur ama bir türlü münferitlikten kurtulamazlar.

İşkenceyi görenler ya da orantısız şiddete maruz kalanlar, arkalarında gözü yaşlı ailelerini bırakıp toprağa girerken, bu inkarcı sözler ısrarla tekrarlanır. Bu sözü, memurlara zam vermemek için gerekçe uyduran siyasilerin “elimizdeki imkanlar sınırlı, yeterli kaynak yok” sözlerine benzetirim. Her ikisinin de yalan olduğunu biliriz de, ciddi bir muhalefet gücü olmayınca “yutar” geçeriz. İşkenceye ya da kötü muameleye “sıfır tolerans” göstermenin pek çok yolu vardır. Sıradan bir memur için ortaya atılan iddialar karşısında, amiri ilk iş olarak memuru “görevden uzaklaştırmak” yoluyla soruşturmanın rahat yapılmasını sağlar. Ama güvenlik birimlerinin ölümle sonuçlanan hatalarında ya da keyfi uygulamalarında, “memurların moralini bozmamak” adına devletçe “sistematik” bir şekilde oluşturulan “koruma duvarı”nı görürsünüz. İzmir'in Bayraklı semtinde “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle 20 yaşındaki Baran Tursun’un polis kurşunuyla öldürülmesinde… Nijerya vatandaşı Festus Okey’in gözaltında ölmesinde… Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin on polis memuru tarafından Eyüp Spor Salonu’nda dayakla öldürülmesinde… Ülkemizin utanç sayfalarından birini oluşturan Gazi Olayları’nda.. Türkiye’nin gündemini yıllarca işgal eden Manisalı 16 gencin gözaltında işkence görmesinde… Ve nice benzer olaylarda aynı “koruma duvarı”, adaletin gerçekleşmesinin önünde ciddi bir engel işlevi görmüştür. Ölüme neden olan, işkence yapan güvenlik görevlilerinin yargılanması, hukuk skandallarıyla dolu süreçleri yaşatmıştır topluma.. Olaylara karışan bazı polis memurlarına “bulunamadıkları”(!) gerekçesiyle“tebligat” yapılamamış; bazılarının da ifadesi bir türlü “alınamamıştı”(!). Neyse ki basının ısrarcılığı, hukukçuların ve ailelerin baskısı sonucu yargılanmak zorunda bırakılan görevlilere verilen mahkumiyet kararları, Türkiye’nin karartılan imajını biraz olsun düzeltebilmişti. Ancak ülkemizin demokrasi ve insan hakları sicili, son günlerde yaşanan hazin bir olay nedeniyle bir kez daha lekelendi. 7 Ekim 2007’de Bahçelievler’de “Yürüyüş” dergisi satarken polisin açtığı ateş sonucu felç kalan 17 yaşındaki Ferhat Gerçek’i sakat bırakan polislerin görevden alınmamasına tepki gösteren arkadaşları, Sarıyer Derbent Mahallesi’nde basın açıklaması yaparlar.

Polis, Temel Haklar Derneği üyesi gençlere müdahale eder; onları döverek gözaltına alıp, İstinye Karakolu’na götürür. Basındaki haberlere göre, bu gençlerden 29 yaşındaki Engin Ceber, önce karakolda daha sonra da Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanıp gönderildiği Metris Cezaevi’nde uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybeder. Ceber’in arkadaşı Cihan Gün, alınan ifadesinde, cezaevinde jandarma aramasında tüm elbiselerinin çıkartılmasına itiraz ettiklerini, bunun üzerine bir jandarma astsubayının ahşap copla vücutlarına ve kafalarına 2-3 dakika vurduğunu anlatmış.

Cihan Gün’ün ifadesindeki satırlar dehşet sahneleriyle dolu: “Salı sabahı koğuş sayımında ayağa kalkıp sıraya girmediğimiz için 4-5 infaz memuru su doldurma maşrapası, kapı açmakta kullanılan demir kol, plastik sandalye, tekme tokatla vücudumuza 5 dakika; salı akşam yoklamada aynı gerekçe ve aletlerle 15 infaz koruma memuru 15 dakika darp etti, Çarşamba sabahki sayımda da 15 infaz koruma ekibi aynı aletlerle 30 dakika... "AKP hükümeti ve parti yöneticileri, Engin Ceber’in katil ya da katillerinin yargılanması konusunda kararlı bir duruş sergileyeceklerini açıkladılar. Umarım sözlerinde dururlar ve devletin alnına yapışan bu kara lekeyi temizlerler. Ama Metris Cezaevi’ndeki yönetim kadrosu görevdeyken, hangi babayiğit tanıklık yapabilir, işte onu bilemiyorum.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..